17. Bölüm | Güncellendi

29K 911 153
                                    

~ Hissetmek kötü bir şey değildi.

Yorgunluk bedenini sarıp sarmalarken oturduğu sandalyeden neredeyse yuvarlanıyordu. Kendini toparlayıp kapanan gözlerini irice açtı. Büyükannesiyle konuşan Adrian'a kaydı bakışları. İrileşen yeşil gözleri bir kat daha açıldı. O da neydi? Yaşlı kadının yanakları mı kızarmıştı? Yoksa gördükleri gökyüzünün en tepesine tırmanan öğle güneşinin yansıması mıydı? Ah bilemiyordu. Sonrasında Adrian'ın şakalarına gülen arkadaşları dikkatini çekmeyi başardı. Kaşları havalanıp yüzüne dökülen saçlarıyla buluştu. Yanaklarını şişirerek kollarını göğsünde birleştirdi. Ne güzel! Adrian türlü şaklabanlık yaparak yaşlı kadını kafalıyordu ve arkadaşları, gözlerine inanmayarak kırpıştırdı. Arkadaşları Adrian’a kur mu yapıyordu?
İçini çekti.

Buz gibi alaycılığı olan adama, oyun oynayarak sevgilisiymiş gibi davrandığı adama, gözleri okyanus olan adama, sevgilileri olduğu hâlde kur yapıyorlardı!

Başını iki yana ağır ağır salladı. Bu adamda şeytan tüyü olmalıydı, bütün kadınların ona karşı bir zaafı vardı.
Balkonda yalnız kalıp aralarında yaşananlardan sonra Adrian yaşlı kadını ameliyata girmeden önce görüp tanışmak istemişti. Jessie bunun gereksiz olduğunu düşündüyse de adamı kırmadı, Mia ile tanışmalarına izin verdi.

Adrian’ı görmesiyle Mia yeniden canlandı. Parıldayan bakışları adamı tepeden tırnağa incelerken, beğenisini belli eden bakışlarını Jessie'ye kaydırdı. Sevincini, memnun kalışını bildiren tek eylem dudaklarının geriye doğru kıvrılmasıydı. Yaşlı yüreği torununun yalnız kalmasından korkarken şimdi onu emanet edebileceği birini bulmanın sevinciyle çarpıyordu. Açık yeşil gözleriyle torununa sarılıp onu tebrik ediyordu.

Jessie kendini nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Karnında bir şeyler kıpırdanırken bakışlarını yeniden adama çevirdi. Ondan beklemediği bir ağır başlılıkla koltuğunda oturuyordu. Üzerinde çok şık duran nezaket ve bir parça alaycılıkla Mia’nın yaşlı kalbini fethediyordu. Jessie aralarında gelişen flörtöz davranışlarına daha fazla dayanamadı. Geriye geçti, odanın bir ucundaki sandalyeye oturup olan biteni seyre daldı. Surat asıp gözlerini kıstığı her anda bir şekilde Adrian’ın yakıcı bakışlarıyla bakışları çakışıyor, içini kavuruyordu. Kollarını göğsünde kavuşturup bir kadına yakışmayacak türdeki rahatlıkla sandalyede oturuyordu. Sağ ayağını sol dizinin üzerine yanlamasına yatırarak biraz daha yayıldı. Olmuştu işte, onları artık rahatça izleyebilirdi.

“Jessie’nin herkesten sır gibi sakladığı adam, sensin demek,” diyen Mia merakla adama bakıyordu. Adrian yaşlı kadının hoş sohbetini bitirip yerine gelecek sorgusunu bekledi. Yüzünde anlayışlı gülümsemesi eksilmedi, aksine aldığı keyifle katlanarak arttı.

“Torununuzun sır gibi saklayacağı bir adam olacak ve siz bilmeyeceksiniz, öyle mi? Ve ben buna inanmalıyım.” Adamın sakin çıkan neşeli ses tonu kadınları etkisi altına alırken, Mia tek kaşını kaldırarak baktı. “Aslında saklanmak benim fikrim değildi. Jessie çok ısrar edince yatak odamın giysi dolabımda saklanmayı tercih ettim.”

İnce dudakları kıvrıldı Mia’nın, Elena ıslık çalarken Natalia kahkaha atıyordu. Jessie kızarmış yanaklarını saklamak için ne yapması gerektiğini düşündü. Adrian da o boğuk sesiyle güldü. “Benim torunum seni, evinde ve odanda, üstelik dolabında mı sakladı?”

Adrian gülerek başını aşağı yukarı salladı. “Beni kimsenin görmesini istemedi. Çok çirkin olduğumu düşünüyor olmalı ama gözlerime iltifat ettiğini kulaklarımla duydum.” Dönüp kadının gözlerinin içine baktı. Düşünüyormuş gibi yapıp dudaklarını büktü. “Ne diyordun sahi bana? Gözleri neydi?”

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin