Antrak 32
《Can》İnanç, sevişmek, kararsızlık, mutsuzluk
Beklentilerim bir anda dibi boyladı. Bir yanıt bekliyordum ama aslında beklemiyordum. Kulaklarımı tıkamak ve sonsuza kadar duymak istemiyordum.
Bir şeyler sormuştum ama aslında pek meraklı da değildim. Cevabı sonsuza kadar söylenmese şikayetlenmez gibiydim. Taylan bir süre çevreye bakındı ama sonra gözlerime baktı.
"Durumu pek iyi değildi." Durakladı. Bir yere tutunma ihtiyacı hissettiğim için bedenimi dolaba doğru yasladım. Herkes sessizleşmişti. "Nasıl yani?" Derken tedirgindim. Taylan beni sınıyor gibi bir süre sesini çıkarmadı.
"Durumu kötüydü, annesi zar zor gelmiş, babası olay çıkarmış falan derken, teyzesi hem annesini hemde onu bulunduğu yerdeki hastaneye naklini istedi."
Asıl yanıt yoktu. Şerefsiz alkolik babasını biliyordum fakat bir süre gözlerimi kapatıp ellerim ile başımı sıkarak açtım."Nesi vardı nesi? Kötüydü diyip duruyorsun. Ne kötüsü, ne olmuş?"
Taylan gözlerini kaçırdı. Sonra bana yaklaşarak kolumu usulca kavradı. "Detayları bilmiyorum ama kırıkları fazlaydı, iki üç yıl ağır bir fizik süreci geçirmesi gerekiyormuş. Annesi okulu üç yıl falan nasıl donduracağız bu mümkün mü diye doktora soruyordu."
Benim yüzümdendi. O benim için her şeyi ayarlamış, biraz zihnimi dağıtmamı istemişti ama ben boş gevezelikler ile onum dikkatini dağılmıştım.
Şimdi birinin hayatını mahvetmenin somut denizi içinde dibi boylamıştım. Huzursuzluk vicdan azabı... Ne gelecekse benim başıma gelmeliydi, ne olacaksa bana olmalıydı...Benim için çabalayan kim varsa kötü oluyordu tek bir kişinin bile sonu iyi olmamıştı. Sevdiklerime safi zarardan başka bir şey değildim.
Korkuyordum, İnançla yüzleşmeye ona gitmeye onun sesini duymaya. Sesini duyabilecek olmam bile rahatlatmıyordu ölseydi belki vicdanıma yenik düşüp bende arkasından ölecektim ama şimdi elim kolum da bağlanmıştı.
Ona bir özür borçluydum ama bunu yapacak yüzüm yoktu. Ağlayamamıştım bile. Babam bana doğru adım atmıştı, fakat onun da gelmesini istemedim.
Taylan'ın omuzları arkasından bana bakan İlke ile göz göze geldim. Korkuyordum. Onu istiyordum, her şeyin geçecek demesini istiyordum. Ama olmadı gözünü ilk kaçıran ben oldum.
"Sen biraz toparla, neredeyse oraya gideriz oğlum."
Babam ılımlıydı ama benim yüzüm yoktu. Onunla göz göze gelmeye bile utanıyordum. Ya beni suçlarsa diye içim içimi yiyordu. Onun neşeli ve şefkatli bakışları nefrete dönüşmüşse kendimden daha çok nefret edecektim, biliyordum."Erkek arkadaşının durumunu ben yakından takip edeceğim, fizik ve geri kalan tedavi masraflarını halledeceğim. Korkma tamam mı?"
Babam beni teselli etmeye çalışıyordu. İnançın maddiyatının seviyesini tam olarak kavrayamamıştım. Onun sevgilim sanılmasını da umursamadım. Sevgilim olmak için fazla iyi olduğundan dolayı asla yanıma yakıştıramadım.
"Odayı boşaltın."
Ağzımdan çıkacak ilk tepkinin bu olması beni de garipleştirmişti. Açıkçası artık ayakta durabilecek gibi hissetmiyordum. Uyumak istiyordum, hep uyumak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entracte
Roman d'amourCan yıllardır İlkeyi seviyordu, İlkeyi sevmeyi bile seviyordu. İlke ise Can'ın varlığından rahatsız olduğunu söylüyordu. Ama sonuç olarak; Can pek iyi biri sayılmazdı... İlke'de öyle. ~melodram • • b x b • • 04.07.22