~Rüya mıydı sahi?
Uyku güzeldi, hele ki güvenli kollar arasında huzurla uyuyorken daha bir güzeldi. Jessie gözlerini yeni bir güne açarken üzerinde hissettiği ağırlıkla ilk başta nerede olduğunu kavramaya çalıştı ve daha sonra kendine gelmeye çabaladı. En son hatırladığı şey, Jake ve diğerleriyle birlikte bir eve hırsızlık için girecek olmalarıydı. Diğer yaşadığı onca şeyi hayalmiş gibi hatırlıyordu. Oysa aksiyonun dibine vurduğu gece patlattıkları evde gözleri okyanus olan adam tarafından yakalanmış ve polisten kurtarılmıştı.
Gözlerinde barındırdığı okyanus, boğulacağı türdendi ve Jessie karşı koymayı bir kenara bırakarak o okyanusta boğulmayı hayal etmişti.
Dudaklarına ilişen gülümseme eşliğinde adamın güçlü bedeniyle bir binayı kaldırabileceğini düşündü ve aynı hızla gülümsemesi sönüp gitti. Demek ki yaşananlar gördüğü bir rüyadan ibaretti, gerçek değildi. İç çektikten sonra kıkırdamaya başladı. Beline dolanan kolu üzerine doğru çekerek kolun sahibine döndü. Eve gelmiş olmalıydı ve muhtemelen ağladığı için Jake onunla uyumuştu. Yüzüne yayılan gülümsemeyle yanındaki bedene iyice sokuldu. Sokulurken de fark ettiği bir şey vardı. Sarıldığı beden Jake gibi kokmuyordu. Çok geç geçmeden gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı.
Üzerindeki koldan kurtulup hızla yataktan kalkmaya çalışırken Adrian'ın da yataktan düşmesini sağladı. Tiz çığlığı evi inletti ve son anda elini güç bela ağzına kapayarak daha fazla bağırmamaya gayret etti. Gözleri kocaman olmuş öylece titremeye başladı. Ne yapmıştı? Adamı yataktan atmıştı! Elleri ve dizleri üzerinde yatakta emekleyerek adamın düştüğü yere doğru baktı. Adrian bir yandan uyanmaya diğer yandan ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Dün gece çok mu içmişti? Yoksa hala rüya mı görüyordu? Bu kadın kendini yataktan aşağı atarken kafasında ne vardı. Homurdanarak burnunu tuttu. Düşmenin etkisiyle canı acımıştı, hoş çok sert yere çakılmamıştı ama olsundu. Yine de canı yanmıştı Başını kaldırınca kendine korkuyla karışık şaşkın bakan bir çift yeşil renkli gözle karşılaştı.
“Umuyorum ki beni yataktan atmanın mantıklı bir açıklaması vardır.” Ses tonu duygudan uzak olsa da Jessie anlamıştı. Onu kızdırdığını biliyordu. Dizleri üzerinde doğrulup yataktan indi, elleri karışmış saçlarını buldu, başını kaşıdı.
“Bu durumda ne söylemeliyim?”
“Yaratıcı bir fikir bekliyorum senden, şu seri katil teorinden sonra.”
“Pekâlâ, bir binayı kaldırabileceğini düşündüm. Sonrasında sana bakıp böyle bir şeyi yapamayacağına karar verdim.”
“Ve beni yataktan attın.”
“Aslında güçlü olduğunu söylüyordum.”
“Sonrasında yataktan yuvarlandım.”
“Takıntılı bir manyak olma ihtimalin yüzde kaç?”
Oturduğu yerden kalkan Adrian önünde durunca Jessie adamın ne denli uzun olduğunu fark etti. “Hayalperest bir sürtük olmadığım için şanslı saymalıyım kendimi”
“Gece boyu bu hayalperest sürtüğü kollarında tuttun.”
“Her insanın bir sınırı var, ama senin yok değil mi?” Solgun pembe dudaklara gözü takıldı ardından başını çevirerek homurdandı.
“Önce sen başlattın,” diye mırıldanırken burnunu çekti Jessie, Adrian kaşlarını çattı.
Yanından geçip odanın çıkışına yöneldi. Peşinden gelen hırsızın varlığı ise onu rahatsız etmiyordu. Sanki kadın hep bu evde, onunla birlikte yaşamış gibi rahattı. “Saçma.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acemi Hırsız
RomanceRomantizm'de #45 ••• Jessie Moon için hayatta en önem verdiği varlık, büyükannesi Mia'dır. Hastalığın pençelerine takılan yaşlı kadını hayatta tutmak için elinden gelenler ise kısıtlıdır.. Kurtuluş bileti tek bir şeye bağlıdır. O d...