Büyük zaferin ardından dönüş hazırlıkları başlamıştı. Sultan Süleyman Han bir kere daha düşmanın üzerine yürümüş ve muvaffak olmuştu. Savaş demek kan demekti. Barut kokusu genzi yakarken kılıç sesleri kulakları sağır ederdi lakin her savaşın kazananı o günü bayram ilan ederdi. Kiminin hazin sonu kimin sevinci olurdu. Sultan Süleyman bugünü bayrama çeviren Allah'a şükrediyordu. Yiğit şehzadeleri ve paşalarıyla birlikte bu kutlu zaferi payitahtta kutlayacaktı lakin sefere gitmek gibi dönmek de uzun sürüyordu. Özlem her ne kadar tenini dağlasa da o gün otağa ulaşan iki mektupla bir nebze de olsa hasret ateşine su serpilmişti. Mahpeyker'i işlediği mendil hünkarın göğsünün üzerine kuş olup konmuştu. Güzeller içindeki sultanı Mahperi ise hem aşkını, hem tutkusunu satırlara dökerken hünkarın kanını kaynatmıştı. Haremde hiçbir sorunun olmadığını söyleyen sultanı son olarak mektubunu hasretle bitirmişti. Hünkarın mektubu kaç kere okuduğunu sayamayan İbrahim Paşa ise Hatice Sultan'dan bir mektup beklemişti lakin beklentisi karşılıksız kalmıştı.
***
"Duyduk duymadık demeyin hatunlar! Hünkarımız Sultan Süleyman Han Hazretleri kutlu bir zaferle geri dönüyor."
Sümbül Ağa taşlıkta bir sağa bir sola dans ederek gezerken kutlu haberi vermişti. Tüm cariyeler sevinçle birbirine sarılmıştı. Hünkarın dönüşü hepsinin kaderini etkileyecekti zira şanslı olanlar şehzadelerin haremine gireceklerdi.
Mahperi Sultan müjdeli haberi alır almaz Nigar Kalfa'ya lokmaların dökülüp, şerbetlerin dağıtılmasını emretmişti. Akabinde akşama haremde çalgılı bir eğlence düzenlenecekti. Beyhan Sultan'ın saraya adım atması da tam bu sırada olmuştu. Önce Hatice Sultan'ın sarayına uğrayan güzel sultan ardından Topkapı Sarayı'na adım atmıştı. Mahperi Sultan hasbahçede sultanı karşılayıp dairesine kadar eşlik etmişti. Ardından akşama haremde eğlence olduğunu ve kendilerini beklediğini bildirmişti. Beyhan Sultan Mahperi Sultan'ı görür görmez rahatsız olmuştu. Evvelden beri hünkardan nefret eden hatun onun sevdiği herkesi de düşman olarak görürdü. Dışarıdan sessiz görünen bu sultan içten içe hünkarın kendi kanında boğulması için dualar ediyordu. Zira biricik aşkını ondan almış, evlatlarını babasız bırakmıştı. Zavallı evlatları baba hasretiyle yataklara düşmüştü. Çok geçmeden ise Beyhan Sultan evlat acısıyla sarsılmıştı.
Akşam olduğunda Hatice Sultan dahil tüm sultanlar taşlıktaki eğlencedeydi. Mahperi Sultan hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Çalgılar çalınıyor, en güzel yemekler yeniliyordu. Cariyeler maharetlerini gösterip sultanları etkilemeye çalışarak raks ediyorlardı. Mahidevran Sultan yanında oturan Hürrem Sultan'a gözlerini dikti. Hürrem Sultan da tıpkı kendisi gibi Mahperi'nin varlığından rahatsızdı ancak elinden bir şey gelmiyordu. Zira harem öyle bir nizama girmişti ki hiçbir cariyenin kanına girip istediklerini yaptıramamışlardı.
Mahperi Sultan önündeki şerbetten bir yudum aldı. Herkesin keyfi yerinde gözüküyordu. Öyle ki Beyhan Sultan bile hünkarın zaferini kutlamak için taşlığa inmiş, Hatice Sultan'ın yanındaki yerini almıştı. Kızı Mahpeyker ile Mihrimah Sultan da bir kenarda hasbihal ediyorlardı. Şehzade Bayezid ise dairesinde kitaplarına gömülmüştü. Kulağına çalınan müzik ile kah elindeki kitabı bırakıyor kah okuyordu.
"Ne iyi ettin de böyle bir eğlence düzenledin Mahperi. Hayli zaman oldu eğlenmeyeli."
Mahperi Sultan Hatice Sultan'ın övgüsünü saygıyla kabul etti. Ardından Hürrem Sultan'a ve Mahidevran Sultan'a kısa bir bakış attı.
"Hünkarımızın büyük zaferi hepimizin içine ferahlık verdi sultanım. Hünkarımız yiğit şehzadeleri ve paşalarıyla birlikte dönmeden evvel hatun başımıza eğlenmek istedim. Kederli günleri ve husumeti bir kenara bırakıp aynı sevince ortak olmalıyız zira."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
Ficción históricaYa biri Hürrem Sultan'ı alt etmeyi başarırsa? "Bakıyorum çabuk pes ettiniz sultanım. Hani siz baş hasekiydiniz? Baş Haseki Mahidevran Sultan." Alayla gülümsedikten sonra elini karnının üzerinde gezdirdi. "O karnındakine güvenme Hürrem. Gün gelir o...