Anktrakt 4》Gönlümün Fay Hattı

1.8K 119 33
                                    

Antrakt 4
Can

Yara, Revir,Fay hattı, Nefret, Aptal olan aşık

🍒
Kalben- Yara

Aslında okulun mühendislik fakültesiyle birleşik duran revir sanılan ama sağlık ocağı olan küçük bir binası vardı. Sıra beklemeden içeri girdiğimde İlke kapının dışında kalmıştı. Oturan kilolu ve gözlüklü kadın önce ellerimi süzmüş ardından da girişimi yapmıştı. Doktor gel diyene kadar kapısı önünde beklemek yerine kapıya usulca vurdum ve içeriye girdim.

Geniş ve beklediğimden daha ferah olan oda içinde kapalı ve bilgisayarı ile uğraşan kadın bir süre daha beni takmasa da işine bitirmiş gibi sonunda beni görmüş ve hafif tebessüm ederek arkamda duran muayne yatağını işaret etmişti.

İki krem yazıp beni siktir etmesini istemek yerine uslu biri gibi oturarak onun yanıma gelmesini bekledim.
Kendi halinde yapması gereken her kontrolü yapmış ardından elime bir reçete numarası yazılı kağıt ile girdiğim kapıdan geri çıkarmıştı.

Hemşire beni pansuman odasına alarak bir kaç işlem yapmış ardından sürdüğü kremlerin emilmesi için bir süre elimi suya sokmamam ve pis yerlerle temasını azaltmamı söylemişti.

Tamamen dışarı çıktığımda, İlke sıkılgan bir tavırla oturduğu yerde telefonu ile oynuyordu. Beyaz tene, kestane rengi saćlara sahip kumral bir adamdı. Kahveye dönük, yeşilleri aralara kaynayan Ela renkli gözleri vardı. Bana ne zaman baksa, gözleri topraktan fırlayan filizler gibi olurdu. Gözlerinde yeni bir yaşam görürdüm hep.

Üzerinde havalar aniden soğumasına rağmen yarım kol bir tişört vardı. Kenarda duran ceketini giymeye zahmet etmemişti bile. Başını telefonuna gömmüş sıkılgan bir ifade ile kaşları çatılmıştı.

Adımlarım, eskimiş parke zemin üzerinde ses çıkarıyordu. İlke beni yakalamış gibi aniden başını kaldırdı. Adımlarım bu ani bakışla hafif yavaşlarken kendimi durmamak için zorladım.

Ayağa kalkarak ceketi eline alarak kapıya doğru önden ilerledi. "Ben gidiyorum. İşim çıktı."

Bir şeyler yaparız diye düşünüyordum. Bir şeyler yapmak filli ile hareket etmek istiyordum. Adımlarımı ona yetiştirerek yanında yürüdüm.

Adımlarımı onun adımlarına eşitlerken, o hala telefonuna eğmişti başını. Yan profilden onu süzerken usulca hafif kemerli olan burnuna ve yanaklarında güzel iki leke halinde duran benlere baktım.

Ezbere biliyordum bu suratı. Kendi doğumundan beri, aynada kendime bakmak yerine bu surata bakarak büyümüştüm. O bendim, ben de o. Her anım, her nefesimde hep bir adım uzağımdaydı. Derin bir nefes aldım.
"Hemen mi gidiyorsun?"

"Evet" dedi kısa keserek. Ellerim yumru halini alırken usulca tişörtünün kol kısmını tuttum. Parmaklarım arasına dolan tişört kumaşı onun adımlarına ile gerildi. İlke duraklayarak usulca başını çevirdi. Önce tişörtüne ardından onu sıkıca tutan ellerime baktı. Bir süre yüzünün elimdeki yanık yüzünden kasıldığını hissettim ama çok sürmedi her şey gibi. "Böyle yapma Can." Dedi sessizce.

Yutkundu ve telefonu cebine atarak diğer eli ile usulca parmaklarımı tişörtünden sıyırdı. Ellerime değen elli ile yanık yerlerim sanki ateş görmüş gibi sızladı. Yandığında bile hissetmediğim o ateş bedenime aktı.

EntracteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin