20. Kanatları Koparılan Küçük Kuş

5.4K 432 120
                                    

Hoş geldiniz! Yine uzun bir aradan sonra sonunda bu satırlarda buluşabilmek çok güzel hissettiriyor. Bu süreçteki desteğiniz için her birinize minnettarım. İyi ki varsınız

lunabne bebeğim tarafından yazılan Asil | Gerçek Ailem'in yayımlanan son bölümünü okumayı unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim.

20. Kanatları Koparılan Küçük Kuş


Zihnimin içindeki duvarlara inen kılıç darbelerinin bıraktığı kanlı izlerin ardında tek bir cümle yankılanıyordu: Ben yokum artık. Varlığını hiçbir zaman yanımda hissedemediğim bir insanın yokluğunu düşünmek, buna bu kadar takılı kalmak normal değildi. Ölü saydığım yanlarımın gün yüzüne çıkabilmek için bu kadar mücadele veriyor olması ve hatta bunu sağlayanın neredeyse hiç tanımadığım insanlar olması canımı sıkıyordu ancak şu an tüm bunları düşünemeyeceğim kadar karışıktı aklım.

Dört mezarın yanına bir yenisi daha eklendi zihnimin içinde. Unutma, katil sensin! Yan yana duran beş mezar, beş ölüm, tek sorumlu. Katil bendim.

Göğsümdeki sızı şiddetlendiğinde sağ elimi bastırdım tam üzerine. Parmaklarım etime gömülmek için an kollarken nefeslerimin kursağıma dizilmesiyle dişlerimin arasından kısıkça inledim. Bir savaş vardı zihnimin içinde. Geçmiş, şimdi ve muhtemel gelecek senaryoları birbirine girmişti. Kafamın içinde yankılanan çığlıklar etkilerini arttırdıkça ellerimi kulaklarıma bastırmak istiyordum ama o acıdan daha çok zorluyordu beni göğsümdeki sızı. Kartal'ın eli omzuma dokunduğunda sesi uzaktan geliyordu. Bir şeyler söylüyordu ancak anlayamıyordum. Başımı önüme eğip derin nefesler almaya çalıştığım esnada avuç içinin sıcak teması son buldu. Çok kısa bir zaman sonra kapımın açıldığını içeriye süzülen rüzgâr sayesinde anlamıştım. Çenemin altında hafif bir baskı hissettiğimde başımı kaldırdım. Kartal'ın endişe yüklü yeşil gözleriyle karşı karşıya geldiğimde güçlükle yutkundum.

"Alâ, bak bana, iyi misin?" Başımı salladım sadece. Nefeslerim düzene girdiğinde hafifçe boğazımı temizledim. "Ani hareket ettiğim için sancı girdi sadece." Şüpheli bakışları üzerimde dolaşırken gözlerimi kaçırdım. İnanmadığı her halinden belliydi ancak sorgulamayacağını da biliyordum çünkü beklediği cevabı alamayacağını da o biliyordu.

"Hastanede kalman lazımdı. Niye bu kadar acele ettin çıkmak için?" Kaşlarını çatarak kurduğu cümlelerden sonra bakışlarımı tekrar gözlerine tırmandırdım. Yüz hatlarımız çok benziyordu. İki kaşının ortasında beliren çukurun bir benzeri de benim kaşlarımın ortasında can bulmuştu şimdi. Saniyelik bir hareketle gözlerimi açıp kapattığım esnada derin bir nefes almaya çalıştım. Kontrolü tekrar sağlayabilmemin yegâne yolu buydu.

"Alp," dedim güçbela duyulur bir sesle. Az önce çenemin hemen altında hissettiğim sıcak teması şimdi kolumda hissediyordum ve bu his olmasını istemeyeceğim bir şekilde güven aşılıyordu simsiyah duvarlarıma. "Kaza mı yapmış?" Bu durumun beni bu kadar etkilemiş olmasına rağmen şu an sesimi tüm ifadelerden yoksun bir şekilde çıkarabilmiş olmam beklenmedikti.

Kederli bir nefes bıraktığı esnada dizlerinin üzerine çöktü ve aynı boya geldik. Ben aracın içindeyken o dışarıdaydı ve yeşil gözleri gözlerime tutunmuştu. Hafifçe başını salladığı esnada, "İyi olduğunu söyledi babam. Başından darbe almış ama ciddi bir problem yokmuş şu anlık. Yine de tedbir amaçlı hastanede tutacaklarmış." dedi yatıştırıcı bir sesle. Her ne kadar olumlu şeyler söylemiş olsa da içimde şüphe tohumları filizlenmeye devam ediyordu.

AHGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin