Antrakt 15
《Can》Yollar senin olsun bana bir umut bırak giderken.
🍒
Cem Adrian -
Emircan İğrek'
Bana Unutmayı AnlatBen her gün karar değiştirirdim. Her gün; sabah, öğlen, akşam, tuvalette, yemek yerken, müzik dinlerken, film izlerken, hayvanları tedavi ederken, çay suyu kaynarken, yürürken, vizede, finalde, derste, laboratuvarda ne bileyim arabada, kırmızı ışıkta, yeşil ışıkta, yağmurda, karda, hastalandığımda, çok mutlu olduğumda, onunla veya onsuz hep karar değiştirirdim.
Onu unutma kararı alıp, tekrar özlerdim. Onu artık sevmiyor oluşuma karar kılıp aslında onu köpek gibi sevdiğimi kabullenirdim. Ondan vazgeçtiğimi sanarken asla o yolları bilmediğimi fark ederdim. Ben bir cambazdım. Onu sevmek ve onu sevmemeye çalışmak arasında denge sağlamaya çalışan. Sorun şu ki hangi tarafa devrilsem sonu benim ölümüm.
Kedinin serumunu çıkarttıktan sonra usulca başını severek yerine yerleştirdim. Bugün daha bitmişti. Bir gün son kez nefes almak beni rahatlatıyordu, hiç bitmeyecek bu ızdıraptan ancak böyle kurtulurum gibime geliyordu.
Bir araba çarpsın istiyordum. Filmlerde böyle olurdu, beyin hasar alır ve hasta uyandığında aklında tek bir soru olurdu, Ben kimim ? Keşke Eternal Sunshine olduğu gibi hafızamı sildirebilseydim. Yine tekrar aşık olur muydum ki. Ne aptalca.
Montumu alarak sıkıca sarıldım. Ardından usulca şapkamı kafama geçirerek çantamı omzuna astım. Dolabı tekrar kapatarak bir süre duvara yaslanarak etrafa loş sarı ışık saçan ampule baktım. Ondan da nefret ediyordum.
Ceplerimi yoklayarak bulduğum telefonu sıkıca avucumda sıktım. Derin bir nefesle usulca klinikten yürümeye başladım. Arabamı İnanç'a vermiştim fakat sanki şu ana kadar hep yürüyor gibi rahattım. Karlı yollara usulca basarken taze yağan karın duyulan gıcırtısı hoşuma giderken telefonun kilitini açarak bir haftadır ihtiyacım olan o numarayı tuşladım.
Bir çaldı, iki çaldı, eğer üçüncüde açılmazsa kapatacaktım.
"Alo" sessiz bir bekleyiş "Can?"
"Baba."
"Efendim, iyi misin? Bir sorun mu var oğlum."
Durakladım. Sokak lambası sırtımdan vurarak büyük bir gölge oluşturuyordu karlara doğru. Bir süre yerlerde oluşan başka adım izlerini izledim. Ne diye aramıştım ki?
"Yok, sadece nasılsın." Durakladım. " Yani nasılsınız diyecektim." Yutkunarak gözlerimi yumdum. Pişmandım aradığımda. Ne diye aramıştım ki ?
"İ- İyiz biz. Şaşırdım sadece sen hiç aramazsın bizi. Bir şey oldu sandım."
Sanki görecek gibi başımı olumsuzca salladım. Avuçlarım sıkı sıkıydı. Bacaklarım bir an beni taşıyamaz gibi olduğu için yere çöktüm. "Yok. Bir şey yok."
Ailenle nasıl konuşurdun? Ben uzun zamandır tek kelime etmiyordum. Nasıl konuşulur unutmuştum sanki. Halbuki ilkokulda okuyan o çocuk Ailesini deli gibi severdi. Ona her sabah istediği güzel pişileri yapan annesini, okula götüren babasını, eve gelince bahçe salıncağında yorulmadan sürekli sallayan annesini. Bir ailesi vardı! Evet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entracte
RomantizmCan yıllardır İlkeyi seviyordu, İlkeyi sevmeyi bile seviyordu. İlke ise Can'ın varlığından rahatsız olduğunu söylüyordu. Ama sonuç olarak; Can pek iyi biri sayılmazdı... İlke'de öyle. ~melodram • • b x b • • 04.07.22