~Değişen dengeler.
“Büyükannen hakkında bir konuşma değildi, haksız mıyım?”
Adrian'ın sorusu ile kendine gelen Jessie bakışlarını kaçırdı. “Elbette ki onun hakkında konuştuk!”
“Bana yalan söylüyor gibisin tatlım,” derken Adrian dalga geçiyordu. “Kulakların kızardı.”
Adamın sözlerinin ardından boş bulunup kulaklarına dokunduğunda yanlış yaptığını fark etti. Kaşlarını çatarak burnunu çekti. “Katil olsam, diye soruyordum aslında. Tüh, görüyor musun? Yakalandım.”
“Sevimli olduğunu mu sanıyorsun sen?”
Jessie hınzır bir şekilde sırıtıp dudak büktü. “Değil miyim?”
Adrian omzunu boşvermişlikle silkeledi.
“Sorumu yenilemem gerekiyor mu?”
Dudakları hınzır bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı, kendini beğenmiş gülümsemesi yüzüne yayılırken mavi gözlerini kaplayan tehlikeli bakışlar hırsızına döndü. Bu kadına geri adım artırırken, omuzlarını düşürttü. "Cevabını bildiğin soruya neden yanıt arıyorsun ki?"
"Diyorsun," dedikten sonra bedenini Jessie'nin olduğu tarafa çevirdi. "Peki, başka hangi sorunun cevabı saklı bende?"
"Yaklaş, gözlerine bakmam gerek," diyen Jessie poposuyla kendini yukarı iterek geriye yaslandı. Adrian hırsızına uyarak kadına yaklaştı.
"Yaklaştım."
"Hala uzaksın," derken bacaklarını kendine çekerek yanına eliyle vurdu. "Biraz daha yaklaş."
Adrian güldü. Başını iki yana salladıktan sonra hırsızının işaret ettiği yere kaydı. Tek kaşını havaya kaldırarak meydan okurcasına küçük, cesur kadınına baktı. "Yaklaştım."
Jessie kendi karmaşık duygularına kızarken Adrian'ı kışkırtmak istiyordu. Yanaklarını şişirdi. Gözlerini irice açıp adama uzandı. Elinin titrememesini umdu, yavaşça yanağına dokundu. Adrian hala beklemedeydi ve Jessie adamın yakından daha etkileyici durduğunu kabul etti. Burunları birbirine değecek şekilde pür dikkat Adrian'ın tepkilerini ölçerek yaklaştı. Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. Gözlerinin derinliğine bakarken, korkup kaçtığı nedeni dikkatli bakınca gördü. Kendisini! Nazlı bir gülümseme dudaklarına yayılırken iç çekti.
"Ne gördün?" diye sordu Adrian.
Jessie kıkırdadı, dudaklarını yaladıktan sonra başını sola yatırdı. "Kendimi."
Kendini tuttu Adrian, onu tutabilecek güçlü nedenleri vardı. İçindeki vahşi adam ileri atılıp istediğini almasını söylerken o kadının gözlerinin içine bakmaya devam ediyordu. Başını geri çekip yanağındaki dokunuşta kurtuldu. Derin bir nefes eşliğinde “Dışarı çıkmak istersin, belki.” Dedi. Konuyu değiştirmek istemesini anlayan Jessie sessiz bir kabullenişle başını sallayarak onayladı. Ayaklanırken yüzüne kondurduğu gülümseme yapaydı.
“Sanırım lavaboya gitmem gerekiyor,” başka bir şey söylemeden arkasını dönüp gözden kayboldu.
Adrian öylece baktı. Baktı ve baktı sonra bakışlarını koltukta duran telefonuna çevirdi. Uzanıp aldıktan sonra son aranan numarayı yeniden aradı. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı.
"Evet?" diye homurdanan Jake, adamı güldürdü. "Yine neyi kendine dert ettin Jessie?"
"Arayan Jessie değil," dedi Adrian, sakince gelecek tepkiyi bekledi.
"Pekâlâ, senin derdin ne?"
"Bu sıcak karşılamayı neye borçlu olduğumu merak ettim doğrusu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acemi Hırsız
RomanceRomantizm'de #45 ••• Jessie Moon için hayatta en önem verdiği varlık, büyükannesi Mia'dır. Hastalığın pençelerine takılan yaşlı kadını hayatta tutmak için elinden gelenler ise kısıtlıdır.. Kurtuluş bileti tek bir şeye bağlıdır. O d...