~Gözleri okyanus olan adam.
“Düşündüğüm gibi bir adamsın,” dedi Jessie birkaç sessiz geçen dakika sonrasında. “Fiziki bir değişim geçirmemişsin hayır ama gözlerin aynı bakmıyor.”
“Yine hangi tez sunacaksın bana.” Duruşunu bozmadı, her iki elini belinde sabitleyip dik bakışlarla kadına baktı.
“Fotoğrafını gördüm.”
“Daha yakışıklı olmuşum değil mi?”
Jessie gülerken başını iki yana salladı. “O da var tabi, yakışıklı olduğunu ikimiz de bildiğimize göre konuya dönelim.”
“Seksi olduğum konu mu?”
“Alaycılığınla neyin üzerini örtüyorsun?”
Adrian duraksadı. Dudağının ucunda asılı kalan gülümseme soldu. İç çekip öne doğru büyük bir adım attı. Yatakta oturan kadının üzerine eğilirken gözleri bilinmezlikle kaynıyordu. “Deli gibi merak ediyorsun değil mi?” diye sordu. Gözleri gibi yüzü de ne düşündüğünü belli etmiyordu.
Jessie boş bulunup “Neyi?” Dedi. Kocaman açtığı gözleri adamın yüzünü tararken hep aynı noktada duruyordu. Tuhaf denecek şekilde kırmızı duran dudaklar neden ilgisini çekmişti, bilmiyordu.
“Beni.”
“Tanımadığım bir adamla yaşayacağım, merak etmem normal değil mi?”
Üzerine eğildi, aralarındaki mesafeyi azalttı. Dudakları arasında tek nefeslik bir alan kaldı. Adamın güçlü kolları iki yanında dururken kalbi neden bu kadar güçlü atıyordu. Kaşlarını çattı, dikkatini çeken kırmızı dolgun dudak yaklaşırken kendi dudağına gözlerini kapattı. Sonra, onu kızdıran şey gerçekleşti. Adrian kadının üzerinden çekilirken kıkırdadı.
“Dikkatini dağıtıp seni susturmanın bir yolunu bulmuş gibiyim.”
Kendine gelmesi fazla zaman almadı. Yarı uzanır duruşunu düzeltti. Ağzını açıp bir şeyler söylemeye hazırlanırken kapı açıldı. Hamurdandı.Kapı aralığından görünen baş Anna’ya aitti. Kaşları alayla havalandı,, Adrian’a olan bakışlarında bariz bir ima vardi.
“Uzun süre ses gelmeyince sizden, ne durumda olduğunuza bakmakla görevlendirildim,” dedi kıkırtılar eşliğinde Anna. Kadının yaptığı gönderme Jessie’ın gözlerini devirmesini sağladı. Adrian dişlerini göstererek gülümserken, kardeşine doğru tehlikeli bir adım attı. Anna umursamadı, kapıyı iyice açıp içeri geçti.“Burada sevişiyorken beni yakalamak vardı aklında, değil mi?”
“Böyle fikirler neden hep senin zihninden geçiyor?”
Adrian omuz silkti. “Benden koparacaklarını düşününce, iyi şantaj olurdu.”“Kiminle nerede ve ne yaptığın neden beni ilgilendirsin ki! Niye büyümüyorsun sen. Annem git, bak ve yemek için aşağı inmelerini söyle dedi. Geldim, gördüm ve söyledim.”
“Bazen o küçük burnunun fazla uzadığını düşünüyorum,” diye söylendi Adrian. Anna boynunu büküp dik dik baktı.
“Sen kendine bir bak. Yaşlandıkça bunamaya başladın. Ade ile mi karıştırıyorsun sen beni!”
Geriye doğru bir adım atıp arkasını döndü, savrulan saçları sırtında dalgalanırken saniyeler içerisinde gözden kayboldu. Jessie şaşkınca giden kadının arkasından baktı. Adrian ise sessizdi. Dudakları ince bir çizgi halini almış, öylece duruyordu.
“Kırıcı alaycılığın tek bana değilmiş, kız kardeşlerine karşı da acımasız davranıyorsun.”“Ve sen hala beni yargılamaya devam ediyorsun.” Duraksadı. İşaret parmağını kadına uzatıp salladı. “Beni çözdüğünü sanıyorsun ama büyük yanılıyorsun Jessei. İnsanlar sana görmeni istedikleri yanlarını gösterir ve sen tanıdım sanırsın. Bu da büyük yanılgıdır. ” Aralarına aşılmaması gereken hayali bir çizgi çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acemi Hırsız
RomanceRomantizm'de #45 ••• Jessie Moon için hayatta en önem verdiği varlık, büyükannesi Mia'dır. Hastalığın pençelerine takılan yaşlı kadını hayatta tutmak için elinden gelenler ise kısıtlıdır.. Kurtuluş bileti tek bir şeye bağlıdır. O d...