15. İki Kişilik Ölüm

8.1K 606 379
                                    

Hoş geldiniz! Pek hoş bir bölüm olmadı ama umarım siz yine de keyifle okursunuz. Yorumlarınızı bekliyorum. 

Asil ile ortak bölümlerimize devam ediyoruz. Burayı okuduktan sonra lunabne profilinden Asil | Gerçek Ailem'in 26. Bölümünü okumayı unutmayın. Koral orada da olacak. 

Keyifli okumalar dilerim.

15. İki Kişilik Ölüm

Ayaz Böke

İçime çektiğim her nefes, ruhumu sıkıştırıyor ve dayanılmaz bir azabın içerisinde yakıp kül ediyordu benliğimi. Ben bir söz verdim, bir yemin ettim. Koruyacağım dedim, koruyamadım. Ben yine, küçük kız kardeşimi koruyamadım.

Sağ elimi sol göğsümün üzerindeki ize bastırdığımda içten içe acıması canımı yakıyordu. Otuz yıl önceden kalma bir yara izi, onca zamanın ardından nasıl cayır cayır yanardı ki? Sanki o bile yetersizliğimi yüzüme vuruyor ve kardeşimi bir kez daha koruyamadığımı tüm gerçekliğiyle yüzüme haykırıyordu.

Ah, benim küçük kız kardeşim. Seni de bebeğini de koruyacağıma dair ettiğim yemini tutamadım. Beni affedebilecek misin? Sen affetsen bile ben affedebilecek miyim kendimi? Eğer sana ya da yeğenime bir şey olursa, ne ben bunun vicdan azabını kaldırabilirim ne de bir daha yüzüne bakabilirim.

Dayan, küçüğüm. Sana kendimden bile çok güvendiğim birini gönderdim. O seni korur, o seni bana getirir, biliyorum.

Alacalı.

Varlığı şükür sebebim, yokluğu en derin yaram. Onu tanıdığımda ürkek bir kız çocuğu değildi, çoğu masaldakinin aksine. Ben onu tanıdığımda, güçlü, kendinden emin, bakışlarından ateş saçan ve bastığı yerleri titreten güçlü bir kadındı ama ben gözlerine baktığım ilk anda görmüştüm ardına gizlemeye çalıştığı gerçekleri. Kaç yıl oldu? Kaç yıldır sevdalıyım ben yeşillerine?

Cevabı basit: Gözlerinin, gözlerime değdiği ilk andan beri.

Alâ, adından çok soyadıyla yaşayan bir kadın. Hayatında aşka da sevgiye de yer yok. Ben ona ne kadar değer veriyorsam, o da aynı şekilde değer veriyordur bana eminim ama onun için benim varlığım yalnızca dost sıfatını hak ederken, benim için o dünyadaki tüm sıfatların karşılığı.

Ben sabırlı bir adamım Alacalı, seni bir ömür boyu bekledim, yine beklerim. Bana geleceğin günü beklerim.

Kalabalık düşüncelerimin arasında kaybolduğum dakikalarda harekât merkezinin geniş masasının ardına dizilmiş sandalyelerden birinde oturmuş ve Koral'dan gelecek bir haberi bekliyorduk Şahin Albay ile birlikte. Üç gündür beni ve babamı mümkün olduğunca olayların dışında tutmaya çalışmıştı ama artık ben dayanamıyordum. Elim kolum bağlı hiçbir şey yapamadan durmak içimdeki acının katlanarak artmasına sebep oluyordu. Sahada olsam, böyle olmazdı ama Albay da haklıydı, en ufak bir hata bile korkunç sonuçlar doğurabilirdi. Zaten bende bu yüzden emirlerini sorgulamadan uygulamıştım.

Stresle sol bacağımı sallarken saatlerdir bir haber gelir umuduyla bekliyorduk ama ne bir haber geliyordu ne de onlar. Saatler önce, helikopter pistinde Alâ'nın güven bana demesi içimin bir nebze de olsa rahatlamasına sebep olsa da biliyordum ki kardeşimi ve timini sapasağlam karşımda görmeden bu acı geçmeyecekti.

Dakikalar ağır ağır saatlere evrilirken harekât merkezinin kapısı iki yana kayarak açıldı ve genç bir asker, koşar adımlarla Albay'ın önünde durup tekmil verdikten sonra nefes nefese konuşmaya başladı. "Komutanım, Koral timinden Kıdemli Üsteğmen Cihan Karakuyu hatta. Sizinle görüşmek istiyor." Albay hızlıca oturduğu yerden kalktığında bende ayaklandım ve koşarak telsiz odasına yöneldik. Koral'ın başında Alâ vardı, neden o değil de Cihan karargâhla bağlantıya geçmişti?

AHGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin