2. Bölüm | Güncellendi

58.6K 1.8K 415
                                    

~Dostluk vazgeçilmeyecek bir kavramdı!

Gözleri ufukta, uçsuz bucaksız görünen okyanusu izlerken içindeki sıkıntı biraz olsun hafiflemişti. Aklında bir fikri vardı, destek alırsa uygulamaktan çekinmeyecekti. Bacaklarını çaprazlayarak oturuyordu. Başını çevirdi, yanı başında duran dostuna baktı. Arkadaşı gözlerindeki ciddiyetle pür dikkat onu izliyordu. Yüzüne yayılan gülümseme ile karşılık verdi. Kalçasını kumda kaydırarak usul usul yaklaştı. Fazla tepki almamayı umarken ağzında birkaç kelime geveledi. Derin bir nefes aldı.

"Aslında yapabileceğimiz bir şeyler var," derken gözleri Jake'in kararan gözlerine ilişmiş, derinden bir of çekmişti.

"Neymiş o şeyler, söyle de öğreneyim," meraklı bakışlarını arkadaşına kilitlerken esen rüzgârın etkisiyle kuzgun karası saçları savruldu Jake'in.

"Belki ben de sizinle birlikte... Gelirsem, parayı daha çabuk toparlayabiliriz. Yani sizinle geleceğimi söylemeye çalışıyordum Jake!"

Bir şey demedi Jake. Başta duyduklarını anlayamadı. Düşünce aklına sızıp sözcükler anlam kazanınca şaşkınlıkla gözleri kocaman açıldı. Yanlış duymamıştı, söylenenler kafasında canlanmıştı, doğru anlamıştı. Jessie'nin kararlı bakan yeşil gözleri apaçık bir kanıttı. Sonrasında kendini toparlaması fazla zamanını almadı. Ardından Jessie'ye doğru kızgınlıkla eğildi. Üzerine eğilen Jake'in baskıcı gücüne direnerek eğilmemeyi başaran Jessie çok geçmeden arkadaşının hışmına uğradı.

"Ne dedin sen!" diye bağırıyordu Jake. Jessie kulaklarını tıkama isteğini bastırırken, Jake kükremeye devam etti. "Yani sen, bizimle birlikte hırsızlık mı yapacaksın?" ses tonu ne kadar sert olursa olsun soruyu Jessie'den daha çok kendine soruyordu. Yine de gözlerini kocaman açarak bakıyordu arkadaşına, sanki şaka yapmasını bekler gibiydi.

"Bana şöyle bakmayı keser misin?" dedi Jessie, bıkkınca iç geçirdi. Dişlerini sıktı. Her iki elini yumruk yaparak beline dayadı.

"Nasıl bakıyormuşum ki?" diye yanıtladı Jake.

"Gözlerine fener tutulmuş fare gibi bakıyorsun!" yanıtını geciktirmedi Jessie.

Jake homurdanarak arkadaşına küçük bir bakış attı. "Daha çok boynuzların çıkacak mı diye bakıyordum ben," dedi burun kıvırırken.

"Yapma Jake," diye inledi Jessie. Ağzını açıp Jake'i ikna etmeye hazırlanıyordu ki Jake'in kükreyişiyle beraber vazgeçti.

"Unut bunu, senin kıçını da kollayamam ben!" öfkesi kalbini sarıyor, göğsünden yukarı tırmanıyordu. Burnundan soluyarak volta atmaya başladı.

"Anlamıyor musun? Yapmam gerek! Senden kıçımı kollamanı istemiyorum, kendi başımın çaresine bakarım ben!" çaresiz çıkan sesine içten bir küfür savurdu Jessie. Öfke yine yerine gelirken hırsla üzerindeki tozları silkeledi. "Başka çarem mi var ki?" diye homurdandıktan sonra bir kez bile arkasına bakmadan yürümeye başladı.

"Jessie!" diye bağıran Jake'e kulak asmadı. Adımlarını öfkeyle ileri atarken yaşaran gözlerine ellerini bastırdı. İç geçirdi. Yutkundu ardı ardına.

Çok geçmeden Jake koşar adımlarla yetişmişti. Hırsla ileri adımlar atan Jessie’yi kolundan yakaladı. Yürümeyi bırakıp duraksadı, ardından tutuşunu gevşetmeden kadını kendine çevirerek kara gözlerini yeşil gözlerine dikti. “Çocuk oyuncağı değil bu Jessie, nasıl riskli bir iş olduğunu sen de biliyorsun! Bir aksilik çıksa, bir şey olsa, sensiz gidebilir miyim Mia’nın yanına?” Bağırmak istemese de kendine hâkim olamıyordu.

Burnunu çeken Jessie “Bilmiyor muyum sanıyorsun! Anlamıyor muyum sanki! Mecburum, anlasana.” Diye bağırarak karşılık verdi. Sesini Jake’e duyurmak isteyip onu anlamasını sağlamak adına bağırmıştı. . Kollarını sert tutuştan kurtarmak adına çırpındıysa da başarılı olamadı. Jake’in güçlü tutuşundan sıyrılmak kolay değildi.

Acemi HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin