~Dudağını süsleyen gülümseme gözlere taşınınca gerçekti.
Hayatın adil olmadığı bir yaşamı kim ne yapsındı. Birinin şanslı olarak doğduğu bu dünyada, bir diğeri şanssız olarak var oluyordu. Aileden zengin olanlar için hayat çok daha kolaydı; lüksün kucağında istedikleri her şey olurken, yüzleri güleçti. Peki ya parası olmayanlar için hayat kolay mıydı? Hayır. Hayatın kolay olduğunu kimse söyleyemezdi. İstekler her zaman vardı ve bunun için çaba harcamak zorunluğu oluyordu. İhtiyaçları için çalışıp didinmek gerekirdi. Ya da Jessie gibi zor durumdan kaçmak için kolay yola sapmalarına muhtaç bırakılırdı. Bir adam çıkardı karşına. Mavi gözlerini üzerine diken dev gibi, bir oyuna ortak olurdu.
“İlk defa kız arkadaşını bizimle tanıştırmak için eve getirdi,” dedi Georgia. Tartan bakışları yan yana oturan ikilinin üzerindeydi. Adrian bacak bacak üstüne atmış, gelecek tepkileri bekliyordu.
“Eğitim durumunuz ne?” diye sorusunu yöneltti Georgia, incelediği kadının köşeye sıkışmış ifadesine bakıp dudaklarını büzerken. Adrian’ın üzerinde meraklı bir gerginliği vardı. Jessie bir adım atması gerektiğini düşündü, yüzünü aydınlatan bir gülümseme dudaklarını sardı; ağzından çıkacak kelimeleri kaçırmamak için pür dikkat dinleyen kitleye bakışlarını çevirdi.
"Adrian’ın ki kadar parlak değil,” dedi gülümsemeyle devam ederken, başını hafif eğip konuşmaya devam etti. “Liseden mezun oldum ve öyle kaldı. Üniversite için bir plan yapmadım. Hayaller kuracak ya da olan yapacak hiç fırsatım olmadı. Hayattaki tek gayem, büyükannem ve onun sağlığı."
Ne söylemeliydi ki şimdi Jessie? İçindeki çıkmazı nasıl anlatmalıydı. Kalbi ile zıtlığa tutuşmuş aklından geçenleri nasıl sayıp, sıralamalıydı? Büyükannesinden bahsetmeli miydi? Onu bile bilmiyordu. Yalan söylemesi gerekiyordu. Ama istemiyordu. Dili dolanması ya da yanaklarının kızaracak olması Adrian’ın da dikkatini çeker miydi? Jessie hatırladıklarıyla boğazında bir şeyler düğümledi, dalgın bakan gözlerini Adrian'a çevirdi.
"Adrian’ın karşıma çıkmasın tamamen beklenmedik oldu, benim çalıştığım yere geldiğinde usta bir hırsız olduğunu fark ettim. Kalbimi çalıp kendine aşık ederek iyi mi yoksa kötü mü yaptı inanın bilmiyorum ama en zor anımda hayatıma dahil olup hayallerimi kurtardı. Sanırım ona hırsızdan çok kahramanım mı demeliyim?”
Adrian gözlerini kıstı, kadının sözlerine ne tepki vereceğini şaşırdı. Bu kadın ona meydan okuyordu! Tavrı ve duruşu kendinden emin, kullandığı kelimeler hesaplıydı. Hırsız mı demişti o? Derin bir nefes alarak sakinleşmesi gerektiğini kendine hatırlattı. Ve sonrasında Adrian'ı panikletecek başka bir şey oldu. Jessie sözlerini bitirir bitirmez yan dönüp, yüzündeki tatlı gülümsemesiyle gözlerinin içine bakıp göz kırptı.
O an Adrian pişman oldu, kolundan tutup polise vermeli ve kendi başının çaresine kendi bakmalıydı. Başını iki yana salladı, kadını yanıtsız bıraktı.
Jessie, Adrian'ın elini kavrarken, başını yana yatırıp gülümsemeye devam etti. Şu an tam bir aşık kadın tablosu çiziyordu, bundan emindi. Kendince üzerine biçilen rolün hakkını vermeye çalışıyordu. Georgia, şekilli kaşlarını kaldırarak oğluna ardından gözlerini kırpmadan baktığı kadına, Jessie'ye çevirmişti bakışlarını.
"Belki de oğlumu maddi destek amaçlı kullanıyorsunuzdur,” dedi Georgia. Üslubu sert, tavrı kırıcıydı. Jessie duydukları karşısında titredi, dışarıdan bakılınca yardıma muhtaç göründüğünü hiç sanmıyordu. Ne cevap vermesi gerektiğini düşünürken yüzündeki gülümseme soldu. Georgia’nın sözlerindeki haklılık payı onu bariz bir gerginliğin içine yuvarladı. Adrian’la anlaşma yapmış, karşılıklı çıkarlar içerisinde bir oyuna tutuşmuş, oyunun sonunda alacağı paranın miktarını sorgulamıştı. Gözlerindeki yanma hissinden hoşlanmadı, başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acemi Hırsız
RomanceRomantizm'de #45 ••• Jessie Moon için hayatta en önem verdiği varlık, büyükannesi Mia'dır. Hastalığın pençelerine takılan yaşlı kadını hayatta tutmak için elinden gelenler ise kısıtlıdır.. Kurtuluş bileti tek bir şeye bağlıdır. O d...