22. Bölüm | Güncellendi

16.9K 622 39
                                    

Gün yeniden başladığında her ikisinin de düşüncelerini kaplayan bir gece önce yaşananlar vardı. Adrian büyük bir sessizlik içerisinde kahvaltısını yaparken, Jessie aklının bir köşesine yerleşip kafasını meşgul eden sahnelerin varlığıyla yanakları kırmızıya boyandı.

Yan yana oturmuş kendi düşüncelerine dalmışlarken Jessie adama doğru sokulduğunun, Adrian'ın da yaklaşmasıyla birbirlerine olan dokunuşlarının farkında değildi. Sol tarafında Adrian'ın sıcak, sert bedenini hissetmek Jessie'nin kalp sağlığı için tehlikeliydi. İç çekti. Gözlerinin önünde uçuşan sahnelere eşlik eden haylaz düşünceler ansızın zihnine sızmasıyla dondu kaldı. Ağzındaki lokmayı çiğneyip yutarken Adrian'a kaydı gözleri. Üzerinde olduğu görüntüler gözlerinin önüne yığılırken düşüncesi bile sarsılmasını sağladı. İç sesi avaz avaz haykırarak böyle şeyler düşündüğü için kendini suçlu ilan etti. Kahretsin. Yutmak için uğraştığı lokma, boğazındaki daralmayla yerli yerinde kalıp tıkandı. Ortamın huzurunu bozmamak için sakin soluklarla dumanı tütmeyen fincanına uzandı. Kahvenin soğumuş olmasını umursayacak ruh halinde değildi. Bu yüzden parmaklarının sardığı fincanı dudaklarına götürdü. Soğuk kahvenin tamamını içti.

Ara sıra baktığı Adrian, içinde kopan fırtınalardan bir haber kara kafasını tabağına gömerek midesini dolduruyordu. Gözlerini dikip adamı alenen izlemeye bir son vermeye karar vermesi uygulamaktan daha kolaydı. Adrian saatlerce izlenip hayaller kurulacak adamlardandı. Gözlerini çekmesi zordu. Jessie içine yuvarlandığı ikilemle kaldığı sıra Adrian, göz ucuyla hırsızına bakmasıyla göz göze geldiler. Sert solukların uğultuları mutfak duvarlarına çarparak yankılandı.

Jessie'nin panikle verdiği tepkilerin ve kızarmış yüzünü saklama gayretinin farkında olan Adrian ise suskunluğunu koruyarak hırsızının aksine dudaklarına götürdüğü bardağından kahvesini ağır ağır yudumladı. Gözlerini dikip uzun bir mühlet kadını incelerken "Kızardın," dedi, tembel çıkan sesiyle. "Aklından ne geçiyor senin?"

"Yo, hayır!" diye savunmaya geçmesi uzun sürmedi Jessie'nin. Panikle bir araya getirdiği kelimelerin Adrian'ı pek de tatmin etmediğinin farkında, huysuzlandı. "Bir şey geçmiyor aklımdan. Yemin ederim!"

Adrian aldığı cevaba burun kıvırıp tekrar bardağını dudaklarına götürdü, kahvesinden büyük bir yudum daha aldı. Jessie'nin panik haline, gerçeklikten uzak cevabına inanmış gibi göründü. Yumuşak bir gülüş dudağına geçip kurulurken daha fazla kızarıp kekelememesi için ilgisini Jessie'den çekti.

Gömüldükleri sessizlik kahvaltı boyunca devam etti, hatta sonrasında bile yerli yerinde kaldı. Birlikte mutfağı toparlarken bile sessizliği sürdürüyorlardı. Programlanmış robot misali otomatik hareketlerle işlerini kısa bir sürede bitirmeye odaklanıp, sessizliği koruyup bozacak olası davranışlardan kaçınıyorlardı.

Birlikte iş yapmaktan keyif aldıkları ifadelerinden belli olurken, aynı anda benzer cümleler dudaklarından döküldü. Jessie "Sen benim hayatımda olduğun sürede her şey kolay!" derken, Adrian "Hayatıma huzur kattığın için şanslıyım," dedi. Tatlı bir gülümseme her ikisininde yüzünde yayıldı.

Başını çevirip bakan Jessie, adamın onu öpmesini kalp ağrıtan bir heyecanla bekliyordu.
Oysa hiçbir şey olmadı!

Adrian gülümsemeye devam edip, derin bir nefes aldı. Dudağını yalayıp önce ılık bir duş alması gerektiğini söyledi. Ardından işlerinin olduğundan söz ederek hazırlanması gerektiğini söyleyerek, Jessie'yi arkasında allak bullak bir şekilde bırakıp mutfaktan kaçtı.

Jessie arkasına bakmadan giden Adrian'ın kaybolduğu boşluğa irileşen gözleriyle baktı. Hüzün kaplanan yüzü asıldı. Göz bebeklerine tırmanıp yerleşen küskünlük, yeşillikleri çok sevmiş gibi gerinerek kamp kurdu. Dudaklarını büzdüğü sırada gözleri bir beş dakika öncesinde, adamın erkeksi varlığıyla dolmuş ama şimdi boş olan mutfakta gezindi.

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin