Hoş geldiniz! Ara bir bölümle geldim bu sefer. Çok içime sinmese de haftaiçi durumların ne olacağını bilemediğimden bitirince atmak istedim. Düşünceleriniz benim için önemli, yorumlarda fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Keyifli okumalar dilerim.
☪
11. Bir Ruhun Ölümü
Düştüğüm zaman elimden tutup beni kaldıracak, hata yaptığımda dahi her zaman arkamda duracak, ağladığımda ağlayacak, güldüğümde gülecek kimsem olmadı. Geceleri uyurken üstüm açıldığında yanıma gelip, saçlarımın arasına tatlı bir öpücük kondurup üzerimi örtecek bir babam, hastalandığım zaman başucumda sabahlayacak bir annem olmadı. Soğuk kış gecelerinde, yetimhanede titreyerek uyandığımda üstümün açıldığını hep ben fark ettim. Ağlaya ağlaya örttüm üzerimi tekrar. Ateşlendiğim zamanlarda başımda sabahlayan kimse olmadı. İçim yana yana iyileşmeyi bekledim soğuk yatağımda. Korkarak uyandığımda yanına gidip, kollarına sığınabileceğim kimsem olmadı. Hep yalnızdım.
Kimsesiz Alâ...
Varlığım bundan ibaretti. Kimi kimsesi olmayan, herkesten kaçan, geceleri gizli gizli bir köşede ağlayan ama kimseye bir şey belli etmeyen o küçük kız çocuğu bendim. Büyüdüğümde Ali Baran ile kesişti yollarımız. Belki farkında değildi ama çocukluk yaralarımı sardı. Hep bir ağabey gibi yanımda oldu. On yedi yaşımda Ayhan Bozkurt ile tanıştım. Çocukluğumda eksikliğini hissettiğim baba figürü bir anda hayatımda belirivermişti. Elini bir an olsun üzerimden çekmedi.
Asker oldum. Ayaz'ı tanıdım. Herkes bir yana, o bir yanaydı benim için. Fiziken yanımda olamasa da, her daim yanımdaydı aslında. Gözlerime baktığında ardına gizlediğim ne varsa görür, duyar, bilir. Hep bildi ve hep bileceğine inanıyorum. Ona karşı duyduğum sonsuz güven, asla kopmayacak bir bağla birbirimize bağlanmamızı sağladı.
Koral... Kimsesizliğimin dermanı olan kardeşlerim. Hep birlikte olacağımıza öylesine inanmıştık ki, birbirimize aile olmuştuk. Ali Baran, Ayhan Bozkurt, Ayaz ve Koral. Onları tanıdıktan sonra ben artık kimsesiz değildim.
Biz sınır muhafızları, hiçbirimizin bir ailesi yoktu. Birbirimize aile olduk. Birlikte güldük, birlikte ağladık. Birimiz hastalandığında diğer herkes o kişinin başında bekledi. Geçmişte eksikliğini hissettiğimiz ne varsa bir daha o duyguları hissetmeyelim diye çabaladık. Ama sonra hayat onları da elimden aldı. Geçmişin tozlu pelerini anılar sandığının üzerinden kalktığında, kalbimin odalarında hüküm süren yangın tüm benliğimi ele geçirdi.
☪
İki Yıl Önce
Soğuk bir kış günüydü. Sınır ötesi bir operasyonda geçirdiğimiz kırk altıncı günde, üzerimizde kalın bir battaniyeyle değil, kar örtüsüyle güne başlamıştık. Nöbetleşe uyuduğumuz iki saatlik uykudan titreyerek uyandığımda hemen yan tarafımda kaşlarını çatmış bir vaziyette hâlâ uyumakta olan Kaan'ı dürterek uyandırmaya çalıştım. Homurdanarak diğer tarafına döndüğünde gözlerimi devirerek aklıma gelen hain planla anlık olarak sırıtmama engel olamadım. Yerimde dikleşerek boğazımı temizledikten hemen sonra kısık bir sesle, "Pusu!" diye bağırdığımda Kaan sıçrayarak uyanmış ve "Hay sikeyim ne oluyor lan!" diyerek silahına sarılmıştı.
O şaşkın şaşkın etrafına bakarken ben sessiz olmaya çalışarak kahkaha atıyor ve diğerlerine Kaan'ı göstererek gülmemi durdurmaya çalışıyordum. Poyraz birkaç adımda yanıma gelmiş ve kendini yere serdiğim uyku tulumunun boşta olan kısmına atarak keyifle Kaan'ı izlemeye başlamıştı. Kaan en sonunda herhangi bir tehlike olmadığını fark edebildiğinde teessüf dolu bir ifadeyle bana dönmüş ve "Ayıp ulan." diye isyan ederek yerden avuçladığı karları suratıma atmıştı. Ben refleksle yan tarafa çekildiğim için isabet ettirememişti ama yine de vazgeçmeyip devam etmişti karları fırlatmaya. O bana attığında isabet ettiremiyordu ama ben her attığımda onu vuruyordum çünkü vereceği her tepkiyi ezbere biliyordum. Bu keyifle sırıtmama sebep olduğunda Poyraz, Kaan'a ayıplar bir bakış atarak, "Nerede lan senin bordo bereli yanların? Kıza bir tane isabet ettiremedin, o her attığıyla vuruyor seni." diyerek yattığı yerde doğrulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHGER
Teen FictionBen Alâ. Alâ Karakurt. Alacalı değil, simsiyah Alâ. Otuz bir yaşında, Özel Kuvvetler mensubu bir Türk subayıyım. Hayat bana öylesine acımasızca davranmıştı ki daha doğar doğmaz ebeveynlerim tarafından üzerimde incecik bir battaniyeyle ve yanıma kon...