27. Bölüm | Güncellendi

10.8K 457 23
                                    

Georgia öfkeliydi. Öfkeden çok kırgındı. Adrian'ın nasıl olur da böylesi bir oyun oynardı aklı almıyordu. Onu zorladığının farkındaydı fakat aptal yerine konmak inciticiydi. Bunu kendine yediremiyordu, Adrian istese kararından vazgeçer hayatındaki baskıyı ortadan kaldırırdı. Tek derdi oğlunun da kızları gibi her anında yanında olmasıydı. Uzun aralıklı ziyaret istemiyordu.

Adrian çocukken de böyle inatçıydı, türlü oyunlar bulur annesini çıldırtan durumların içine yuvarlardı. Her istediğine kolay ulaşmamıştı, istediği olması için emek vermek zorunda olduğunu hak etmesi gerektiğini öğrenmişti. Sorumluluktan kaçınmaz fakat zora gelemezdi. İstemediği bir durum yaşamaktan nefret ederdi. Georgia bütün bunları bilmesine rağmen oğlunu sınamaktan geri durmazdı. Şimdiye kadar bu denli büyük bir aldatmacanın içinde olmadığı için şaşırıyordu. Öfkesinin sebebi bundandı.

Direksiyonu sola kırarak Adrian'ın evine az bir mesafe kala arabayı durdurdu. Gözleri dolarken direksiyonu yumruklayarak çığlık attı. Öfkesi dev dalgalar halinde artıyor, bedeninde yayılıyor yalnız hissediyordu. Gözlerini yumup yaşları geri iterken pahalı kaşmir ceketinin altından zarif omuzları çöktü.

Çenesi titredi. Açık kahve gözleri yumulu kapakların altında taşan isyan yaşlarıyla kaplıydı. İç çekti, kendi sorumsuzluklarıydı ve hak etmişlerdi. Oğlunun hayatına burnunu sokmaktan vazgeçmeliydi. Onu evliliğe itmeye bir son vermeli, altında ezildiği sorumluluklarına bir yenisini ekleyerek ailesinden kopmasına izin vermemeliydi.

İlk yanılgısı kocasını yanında tutmak adına aile şirketinin başına geçmesini sağlayarak, işleri yıkarken yapmış ve az kalsın hayatının erkeğini kaybetmenin kıyısında gelmişti. Bir şekilde toparlanmayı başarırken güçlü ortaklar sayesinde şirket geleceği garanti altına alınmıştı. Enrique'yi de tutkunu olduğu okyanusa bırakmıştı. Araları düzelmişti düzelmesine ama arada bir sörf yapmasına bozuk atarken kocası tarafından uyarılıp susturuluyordu.

Oysa şirket yönetmekte ne vardı ki? Ona göre kolaydı. Birkaç ihaleye girecek, gerekli kararları yerine getirecek, önemli evrakları imzalayacak, emirler verecek, doysa inceleyecekti. Emri altında yüzlerce adamı vardı. Kolaydı. Ama gel gör ki Georgia'nın aksine ne Enrique ne de Adrian aynı fikirdeydi. İyi ki kızları vardı. Ade her ne kadar başına buyruk olsa da sorumluluk almaktan geri durmaz, annesini zor anda yalnız bırakmazdı. Anna ise kendini derslerinden ayırdığı zamanlarda ailesiyle birlikte olmaya bayılırdı. Geleceğin güçlü iş insanlarından biri olmak istediğinin kanıtı dersleri yüksek derecedeydi. Georcia çocuklarının bu kadar çabuk büyümesine yetişkin bireyler olmasına şaşırıyordu. Canının sıkkınlığıyla kırık dökük bir kahkaha düştü dudaklarından. Zaman akıp gidiyor, çocukluk masuniyetlerini ellerinden alıyordu.

Kocası... İç çekti tekrar. Yan koltukta duran deri çantasına uzandı, acele etmeden fermuarı açarak son model telefonunu eline aldı. Ezbere bildiği numarayı tuş kilidini açtıktan sonra tuşlayarak kocasını aradı. Birkaç dakika sonrasında kocasının uyuşuk, sıcak bal kıvamında ki sesi kulaklarına doldu. Tüm bedenini ruhuyla beraber kaplayan bir huzur dalgası etrafını sardı.

"Söyle Gönlümün Şenliği," diye seslendi tatlı tatlı. Gençlik yıllarından beri, ilk tanıştıkları anda dahil ne zaman öfkeli ya da kızgın olsa Georgia ona bu şekilde seslenir sakinleşmesini sağlardı. Otuz altı senelik evliliklerinde de eksik olmadı bu cümle öbeği.

"Ben çok kızgınım," derken sesi titredi Georgia’nın. Enrique'nin derin bir nefes aldığını duydu. Gözlerini kapayıp uyuşukça dudağını yalamasını zihninde hayal etti. Yaramaz bir gülümseme dudaklarına ilişirken tutmakta zorlandığı bir damla yaş aktı gözlerinden.

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin