13. Bölüm | Güncellendi

23.9K 958 47
                                    

~Ateş, çıra ve barut

Hastane çıkışında Jake kolundan tutuğu sevgilisini ikna etmek için uğraşırken Elena direniyordu. Sinirle kıvrılan dudaklarına, çatılan kaşlarına bakarken Jake, ömrünü yalnızca bu kadınla geçirmek istediğini bir kez daha anladı. Ondan başkasıyla olamaz, yaşayamazdı. Yüzüne yerleşen haylaz gülümsemesi, gözlerine tırmanan eğlenmişlikle omuzlarını silkelerken halinden memnundu. Elena, huysuzlukla homurdanmaya devam ederken belinden sertçe kavrandı. Omzunu silkti, her şeyi boş vererek adamın boynuna kollarını doladı. Jake’in dudaklarını kavrayan dudaklarına aynı açlıkla karşılık verdi.

Jake kolları arasında tuttuğu kadınla bildikleri karışır, bilmedikleri yığılırken sonsuza kadar böyle, dudak dudağa kalmayı istiyordu. Dudaklarını güçlükle geri çekerken Elena’nın itiraz mırıltılarına kayıtsız kalmadı. Yeniden aralarındaki varla yok arası mesafeyi kapatarak öptü.

“Bu gece de biz eve gitmeli, sabah erkenden gelmliyiz.”
“Bence şimdi.” diye mırıldanan Elena sözlerini tamamlayamadı.
“Sam ve sarışını burada,” diye itiraz etti Jake. Dudaklarını büzüp homurdandı. “Sabah geri geleceğiz zaten neden itiraz ediyorsun.”

Elena kaşlarını kaldırdı, sevgilisini ölçen bakışlarla izledi. “Eve gidiyor olsak da istediğin olmayacak Jake, yorgunum. Biliyorsun değil mi?”

Jake şaşkınlıkla bakarken yalancı bir kızgınlık yüzüne yayıldı. “Ne yani, seni becermek için eve mi gidelim diyorum.”

Elena cevabı beklemedi. “Evet.”

Ağzı açık kaldı Jake’in, yaramazlık yaparken yakalanan afacan gibi yüzü kızardı. “Senin de istemediğini söyleme bana.”

“Jake,” adama yaklaşıp gülümsedi. “Bu oyunbaz hallerini biliyorum sevgilim, yalnız bana işlemiyor.”

“Yapma ya.”

Hastaneyi arkalarında bırakırken sevgilisini ikna etmeyi başardığını biliyordu. Kollarında Elena ile yürürken biraz olsun dertlerinden uzaklaştığını hissetti. Çok zaman geçmeden istediği yere geldi. Jake kendi evi yerine Elena’nin evine gelmeyi tercih etti. Annesinin huzurunu kaçırarak bir şey yapmasını istemiyordu. Bunu göze almadı, rotasını çevirerek sevgilisinin evine doğru yol aldı. Elena’nın evi fazla ufaktı ama temizdi. Tek katlı evde mutfak ve salon bitişikti. Bir odası bir de banyosu vardı ve evi Jake, Elena için almıştı. İlk aldığında harabe olan yer birkaç büyük tadilat sonrasında sıcacık bir yuva olmuştu onlara. Jake burasını elden geçirirken geleceklerini hayal etti. Ufak, sevgilisine benzeyen koyu kahve gözlere sahip kıvır kıvır saçları olan kızlarını düşledi. Neşeleriyle etraflarında dolanırken kıkırtılarla bacaklarına dolaşmalarını düşledi. Kendilerinin mutlulukla içlerini çektiklerini, yeni bebek yapacaklarını düşledi. Jake gülümsemesi tüm yüzüne yayılırken, bu enfes manzarayı saklama gereği duymadı, kollarıyla sardığı kadını daha sıkı sarmaladı.

“Neye güldüğünü sorabilir miyim?”

Jake başını eğdi ve Elena’nın dudaklarına ufak bir öpücük bıraktı. Bir kaç adımla evlerine ulaşıp bahçeden içeri geçtiler.

“Bence bu evi yıkmalı ve yerine yenisini inşa etmeliyiz.” dedi düşünceli bir sesle. Gözleri evdeydi, kaşlarını çatmış uzunca bakıyordu. Bakışlarını kendine şaşkınca bakan Elena’ya çevirdi. “Tabi evlenmeden önce bu işleri halletmeliyiz.”

“Ne dedin sen?” diye sordu Elena şaşkınca. Dudaklarını yalayarak derin bir nefes aldı.

“Ne dedim ben?” Jake sevgilisinin sorusuna soru ile karşılık verdi, ardından gözlerini kısarak Elena’nın tepkisini incelemeye koyuldu.

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin