(Okumadan önce yıldızı parlatmayı unutmayın sevgili okurlar desteklerinizi tüm kalbimle bekliyorum)
Başlamadan şuraya bir ❤️ bırakalım
~~~~
Hastanedeki feryat lar yüreğimi parçalıyor. Dizlerim titriyor, kulaklarım uğulduyor,
kan akışımın durduğunu hissediyorum.Karşımda saçlarını yolan bir anne dizlerini döven bir baba, anne nin çığlıkları hastanede deprem etkisi olusturuyor sanki üstünde durduğum zemin sallanıyordu.
Ayaklarım onlara doğru gidecekken,birden dönüp bana bakmaya başladılar. Ve ben olduğum yere çakıldım. Annenin gözleri üstümdeki önlüğe takıldı. Kafamı eğdim ve üzerimdeki doktor önlüğün üstünde ki kan lekelerine baktım.
Her ikisi birden üstüme doğru gelerek daha ne olduğunu anlamadan adam kollarıyla beni olduğum yerin duvarına hızlıca yapıştırıp boğazımı sıkmaya başladı.
Göz bebeklerim yukarı doğru kayıyor ve nefes alamıyordun.
Çırpınmak istiyorum ama kolları okadar güçlü sıkıyordu ki sanki boynumu
koparmak istiyor, içindeki acı ile
beni yok etmek istiyordu.
Gözlerimin içine bakarak
"Onu sen öldürdün"
Bende hayır dercesine çaresizce
başımı sallıyordum
'hataydı'
belki de kendimi kandırıyordum.Parmaklarını şah damarım da hissettiğim de artık son saniyelerim olduğunu hissettim.
"Katilsin. Katil, katil"
Artık sesleri duymuyor ve bilincimin beni yavaş yavaş terk ettiğini anlıyordum ama
O ses..
"Katil. Seni kendi ellerimle yok edicem"Gözlerimi açmam ile nefes nefese elimi yatağımın başındaki abajura attım ve odanın aydınlanması ile yine bir kabustan uyandım. Vücudum tir tır titriyor, üstümdeki geceligim sırılsıklam olmuş, nevresimimde bundan nasibini almış.
Kulaklarıma dolan ezan sesi ile saatin 5:30 oldugunu anladım ve yatağımdan kalktım. Hersabah aynı kâbus ve aynı uyanış şekli,
Üstünden seneler geçmesine rağmen geçmişimin izi ve kabuslarım ilk gün ki gibi taze ve beni bırakmaya hiç niyetleri yok. Doktorumun da dediği gibi belkide ben gitmelerini istemiyorumdur.Yatağımı toplayıp banyoya girdim. Duş akabinin içine girerek kendimi buz gibi suyun altına bıraktım zihnimin boşalmasını ve zamanın durmasını istedim. Ama geçmişim, ikincisi bir elbise gibi bedenime göre biçilmiş ve giydirilmiş, söküp atması kolay olmayacağını anladım
Duştan sonra kıyafetlerimi giyip, Mutfağa geçtim. hızlı bir kahvaltı yapıp mutfağı toparlayıp tekrar odama geçtim. Çantamı aldım ve işe gitmek için evden çıktım.
Gün yeni doğuyordu.
Gökyüzünün güzelliği yeryüzünün
kirinin aydınlatma vaktiydi.
Karanlığı seviyorum kimsenin pisliği
görünmüyor, kimseye göstermiyor,
siyah perdeleri ile üzerini örtüyor.Durakta otobüs beklerken yanımda hamile bir bayanı gördüm sanırım bu saatte uyandığına göre oda işe gidiyordu heralde yoksa bu saatte bu karnı ile ne işi var dışarda diye düşünmeden edemedim. Ben olsam şuan sıcacık yatağımda uyuyor olurdum. Kadının bakışları bana dönünce onu süzdüğümü anlamış olmalı ki çatık kaşları ile bana bakıyordu. Önüme döndüm.
'Çok mu dikkat çektim acaba'
Otobüsün gelmesiyle hızlıca binip içerdeki kalabalığa karıştım ve ayakta duranlar dan biride ben oldum.
Bir saatlik süren otobüsten inerek çalıştığım yere az bi mesafe kaldığı için yürümeye başladım. Henüz erken olduğu için kepenkler açılmamış ve etraf hareketlenmemiş. bu sessizliği sevdiğim için işe her zaman yarım saat erken gelir ve bu sokakta yürümenin tadını çıkarırım. Sanırım sessizliği bozan tek şey ayağımdaki topuklu ayakkabılar.
Her sabah bu yolu gidip gelmek artık bana terapi gibi geliyor, zihnimi bedenimi rahatlatiyordu.Karşımda ki büyük, altın sarısı renginde kapının önünde durdum ve çalıştığım yalıya geldiğimi anladım. Karşımda ki malikane,
Soykan ailesinin malikanesi,
Ve ben aylar önce bu yalıya
Ev işlerinde yardımcı olarak işe başladım...Selam...
Yorumlarınızı alayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİCRAN
Non-Fiction~~~~ "Siz kimsiniz de böyle bir soru soruyorsunuz?Sizi ilgilendirmez." Hicran, Kerim'in sözlerindense bakışlarına takılmıştı. Yiyecekmiş gibi dudaklarına bakması sinirlerini fazlasıyla bozmuştu. Adam açık açık niyetini belli ediyordu. Ve belliki ki...