Antrak 23
《Can》Lise Günlükleri, Zaman kayması,zorba, mide bulantısı, bir şişe su, yarım paket mendil.
Bazı süreçleri anlatması kolay yaşaması zordu. Mesela o itiraftan sonra beş ay geçti demem o kadar kolaydı ki. Fakat yaşamak bir felaket gibiydi.
Günler geçiyordu ama uyumak bir kabus haline dönüşmüştü. Hiç dediği gibi olmuyordu. Mesajlaşmıyor buluşmuyor, telefonla konuşmuyorduk bile. Benden uzak duruyor olması, beni kandırması.
Benden iğreniyor olması, çevresinde istememesi. Söylemese bile anlıyordum. Bir şeyler seyrinden çıkmıştı artık. Derin bir boşlukta sallanıyor gibiydi gövdem.
Okulların açılmış olması bedenimde sevinçle ilişkilenirken ilk haftaların sonunda bir işkenceye dönmüştü. Sınıfta çok yan yana durmuyorken birden araya sevgili olayı girince gümlemiştim.
Bakışlarım öğretmen masasında oturan kıza ve onun saçlarını okşayan İlke'ye kayınca bakışlarımın dikliğini umursamadım.
"Bakmayı bırak artık Can." Taylan, test kitabından başını kaldırıp bana baktığında omuz silktim. Başka sınıftayken son sene benim sınıfıma geçme yüce gönüllüğü göstermesi herhangi bir etki yaratmıyordu bende.
Omuz silkerek başımı sıraya gömdüm. "Sanane" diyerek gevelendim. Bir cevap vermedi ama bana bakmaya devam ettiğini biliyordum.
Sırtımı okşayan elleriyle ağlama isteğimi artırırken unursamadan gözlerimi kapatıp sırada durmaya devam ettim.
Dördüncü dersin ortasında tuvaletimin gelmesiyle dersin ortasında elimi kaldırdım. Hoca anlattığı soruya ara vererek bana baktığında başıyla konuşamamı işaret etti.
"Hocam midem bulanıyor, izin verirseniz tuvalet" diyerek kestim cümlemi.
"Gidebilirsin." Diyerek sorusunu anlatmaya devam ettiği sırada bana sorarcasına bakan Taylan'a omuz silktim.Sikerlerdi. Altıma yapacaktım. İlke ve sevgilisinin oturduğu sıraya bakmamaya çalışarak sınıf kapısından çıktım. Koridorun sonuna geldiğimde tuvalet kapısını açarak boş olduğunu düşündüğüm tuvalete girdim.
Okuldaki tek ibnenin kendim olduğu düşündüğüm zamanlara kapak olur gibi yiyişen iki kişiyi gördüğümde kanımın kaynamasına engel olamadım.
Onlar kimdide böyle bir cesaretle tuvalet aralarında kimseyi umursamadan yiyişiyorlardı? Onlar kimdi ki birbirlerini anlayıp karşılık veriyorlardı.
Ellerimle metal tuvalet kapısına vurarak beni duymalarını sağladım. Aniden ayrılarak gergin bakışlarla beni süzmelerine sırıttım. Uzun zamandır eğlencesi kaçmıştı hayatımın. Birilerininkini de zehir etmeden rahat durmak içimden gelmiyordu.
Ben mutsuzsam, dünya mutsuz olmalıydı.
"O kadar mı azdınız? Kapının sesini bile duymadınız....İbneler."
Birini tanıyordum sanki. Okulun basket takımında oynayan uzun boylu çocuktu. Diğeri ise, ufak tefek bedeni okul gömleği üzerine bir beden bol geliyor gibiydi. Kaç yaşındaydı bu? Kaç kiloydu,.
"Vayy ben seni sadece potaya sokuyor sanıyordum."
Kıkırdamam ile çelimsiz sevgilisini arkasına iterek önüne geçti. Onun bu hareketi ile bir adım yaklaşarak arkasındaki korku ile titreyen çocuğu görmek için eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entracte
RomanceCan yıllardır İlkeyi seviyordu, İlkeyi sevmeyi bile seviyordu. İlke ise Can'ın varlığından rahatsız olduğunu söylüyordu. Ama sonuç olarak; Can pek iyi biri sayılmazdı... İlke'de öyle. ~melodram • • b x b • • 04.07.22