Bölüm 24- Hasret

827 68 7
                                    

Mahperi gizli bahçeye girdiğinde bir kere daha çığlık attı. Hünkarıyla birlikte diktiği çiçekler yolunmuş, saatlerce başında vakit geçirdikleri havuz paramparla olmuştu. Kucağındaki kuzusuyla yere çöktü. Sümbül Ağa gördükleri karşısında Mahperi'nin yanına çöktü. Hürrem Sultan amacına ulaşmış, genç kızı paramparça etmişti. Zavallı Mahperi ise hiç durmadan ağlıyordu. Sümbül Ağa hatunun kucağındaki kuzuyu aldı ve ağalara seslendi. Çok geçmeden gizli bahçede bir alana çukur kazılmış, zavallı hayvan oraya gömülmüştü. Mahperi olanları gözyaşları içinde seyretmişti. Herkes dağıldığında Sümbül Ağa yanına gelmiş, onu ellerinden tutarak ayağa kaldırmıştı.
"Haydi hamama götüreyim seni hatun. Yıkan paklan, sonra da uyu. Yarın yeni bir gün olacak. Dua et Allah'a. Şimdi o toprağın altında yatan sen olabilirdin ve gözünü dört aç hatun. Hürrem Sultan durmayacak."
***
Valide Sultan dairesine girer girmez hışımla arkasını döndü. Daye Hatun cariyeleriyle birlikte dışarı çıkıp iki sultanı baş başa bıraktı. Hürrem Sultan gözlerini devirerek Valide Sultan'ın karşısındaki yerini aldı. İşiteceği azar zerre umurunda değildi zira o kadını gözleri yaşlarla dolu görünce bir nebze de olsa içinde yanan kor ateşe su serpilmişti. 

"Duyduklarım doğru mu Hürrem? Zavallı bir kuzudan mı çıkardın hıncını?"

Hürrem Sultan yüzüne yerleştirdiği saf görünüşüyle başını iki yana salladı. Ardından Valide Sultan'ın sedirine oturmasını bekledi. Önüne doğru bir iki adım atarken konuştu.

"Bu büyük bir iftira sultanım. Ben hiçbir şey yapmadım. Ayrıca zamanında siz de benim atımı öldürmüştünüz. Aynı acıyı bir zavallıya yaşatmam."

Valide Sultan kaşlarını sertçe çattı. Ardından ellerini önünde birleştirdi.

"Hünkarımız gelene kadar dairenden çıkmayacaksın Hürrem. Mahperi'nin başına gelen en ufak şeyden seni mesul tutarım bilesin. Bu hatun diğerleri gibi bir çırpıda sileceğin bir hatun değil. Aklını başına devşir, evlatlarınla mukayet ol. Zinhar hata yapma."

Hürrem Sultan öfkeyle başını kaldırdı. Zamanında hareme ilk geldiğinde kimse onu bu denli korumamıştı. Bir başına aşkı için savaşmış, türlü ölümlerden dönmüştü.

"Bu kadar çok mu nefret ediyorsunuz benden Validem? Sırf bir hatun uğruna üç torununuzun anasını cezalandırıyorsunuz."

Valide Sultan başını olumsuz anlamda salladı. Ardından kalbi kırılmış gibi görünen hatunu sakinleştirmek için ses tonunu düşürdü. 

"Benim tek arzum hanedanımızın istikbalini güvence altına almaktır Hürrem. Seninle şahsi bir meselem yoktur. Haremin dirliği ve nizamı için alıyorum bu tedbiri. Zira eğer aşağıda duyduklarım doğruysa bunun bir daha tekrarlanmaması için elimden geleni ardıma koymam, bilesin."

Hürrem Sultan başını olumlu anlamda salladı. Ardından tehditkar bir duruş takınıp işaret parmağını tehdit eder gibi salladı.

"Ne idüğü belirsiz bir hatun önce hareme alındı ardından bir sır gibi saklandı. Şimdi ise hünkarımızın gözdesi oldu. Kim bu hatun Validem? Nereden geldi? Soyu sopu nedir? Ne malum bir casus olmadığı? Elini kolunu sallayarak haremde geziyor, bir sultan olmamasına rağmen bir dediği iki edilmiyor."

Derin bir nefes aldı güçlü sultan ardından devam etti.

"Eğer haremin mizamı bu kadar  önemliyse o hatunu gönderirsiniz bu saraydan validem. Zira siz yapmazsanız ben yaparım."

***

Mahperi gözyaşları içinde haremde yıkanıyordu. Ellerindeki kuruyan kanlar sıcak su ile hamamın mermerleri arasında kayboluyordu. Biricik yoldaşı Dolly'nin kaybının yanında gizli mabedlerinin paramparça oluşu sarsmıştı genç kızı. Hünkarı döndüğünde ne diyecekti ona? Elleriyle diktiği çiçeklerin yok olup gittiğini görünce çok üzülecekti hünkar. Onun üzülmesine dayanamadı Mahperi. Bir yolunu bulacak ve o bahçeyi tekrar eski güzelliğine kavuşturacaktı. Belki bunu yapmak için altınları yoktu, ancak o yıkıntıyı temizleyebilir, yeni çiçekler ekilmesi için bahçeyi hazırlayabilirdi. Aldığı yeni kararla ayağa kalkacağı sırada başı döndü. Korkuyla tekrar mermere oturduğu sırada Çiçek Hatun yanına geldi.

MahperiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin