Selâm millet. Lütfen kitaplarımı sessiz sessiz okumayın ve o küçük yıldıza basmak da üşenmeyip beni mutlu edin.
Güzel çiftimiz için şuraya bir ❤️ bırakalım.
Keyifli okumalar🥰
★★★★★
Bazı gelişler vardır,
Ve bazı gidişler...
Ama O gidişler daha çok ses çıkartır. Öyleki bir ses dalgası yaratır ve geride koca bir enkaz bırakır.Hicran da o enkazlardan biriydi. Ve bir gidiş ona bir mezar kazdırdı. Enkazın altında kalan ruhunu o mezarın karanlığına gömdü. Hergün, her saniye özenle bir bebeği besler gibi o mezarın başında durdu ve üstünde bitecek otları tek tek koparttı. Yağacak yağmurlardan korudu, o toprağın kuru kalması gerekiyor ve orada yeşerecek bir umuda dâhi izin vermiyordu.
Ama şimdi paramparça hissediyordu kendini.
Bir tohum serpilmiş o toprağa, Hicran çıkmaması için çaba sarf etsede o tohum can çekişiyordu.Yıllar sonra ilk kez hissettiği duygularla boğulmak üzereydi.
Tutkuyla bağlı olduğu kocasından sonra, ilk defa başka bir tene değmişti teni. İlk kez farklı bir tat tatmıştı. Kendinden iğrenmek istiyordu ama canını yakansa, tüm bedeni ona ihanet etmiş gibi tam tersini düşünüyordu.Günler önce Kerim beyin onun, ruhunu içtiği anlar aklından çıkmıyordu. Evet tam da öyle olmuştu. Ruhunu içmişti sanki. O an öfke ve sinir bedenini kuşattığı için hiç birşeyin farkında değildi. Ama Kerim beyin talepkâr öpüşü ile, Hicranın beyninde şimşekler çakmış, yıldırımlar kopmuştu.
O anlar aklının her bir tarafına oturmuş tu. Evet öyleydi. Kerim beyin tenini teninde hissettiği o an, ona ne istediğini anlattı. O ısrarlı dudaklar, istediğini almak istercesine, Tüm benliğini çekip almış, bildiklerini de unutturmuştu.Nasıl bu duruma geldiğini düşünüyordu.
Kerim beyin, nasıl böyle bir davranışı sergilediğini...
Ama kafasında tarttıklarıyla yine de ölçüsü yanlış çıkıyordu.Gözlerinin önüne, Kerim beyin tek kelime etmeden öylece çıkıp gittiği anlar gelmişti. O gün sinir tüm hücrelerini sarmış uyku diye bir şey bırakmamıştı. Ama diğer günler daha bir sakinleşmiş ve olur olmaz sorular zihnini istila etmişti.
Acaba biraz fazla mı davrandım, o tokatı atmasamıydım, öyle bağırmasamıydım, peki öpüşüne neden ilk başta tepki vermiştim, neden en başta donup kalmış ve onun ileri gitmesini sağlamıştım?
Günlerdir bu gibi sorular kafasında dağ olmuş altında ezilmişti.
Aklı almıyordu. Kerim beyin davranışlarına kılıf uyduracak bir kelime bulamıyor du. Kendisini arzuladığını düşünse de mantıklı bulmuyordu. Çünkü kendisinden etkilenmesi için her hangi fiil de bulunmamıştı. Ozaman sadece tensel çekim olabilir miydi?Hem olsa ne olur? bu adam konumunun farkında degilmiydi?
Kesinlikle değildi. Aksi takdirde değil bu davranışları sergilemek, gözünün ucuyla bile dönüp bakmazdı. Madem o dikkat etmiyor du, bundan sonra Hicran bir değil bin dikkatli adımlarını atacak öyle davranacak. Bir süre de olsa sorunsuz çalışmayı istiyor kimsenin gözüne batmak istemiyordu. Mümkünse elinden geldiği kadar bu adam dan uzak duracaktı."Hicran! Hicran!"
Hicranın düşünceler le dolu olan zihnine tekme tokat giren Sema nın o şuh sesiyle, kendine gelip Sema ya döndü. Elinde temizlik kovasıyla, sinirli bakışlarıyla Hicrana bakıyordu.
"Kızım süt taştı süt. Ay. ay. Ayyyy."
Lanet olsun
"Hiiiii!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİCRAN
Non-Fiction~~~~ "Siz kimsiniz de böyle bir soru soruyorsunuz?Sizi ilgilendirmez." Hicran, Kerim'in sözlerindense bakışlarına takılmıştı. Yiyecekmiş gibi dudaklarına bakması sinirlerini fazlasıyla bozmuştu. Adam açık açık niyetini belli ediyordu. Ve belliki ki...