18

4.1K 347 189
                                    

Bugün attığım ikinci bölüm önceki bölümü okudunuz mu bakın bi

----

Elimdeki askıları yere bırakıp -atmak denirse daha doğru olurdu- sırıtarak beni izleyen Kai'ye döndüm. Sırıtması kahkahaya döndüğüne daha çok sinirlenip diğer elimdekileri de ona doğru fırlatmıştım.

İçimden kendime söylenip dururken karşıma bana gülen Kai'nin sözünü dinlemediğim için pişman hissediyordum.

Ne oda düzme merakıymış, kıyafet dolabı düzeltme sevdasına kapılırsın Yeonjun, bırak yani! Kai'nin 'girme bu işe çalışanlar halleder tek kişi ile yapılacak bir şey değil' demesinden anlamalıydım.

Ama yok, inat edip dur seni aptal!

Ah, durun size bu inadın sebebini de anlatayım. Yani bu dağınıklığın sebebini.

Bir kaç gün önce bir şey denemek için Soobin'in kıyafet odasından bir kravat ödünç almıştım. Deneyip odaya geri götürecektim. Alırken böyle planlanmıştım ama denediğim sırada aniden beni çağırması ile kıyafeti ve kravatı degisitirip yanına gidecektim, giderken odasına götürmeye niyetlendiğim için kendi odamdan çıkarken elimdeydi, son anda zaten onu çok beklettiğimi düşünüp yanına gittikten sonra götürmeye karar verince fırlatmıştım işte.

Bu sabah Soobin'in yanına indiğimde çalışana kıyafetini hazırlanmasını söylerken özellikle bir kravatı istediğini söyleyip tarif etmişti. Ve şansa bakın, benim kullandığım kravatı istiyordu.

Geldiğim yolu acele ile dönüp kravatı yerine koyup koymadığımı kontrol etmiştim. Hayır, koymamıştım. Kendi kıyafet odama girip aramıştım. Ararken tüm kıyafetleri dağıtıp odayı savaş alanından farksız bir hale getirmiştim. Ve sonuç olarak Kai kravatın lambada asılı kaldığını görmüştü, biraz uğraşmanın sonucunda kravatı alıp son dakikada yetiştirebilmiştim ve elimde sadece birbirine girmiş bir oda kalmıştı.

Çalışanların görmesini istemediğim bir şeyler olduğu için kendim toparlamak istemiştim ama ölüm gibiydi ve bir türlü bitmiyordu.

Yaptığı tek şey bana gülmek olan Kai ise işimi hiç kolaylaştırmıyordu.

"Kravatın lambada olmasını aşamadım hala, hadi attın düştü mü ona da mı bakmıyorsun."

Oflayıp hala poşeti olarak duran şeyleri en köşedeki dolaba koydum. Dolabın kilitlenebilir olması benim için kesinlikle büyük bir şanstı.

Kilitleyip anahtarı cebime koydum. Hala gülen Kai'ye dil çıkarıp odadan çıktım.

Cebimde titreyen telefonu çıkartıp önce bildirime sonra da saate baktım. Neredeyse beş olmuştu. İki saattir odayı toplamaya çalışıyordum ama daha fazla dağıtmaktan başka bir şey yapmamıştım.

Telefona bakarak ve düşüncelere dalarak mutfağa ulaştığımda eve stok yaptırdığım çeşit çeşit gevreklerden rastgele birini alıp kaseye döktüm. Kai de dolaptan sütü verip kendisi için de bir kase çıkardı.

"Ya tamam kızma artık barışalım. Kabul et komikti"

Ona bakmadan kendi kasemdeki gevreğin üstüne süt koyup masaya oturdum.

Küsmüştüm ve barışmayacaktım.

Az önce baktığım bildirim aklıma gelince telefonu alıp Soobin'in attığı mesajı okudum. Saate bakıp mesajı unutmuştum..

Bir saate seni alacağım, hazırlan

Günlük giyinsen yeter

Mesajı yanıtlayıp önümdeki tabağı hızlıca bitirmeye çalıştım. Bir yandan da o karışıklığın içinde nasıl kıyafet seçeceğimi düşünüyordum.

"Odayı toparlıyorlar. Soobin çıkacağınızı söyledi. Kıyafet seçtim sana, ütüleyip odana koymuşlardır"

Mutlu olsam da yüzümde oluşan gülümsemeyi hemen silip sadece başımı salladım.

Yemeğimi hızla bitirip odama gittiğimde yatağın üzerindeki pantolonu ve gömleği alıp giyindim. Gri kolyelerimden seçip bir kaç tane de yüzük taktım.

Aynaya bakıp kombini tamamen onayladığımda çıkardıklarımı kirli sepetine koyup odadan çıktım. Çalan kapı ile tam zamanında hazır olduğum için gülümsedim.

Soobin'in odasının önünde durup gelmesini bekledim.

Soobin'in gelmesini beklerken aşağıdan gelen bağırma sesleri ile aşağıya yöneldim.

"Soobin sakinleş"

Adının Hwasa olduğunu öğrendiğim kadın elini Soobin'in koluna atmıştı. Yine niye gelmişti ki bu buraya? Kai gönderdiklerini söylemişti.

"Bir daha evime gelme demedim mi ben sana?"

Soobin'in tekrar yükselen sesi ile kolunu geri çekmişti.

"Konuşmalıyız, bir kez olsun beni dinlemelisin"

"Seninle konuşacak ve seni dinleyecek tek bir kelimem yok. Kai!" 

Arkasını dönüp odadan çıkmaya yeltendiğinde beni fark etmişti. Saf öfke vardı ifadesinde.

Odadan çıkarken beni de kolumdan çektiğinde merdivenleri ve koridoru büyük bir hızla geçip odasına girmiştik.

Kapıyı kapattığı an sırtımı kapıya yaslayıp dudaklarını dudaklarıma kapatmıştı. Az önceki öfkesinin tümünü benden çıkarırcasına hızla öpüyordu.

Çok sürmeden öpücüğüne kapıldığımda kollarımı boynuna dolayıp işini kolaylaştırmak için kafamı sola doğru eğdim.

Nefessiz kaldığımızda geri çekilip alnını alnıma yasladı ve derin derin nefesler aldı.

----

Of bu Soobin de azmadan duramiyo

Sevismiycekler hiccc umitlenmek yok

Smut isteyenlerin anlık mimikler

Smut isteyenlerin anlık mimikler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Bitch, YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin