Bölüm şarkısı:
Çocukluğum Yok / Halit bilgiç🥰(Bu türkü Kerim'in hayatına çok uyumlu oldu. oyuzden türkü eşliğinde okursanız daha anlamlı olur)
★Bölüme başlamadan önce yıldızı parlatalım lütfen 🌟
★Güzel yorumlarınızı bekliyorum
★Güzel çiftimiz için şuraya bir ❤️ bırakalım
★Keyifli okumalar
Bazı yollar vardır, herşeyin sonu olur
Bazı yollar da vardır tüm güzelliklerin başlangıcı olur.Ama kimse o yolların sonunu bilemez, yaşayıp görmeden...
"Abi ben de gelseydim. Nereye gidiyorsan götüreyim seni" İsa Kerim'in peşinden onu takip ederek konuşuyordu.
Kerim, elindeki izmariti yere atıp arabasına doğru ilerledi.
"Hayır aslanım bu gece serbestsin." Diye cevapladı onu. Yalnız kalmak istiyordu bugün. Yalnız kalıp, bir milyon olan kafasını boşaltmak istiyordu."Ama abi böyle yalnız olman, yani ne olur ne olmaz" diyerek arabaya binen Kerim'in önüne geçip. "Hem serbest falan kalmak istemiyorum. Senin yanında zaten serbestim" diye cevapladı.
İsa biliyordu. Farkındaydı. Bu gece o geceydi
Kerim'i yalnız bırakmak istememesinin sebebi oydu. Her sene olduğu gibi bu gece de dağılmasına izin vermeyecekti.Kerim, omuzuna dokunup hafifçe tebessüm ederek arabasına binip gaza yüklendi. Arkasında kendisine şaşkınlıkla bakan İsayı bırakarak, İstanbul'un ıssız ve karanlık gecelerine doğru sürdü arabasını.
~~~~~
Genç adam, bardağının dibinde kalan kırmızı sıvının son damlasını boğazından aşağı serbest bıraktı. Bu gece tüm eski anılarını unutmak istiyordu. Ama beyni patlamak üzereydi.
Üzeri çıplak, altında sadece eşofman altı ve çıplak ayaklarıyla Bulunduğu terasta, ayaklarının altında olan İstanbulun sahte ışıklarını izliyordu.
Onu yok edip yakan İstanbul...Tıpkı bu şehir gibi herşey ayaklarının altındaydı. Herşeyin sahibi olmuştu.
Çocukken hep hayalini kurduğu güce sahipti.
Ama mutsuzdu, huzursuzdu.1 Aralık.
Mutsuzluğun sebebi,
Yok oluşunun sebebi.
Lânet ettiği gün.
Doğduğu gün...Vücudunda gezinen ince parmaklarla karanlık bakışlarını dipsiz kuyu gibi olan İstanbul manzarasından çekip, arkasından kendine yaslanan bedene odaklandı.
"Üşümüyor musun?" Diye sordu şehvet kokan sesiyle
İnce parmaklar,göğüs kafesinden usulca aşağıya doğru kayacakken, adam hızlı hareketle o eli tutup kendinden uzaklaştırdı.
Arkasına dönerek ona tekrar ihtiyaçla bakan kadına kısa bakış atıp içeriye geçti.Koltuğa bıraktığı pantolonunu alıp, altındaki eşofmanı çıkartıp pantolonunu giydi. Üzerine geçirdiği Siyah gömleğinin düğmelerini iliklemeye başlarken
"Gidiyor musun?" Duyduğu sesle arkasına
döndü. Çıplak vücuduna kısa bir bakış atarak, kendisine şaşkınlıkla bakan gözlere tırmandı.Aslında o da bu gece buraya bedenini ve zihninı rahatlatmaya gelmişti.
Ama kadının tenine karışacakken zihnine hücum eden, o iğrenç görüntülerle zavkini yarıda bırakıp acıyla kendini terasa atmıştı. Ve saatlerce orda durup zihnini soğutmuştu."Evet" dedi kısaca.
Adamın bu soğuk tavrına anlam veremeyen kadın, sonra yaptığı hatayla neden olduğunu anladı. Çünkü içeri girerken çok daha ateşli ve şehvet doluydu, ne olduysa yatakta adamın saçlarına ellerini geçirmesiyle, adam buz gibi kesilen bedeni kasılmaya ve gerilmeye başlamıştı. Hızlıca ellerini sertçe çekip yataktan çıkmıştı. Acaba bu sebeple mi çıkmıştı yataktan diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİCRAN
Non-Fiction~~~~ "Siz kimsiniz de böyle bir soru soruyorsunuz?Sizi ilgilendirmez." Hicran, Kerim'in sözlerindense bakışlarına takılmıştı. Yiyecekmiş gibi dudaklarına bakması sinirlerini fazlasıyla bozmuştu. Adam açık açık niyetini belli ediyordu. Ve belliki ki...