Antrakt 36》Bir Rüzgardı Esen

793 68 59
                                    

Antrakt 36
Can

Bekleyişin, karşılıksız aşkın ve yanındayken bile olmayışın manifestosu..

Eyvah,
Seksendört

Ben İlkeyi sevmeseydim hemde hiç sevmeseydim en azında  ailemden uzaktayken mutlu olurdum. Kampüsün içinde, hatta köşesinde onu ve sevgilisini görerek üzülmezdim. Hiç yoktan yere şarkılar dinleyincede modumu düşürmezdim. Ama öyle olmadı diğer her şey gibi.

Oturduğum kıytırık kantin sandalyesinde akşamın sekizinde biraz  kahveye ihtiyaç duyuduğum anlarda bile onu düşünüp oturuşumun tek bir suçlusu var, o da onu seven kalbim.

Hatta ki suçu, beni hiç sevmeyecek olan İlkeye atmıyordum. Bu tamamıyla benim sorunumdu  evet ama yine de her şeye rağmen belki şaşkaza da olsa, bir ihtimal sadece tek bir an bana kalbini verebilme ihtimalinin olup olmadığını düşünmüş müydü, merak ediyordum...

Düşüncelerim normalde çok basit ve düzdü  fakat işin içine İlke girince sürtüşmeli oluyordu. Karton bardakta çıkmaya devam eden buharla gözümün dolmasına izin vermeden başımı sallayarak büyük bir yudum aldım.

Boşalan kantinde, ani bir kalkışla sandalyeden kalktım. Hiç keyfim yoktu ve ben boğuluyordum. Duvarlar üzerime üzerime geliyor, vize sonrası olduğu için boşalan okulun içinde sap gibi bekliyordum. Kendime gelmem gerekti, bir şeyler olması veya benim yapmam gerekti. Onu görmek istiyordum, onu özlemiştim. Kokusunu ve kendisini her şeyini.

İki yudum içtiğim kahveyi çöpe fırlatır gibi attım.Fakülte çıkışına koşar gibi ilerlediğim sırada ezbere bildiğim numaraya ufak bir mesaj çektim.

Şimdi .

Pek ayrıntılara takılmayan insanlar olarak ya da amacı belli olan konularda buluştuğumuz içindi belki ama tek kelimelik mesajlarla anlaşabiliyor ve sikişmek için buluşabiliyorduk. Mesajıma cevap beklediğim hâlde rahatsızca kıpırdandım. Mühendislik fakültesine doğru koşar adımlarla ilerlerken numarasını kaydırarak telefonu kulağıma yaklaştırdım.

Üçüncü çalışta açılan telefon ile bir an durakladım. Karşı taraftan ses gelmeyince sık nefeslerime rağmen devam ettim.
"Alo"

Sesimi duymuş gibi telefondan yansıyan gürültüyü bastıran bir sesle konuştu. "Can, ne oldu kanka?"

Duraklayarak çevreme bakındım. Özge yanındaydı, özgenin yanındaydı. Nefeslerim daralırken soludum.
"Ne olduğunu biliyorsun" diyerek mırıldandım ardından " Nerdesin?"  Diyerek tamamladım cümlemi.

"Neden?"  Onun tek kelimelik cevabı ile durakladım. Neden? Haklıydı, uzun zamandır yalancıktan arkadaş olarak takılan ve arada sikişen iki kişiydik. Hızlı yürümenin verdiği o kalp çarpıntısı, hızlı sokul alıp verme ve terleme de dahil olmak üzere tüm vücut fonksiyonlarım yavaşladı. Birden tüm gök üzerime doğru geliyor gibi hissettim. Durakladım. Ben İlke ve ona dair her şeyde duraklardım zaten. O benim trenimin birden hasar aldığı ve uzunca bir süre durmak zorunda kaldığı bir durak gibiydi. Üzerimde başka trenler geliyor ve gidiyordu ama ben hâla oradaydım. Kalkmak gerekiyordu ama bir türlü eksik parçamın yenisi gelmiyordu.

Çevreye bakınarak bir neden aradım. Tek bir neden yeterliydi ama yoktu işte. Gitmemem için binlerce neden sayabilirdim ama gitmek için tek bir nedene sahip değildim. Olamıyordum.

EntracteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin