Hoş geldiniz! Asil | Gerçek Ailem ile paralel gittiğimiz bir bölümde daha birlikteyiz. Umarım bölümleri beğenirsiniz.
Asil'e ulaşmak için canım kardeşim, lunabne profilini ziyaret edebilirsiniz.
Keyifli okumalar dileriz.
☪
14. Gecenin KızıKarargâha döndüğümüzde araçlardan inip şehidimizin naaşını hazırda bekleyen görevlilere teslim etmiş ve Şahin Albay'a gerekli bilgileri verdikten sonra üzerimizi değiştirmek için hangara doğru ilerlemeye başlamıştık. Yanımızdan gelen geçen her asker umutla yüzümüze bakıyor ama yüz ifadelerimizden olumlu gelişmeler olmadığını anladıklarında hüzünle bir adım geri çekiliyorlardı. Hangara giriş yaptığımızda Ayaz'a kısa bir bakış atarak Koral'a döndüm. "Üzerinizi değiştirin ve gidip dinlenin. Her an olası bir operasyona hazırlıklı olun."
Timdekiler aynı anda, "Emredersiniz Komutanım!" dediklerinde başımla selam verdim ve yanlarından ayrılarak soyunma odalarının bulunduğu yere doğru adımlamaya başladım. Henüz tarafımıza tahsis edilen bir oda olmadığı için buradaki dolaplardan birine kişisel eşyalarımı ve Ülküm'ün kolyesini bırakıp yanıma yalnızca telefonumu ve yarısı dolu olan sigara paketini alarak dışarı çıktım. Bahçedeki banklardan birinde başını önüne eğmiş ve dirseklerini dizlerine yaslamış bir vaziyette oturan Ayaz'ı gördüğümde yanına doğru yürümeye başladım. Bankın boşta olan kısmına geçip oturduğumda boş bakışlarını kısa bir anlığına yüzüme çevirip tekrar önüne döndü.
Bazen konuşmadan da anlaşabilirdi insanlar. Benim için en kıymetlisi, yanında sessizliği de paylaşabileceğin birinin varlığını hissetmekti. Şu an Ayaz bir kez daha kaybetme korkusunu yaşıyordu ve yine bu duygunun öznesi küçük kız kardeşiydi. Cebime attığım sigara paketini çıkarıp ona uzattım. Hiç bekletmeden içerisinden bir dal çekip aldığında ben de bir başka dalı dudaklarımın arasına yerleştirdim. Sigaralarımız bitene kadar hiç konuşmadık. Öylece, gözlerimizi diktiğimiz noktalarda kendi düşüncelerimizin içerisinde kaybolduk.
Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Böyle elim kolum bağlı oturamazdım. Sahadaki istihbaratçılarımızın gerekli çalışmaları yürüttüğünü biliyordum ama yine de içim rahat etmiyordu. Henüz Ateş olarak kimliğim onaylanmadığından ve burada işbirliği yapacağım kişiyi bilmediğimden dolayı kendi kafama göre hareket edemiyordum ama kafamın içerisinde dönüp duran planlardan en mantıklısını bulduğumda hiçbir şeyi umursamaz ve her şeyi riske atmak pahasına da olsa giderdim.
Aradan ne kadar zaman geçtiğini kestiremediğim bir vaktin ardından yanımıza yaklaşan hızlı adım seslerini duyduğumda başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Genç bir asker gelip tam önümüzde durduğunda, "Uzman Çavuş Mehmet Bayraklı, Amasya." diyerek selam verdi.
Resmi bir sesle, "Rahat Amasyalı." dediğimde, bacaklarını omuz genişliğinde açarak dimdik durdu karşımızda. Bakışları hâlâ benim üzerimdeyken, "Böke Albay sizi çağırıyor Komutanım." dedi. Oturduğum yerde ayaklandığımda Ayaz da benimle birlikte kalkmış ve Albay'ın yanına gitmek için harekete geçmişti. Mehmet bakışlarını kısa bir anlığına ona çevirdikten sonra tekrar bana döndü. "Yalnızca sizi çağırıyor Komutanım."
Ayazla bakışlarımız kesiştiğinde gözlerimi bir kez açıp kapattım ve hemen ardından başımla selam vererek hızlıca Albay'ın odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapısının önüne geldiğimde kapıdaki askere hitaben, "Albay müsait mi?" diye sorduğumda hızlıca başıyla onaylamış ve kapıyı çalarak beklemişti. İçeriden Kenan Albay'ın gür sesini duyduğumuzda kapıyı açarak içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHGER
Teen FictionBen Alâ. Alâ Karakurt. Alacalı değil, simsiyah Alâ. Otuz bir yaşında, Özel Kuvvetler mensubu bir Türk subayıyım. Hayat bana öylesine acımasızca davranmıştı ki daha doğar doğmaz ebeveynlerim tarafından üzerimde incecik bir battaniyeyle ve yanıma kon...