26.Bölüm: 'Döngü'

533 56 117
                                    


Ben geldim!!!

Güzel olduğunu umduğum bir bölümle karşınızdayım. Ve ve ve yazım hataları için özür dilerim.... Umarımmm beğenirsiniz ❤️

❄️

Bulutların arasından süzülen şimşek, tepemde bir sokak lambası gibi parıldarken lacivert bulutlar simsiyah gökyüzünün üzerinde dört nala koşturuyordu. Gökyüzü, yeryüzünü yağmurla tehdit ederken yaklaşık bir saattir pencerenin önüne dikilmiş bu muazzam ama bir o kadar da ürkütücü olan manzarayı izliyordum.

Okulun en alt katındaki spor salonlarından birindeydim. Bulunduğum kat dahil şu anda okulda güvenlik görevlisi dışında kimsecikler yoktu. Bugün okula çok erken gelmiştim ve bunun nedeni uyuyamıyor olmamdan kaynaklıydı. Dün Selim ile başımdan geçenleri konuştuktan sonra hiç uyuyamamıştım. Beni uyutmayan şey ona gerçekleri korkusuzca anlatmam mıydı yoksa kan tahlilleri raporlarını sürekli düşünmem miydi bilmiyorum ama bütün gece gözümü bile kırpmamıştım. Ben evden çıkarken gün bile doğmamıştı muhtemelen.

Şu anda saat kaçtı? Ondan bile bihaberdim. Bulunduğum salon kapkaranlıktı, sadece pencereden süzülen şimşeğin ışığı bazen loşluk veriyordu. O kadar.

Hiç ışık yoktu.

Hiç.

Kollarımı göğüsümün üzerinde toplayıp derin bir iç çektim. Kasvetli nefesim buhar olup, gecenin karanlığına akarken okul ceketim titreşti. Gözlerimi şimşeklerden çekmeden kasıldığımda bir titreşim daha yaşamıştım ve bu dağınık kafamı yerine getirmişti. Telefonum titriyordu, okul ceketim değil.

Cebimden telefonu çıkartıp zorlanarak bakışlarımı ekrana çevirdim. Selim'den iki mesaj...

Kaşlarım saniyesinde çatıldı. Saat altı buçağa geliyordu. Selim'in bu saatte uyanık olması...İmkansızdı. Aklıma gelen şeyle parmağımı mesaj paneline götürmek üzereydim ki telefonum çalmaya başlayınca arayan kısmına bakmadan telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Selim?"

"Sen haklıydın." diyen Selim'in sesi uykudan yoksundu. Sanırım o da benim gibi uyumamıştı. "Sen yüzde yüz haklıydın! Başından beri raporlarda bir bokluk vardı!"

Kirpiklerimi usulca kısarak pencereden uzaklaşıp karanlık spor salonuna bir bakış attım. Hâlâ yalnızdım. "Ne oluyor?"

"Doktordan mesaj geldi şimdi. İki raporun bütün sonuçları değiştirilmiş ve bil bakalım niye?"

Çatılan kaşlarımı gevşetirken saatlerdir beklediğim sonucun bu saatte çıkması beni anlık afallatmıştı ama çabuk toparlandım. "Niye?"

"İlk raporda Cenk'in vücudunda yüksek dozda uyuşturucu maddeye rastlanmış çünkü. Bu yüzden değiştirilmiş! İkinci rapor ise tertemiz! Cenk sanki hiç kanına bu maddelerden bulaştırmamış gibi." Selim duraksadığında anladığım şeyle kendime lanet okudum. Tabii ya... "Orospu çocukları böyle önemli raporları değiştirecek kadar ileri gidebiliyorlar, Nevra! Buna inanamıyorum. Biz neyle mücadele diyoruz?!"

Zihnimdeki çarkların sesini dinledim. Çarklar döndüler, döndüler, döndüler ve dur noktalarına ulaştıkları ilk anda çıkardıkları sesi yok ettiler. Ela gözlerim çakan son şimşeğin rengine kitlendi. Yüzümün yarısını aydınlatan şimşeğin güçlü varlığını beynimin içinde hissederken "Tahmin etmeliydim." diye fısıldadım. "Tahmin etmeliydim. Nasıl tahmin edemedim?"

"Kullandığı güçlü bir uyuşturucu çeşidiymiş." dedi Selim beni umursamadan. "Doktorun söylediğine göre idrar tahlilinde de çıkacak cinstenmiş çünkü ilk tahlillerinde anlayamadığım, böbreklerle ilgili olan birkaç oran normalin üstünde çıkmış. Bu oranların yüksekliği göze alınınca idrar tahlillerinde de aynı sonucun çıkabileceğini söyledi."

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin