36. Bölüm: 'Yangın'

583 52 241
                                    


Hayatımda yazdığım en saçma ve en anlamsız bölüm olabilir. Aşırı derecede aceleye geldi. Bölümü silip baştan bile yazabilirim ama... Üşeniyorum.

O yüzden şöyle bir şey diyeceğim. Sjsjsk Beğenilerinize ve yorumlara göre hareket edeceğim. Yorumlar kötü gelirse direkt bölümü silip hafta sonu bir daha yazacağım, yorumlar iyiyse dokunmayacağım.

Tamam çok uzatmadan söylemek istiyorum; gram düzeltme yapmadım. Yazım hataları, anlam kaymakları olmuşsa kusura bakmayın.

İyi okumalar dilerim. (Berbat bir bölüm oldu, kesin bilgi...)

❄️

"Sen niye öyle mehlül mehlül bakıyorsun?"

Omuzlarımın hizasındaki saçlarımı karıştırmayı bırakarak kafamı Efe'ye doğru çevirdim. Oturduğum bankın dibine kadar gelmiş olan Efe ağzına attığı çubuk krakerleri gürültülü bir şekilde çiğnerken bir yandan da meraklı gözlerini üzerimde gezindiriyordu. Ne ara yanıma geldiğini ve beni kaç dakikadır izlediğini bilmediğim ötürü "Ha?" diye bir tepki verdim.

"Kanka son yarım saattir beton zemine çok tuhaf bakışlar atıyorsun." dedi. "Cinsel yönelimini bilmesem beton zeminle sevişmek istediğini sanacağım."

"Ne diyorsun be?" Kaşlarımı kaldırdım. "Ne cinsel yönelimi?"

"Espiri yapmaya çalışıyorum." deyip yanımdaki boşluğa oturdu ve bana krakerini uzattı. Krakerden almadığımı görünce krakerleri kendine çekerek  "Bugün aşırı dalgınsın." diye mırıldandı. "Yoksa yine günlük mü çalmak istiyorsun?"

"Şunu sesli dile getirme."

"Timam' " dedi sırıtarak. "Ama gerçekten çok dalgınsın. Bir sorun mu var, başkan?"

Ah, birden fazla sorunum var. Gözlerimi ağır çekimde devirdikten sonra okul bahçesinde dolanan öğrencilerde kitlendim. Dünü hatırlamak, zihnen başka yerlere gitmeme neden oluyordu. Çünkü dün ilk defa kendi isteğimle bir adamla öpüşmüştüm ve bu adam öylesine bir adam değildi; Demir'di. Geçmişte yaşadığım on binlerce taciz olayından sonra ilk defa kendi isteğimle bir adamla yani Demir ile temasa geçmiştim.

Bu bana garip duygular hissettirmişti. Çok garip duygular. O anı her düşündüğümde dudağımı yakacak derecede garip olan duygular hissettirmişti.

Üstelik onunla öpüştükten sonra yaşadığımız şeyler... En az duygularım kadar garipti çünkü arabada öpüşmemizin ardından Demir hiçbir şey olmamış -yaşanmamış- gibi beni eve bırakmış ve uyumamı istemişti. Sabah kalktığımda ise evde yoktu. Aradığımda açmamıştı. Attığım mesaj yığınlarına da asla dönmemişti. Özetle, Demir dün akşamdan beri benden kaçıyordu ve bunun tek nedeni öpüşmemizdi.

Beni binlerce soru işaretiyle yalnız bırakan Demir'in ne hissettiğini ya da ne düşündüğünü tam olarak bilmediğim için sürekli dünki yaşadığımız sahneye dalıp gidiyordum. Bana iyi hissettiren dokunuşu, ona kötü bir şeyler hissettirmiş olabilir miydi? Bu yüzden mi benden kaçıyordu? Ya da başka bir sorunu mu vardı? Benimle ilgili bir sorunu olabilir miydi? Varsa neydi?

Bu soruları düşünmekten kafayı yemek üzereydim ve sanırım bu kafayı yeme aşamasını Efe fark etmiş olmalı ki gün içinde sürekli beni darlıyordu. İşin ilginç yanı onun darlaması beni asla kızdırmıyor aksine çok düşündüğüm sıralarda kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu.

Galiba istemeden de olsa Efe'yi sarsılmaz duvarlarımın içine çekmiştim.

"Sen yine daldın gittin." dedi ben ona cevap vermeyince. "Neyse, o zaman ben sana bir şey anlatacağım."

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin