35. Bölüm: 'Yemin'

533 51 142
                                    


Bu bölüm eli sakatlanan ben tarafından yaklaşık bir günde yazıldı. Mümkün olduğu kadar yazım yanlışlarını düzeltmeye çalıştım fakat arada birkaç hata gözümden kaçmış olabilir, affola...

Umarım güzel bir bölüm olmuştur.

İyi okumalar dilerim 💕

❄️

"Benimle gelmemeliydin."

Titreyen parmaklarımın arasında duran anahtarı dış kapıya yerleştirdikten sonra deli gibi titrememden ötürü birkaç mücadele sonucunda kapıyı anca açabilmiştim. Ayakkabılarımı çıkarma gereksimi duymadan kendi odama girdiğimde beni okuldan çıkana kadar takip etmiş olan Demir hemen arkamdan gelmişti.

"Bana ne olduğunu anlatmadan seni asla yalnız bırakmayacağım, Kortepe."

"Git başımdan!"

"Ne olduğunu anlatmadan asla." İnadını soludum. "Bana ne olduğunu anlat."

Odanın ışığını yakarak doğrudan yatağın altına yöneldim. Bavullarım buradaydı. "Ailevi bir mesele. Sana yolda da söylemiştim. Sizin içinizde bulunduğunuz uyuşturucu durumuyla uzaktan yakından alakası yok!" Yatağımın altındaki siyah iki bavulu çıkardıktan sonra halıda uyuyan Rex'in uyanmasını önemsemeden fermuarları açtım ve kıyafet dolabıma yöneldim. "Gidebilirsin Demir."

"Görünen o ki sende gidiyorsun?"

"Evet." diye tısladım dolaptan askılarıyla birlikte kıyafetlerimi alıp sağdaki bavuluma tıkarken. "Burada kalmam için bir neden yok."

Beni dikkatle izleyen Demir hiçbir şey söylemedi. Bunu fırsat bilerek dolabımda, elime gelen her şeyi bavullara yerleştirmeye devam ettim. Şu anda aklım karmakarışık olsa da verdiğim bu ani kararın benim için en doğru karar olduğunu biliyordum. Artık Enes amcamla kalamazdım. Hele birkaç saat önce yaşadıklarımdan sonra istesemde -ki istemiyordum- kalamazdım.

Herkese yalan söyleyen bir ailenin parçasıydı o da. Kendi yeğenlerine bile acımasızca yalan söyleyen, onlardan bilmeleri gereken o soğuk gerçeği saklayan biriydi. Üstelik tüm bunları yaparken, sırf ona bu gerçeği Sibel ile Gizem'e söylemesi için teşvik etmeye çalıştığım için bir saniye düşünmemiş; dedeme beni ispiyonlamıştı. Dedem ise benim bu gerçeği Sibellere söylememem için birkaç saat öncesinde skeçi çok kötü bir tiyatro oyunu hazırlamış ve hepimizi sahnenin gerisinde tutup, hazırladığı skeçi izlettirmişti.

Diğerlerini bilmem ama ben bir başkasının kurguladığı hayali sahneleri izlemeyi seven biri değildim. Çok küçük yaşlarda dünyanın kötü gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalmış biri olarak, hayal ürünlerini izlemek pek benlik değildi.

Hiçbir zaman olmamıştı.

Dolabımı boşaltıp dolan bavulumun fermuarını çektiğimde beni yaklaşık on dakikadır sessizce izleyen Demir "Nevra," dedi aniden. Adımı söylediği nadir anlardan biriydi. "Nereye gideceksin?"

"Bilmiyorum."

"Nereye gideceğini bilmiyorsun ama bavul hazırlıyorsun?"

Cevap vermedim. Birkaç test kitaplarıyla birlikte okul kitaplarımıda alıp diğer bavula yerleştirdim ardından onunda fermuarını çektim. Sanırım bu odada bana ait bir şey kalmamıştı. Rex dışında?

"Nevra..."

"Demir bilmiyorum!" diye bağırdım kendime engel olamayarak. "Nereye gideceğimi bilmiyorum, tamam mı?! Bilmiyorum! Soru sorma bana! Şu anda tek istediğim şey buradan gitmek!" Gözlerimi ona çevirdiğimde benim öfkemin aksine oldukça sakin bir şekilde yüzümü inceliyordu. Koyu mavi gözleri kısılmış, sivri çenesi kasılmıştı ama yine de sakin duruyordu işte.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin