Antrakt 16
《Can》Yalnızlık Senden kolay, hiç yorma kendini....
"İnanç senin elinin ayarını sikeyim!"
Fırından yeni çıkmış henüz soğumadan tabaklarımıza aldığımız karnıyarık ilk lokmada bizi öldürmek üzereydi. Ziyadesiyle biraz tuzluydu. Suratımı buruşurken çatalı bırakarak sandalyemi geriye ittirdim. İnanç benim gibi değildi. Çatalına iri bir parça koyarak lokmasını ağzına götürdü. "Neden çok güzel değil mi?"
Bana alayla bakarak çiğnedi o safi tuz olan yemeğe iğrenerek baktım."Yüzünü buruşturmasana nimete." Dedi lokmasını yutarak. "Nimet deme, Tuz. Safi tuz bu. Aklın neredeydi bu kadar tuz atarken?"
Sorgulamamla omuzlarını silkti. "Tuzlu severim." Sanki aylardır onla aynı yemekleri yemiyormuşuz gibi."Yalancı! Sen tuzu koklatırsın be!"
Olumsuzca başını salladı. "Bugün biraz tuzlu olsun istedim. Tadı güzel değil mi?" Şaka yaptığını düşünürken benimle taşak geçiyor olma ihtimali geldi aklıma. "Değil! Bu biraz tuzlu değil. Direkt tuz." Yutkunarak tekrar tabağa baktım. "Heba oldu diğer malzemeler. Kim yiyecek şimdi? Çöpe gidecek. Yazık."
İnanç çatalını tabağın kenarına doğru koyarak elini çenesine götürdü. Hafif bir tebessümle izledi beni. "Küçük bir şey tuz ama bak meğer ne güçlüymüş."
Kaşlarımı anlamaz gibi çattım. "Ne felsefesi yapıyorsun sen?" Sabahtır tuhaf olan oydu. Dünü zor atlatmıştım birde böyle bir olumsuzluk ve boş lafları çekemezdim.
Yutkunarak kenarda duran suyu bitirene kadar içti bana boş tatava yapıyordu. Boğazlarını yakıp geçmiş olmalıydı tuz. Kana kanka içtiği şişeyi tekrar masaya bırakıp gülümsedi.
"İlke. Onu seviyorsun değil mi?" Ellerimin anlık titremesi bir oldu. İbne olduğumu anlamış mıydı? Nasıl. Nasıl olmuştu bu. Korku ile masanın bacağını tuttum. Ya dövmeye kalkarsaydı? Yok öyle biri değildi! Ama nereden bilebilirdim ki? Annemde öyle biri değildi ama yapmıştı. Ya ortaokulda döven bir iki kişi gibi yine döverse? Ya erkekliğimi sorgular gibi beni soymak isterse.Sandalyemi biraz daga geri ittirdim. İnanç elini usulca bana uzattı.
"Sakin ol Can. Neden korku dolu gözlerle bakıyorsun bana, kötü bir şey sormadım ki.""İbne değilim ben." Hınç dolu sesim kendi kulaklarıma bile zor geliyordu. Hınç dolu ama ürkek. Ben korkaktım sanırım. İnanç hafif kırgın bir tebesümle bakarak ayağa kalktı ve yanımda duran peteğe usulca yaslandı. "Tabii ki değilsin. İbne değilsin. Sadece eşcinsel olabilirsin." Sonra durakladı " Tabii biseksüelde." Hafif bir tebessümle sıkılı duran ellerimin üzerine elini koydu. "Hazırlıktan beri az çok erkeklerden hoşlandığını tahmin ediyordum. Ne bileyim oğlum yani İlke'den sonra sadece tahminlerimi ölçüp tarttım işte. "
"Değilim ben eşcinsel falan saçma sapan konuşma."
Sesim kendine gelmiş gibiydi. İnanç dediklerimi umursamıyor gibi iç çekti. "Ne olduğunun ne önemi var sikik. Benim arkadaşımsın her durumda. Sürekli bıd bı olumsuz konuşan, memnuniyetsiz duran ama sabah beni oturma odasında camış gibi yatıyor görmüyorken endişe ile arayan."
Ellerim titrerken yüz kaslarımı kontrol edemiyordum. Dudaklarım seğiriyor ve büyülüyordu.
"Can." Dedi sessizce. Adımı pek böyle söylemezdi. " Fazla içki içtiğimi bildiğin için evine getirmemem konusunda katı yaklaştığını biliyorum. Beni düşündüğün için olduğunu biliyorum. Evinde başka bir insan kabul etmiyorken senin şanslı bir piç olduğunu düşünüyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entracte
Roman d'amourCan yıllardır İlkeyi seviyordu, İlkeyi sevmeyi bile seviyordu. İlke ise Can'ın varlığından rahatsız olduğunu söylüyordu. Ama sonuç olarak; Can pek iyi biri sayılmazdı... İlke'de öyle. ~melodram • • b x b • • 04.07.22