15.Bölüm: 'Çelişki'

621 53 101
                                    


🍀

Önümdeki matematik sorusunun altında kalemimi gezdirirken, sorunun içindeki rakamlar zihnime yansımıyordu bile. Düşüncelerle boğuşan zihnim matematik sorularını es geçmiş, aptal insanların ön yargılarını anılarımdan ayıklamaya çalışan beynim ise Türkçe sorularında kalmıştı. Deneme sınavının ortasında olup olmadık yerlere giden kafamdan bir şey çıkmayacağını anlayarak optiğe rastgele bir şık daha karaladım.

Bu rastgele karaladığım dokuzuncu şıktı.

Diğer sayfaya geçtiğim sırada kalem seslerinden dolayı gözlerim harıl harıl deneme sınavını çözen sınıf arkadaşlarıma kaydı. Hepsi onlara iki gün önce verdiğim konulara sıkı bir şekilde çalışmış olmalılardı ki şu anda soruları rahat rahat çözebiliyorlardı. Peki ya ben?

Kalem kıpırdatamıyordum.

Uyuşturucu davası, öğrenci kılığına girmiş narkotik polisler, Alman kolejiyle yapacağım turnuva, öğrencilerin bana karşı olan ön yargıları, Ferdun'un baskısı, Can hocanın mahcubiyeti, Miguel hocanın attığı trip, Adnan'ın sert bakışları, diğer hocaların 'senden bi bok olmaz' tavırları derken kendimi kaybetmem uzun sürmemişti.

Son birkaç gündür bu okulda aklımı yitireceğim seviyede büyük olaylar oluyordu ve ben o olaylarla tek başıma mücadele ederken, bu hafta deneme sınavı dahilinde hiçbir derse çalışamamıştım. Ee tabii bir de ne yalan söyleyeyim? İşi inada da bindirmiştim biraz. Çalışmamak konusunda!

Bu sabah ilk dersimiz İtalyacaydı ve Miguel hoca ders anlatırken beni yok sayarak anlattığı hatta ve hatta yüzüme bakmadığı için yaşananlardan sonra iyice çıldırmış, teneffüste çalışasım varsa bile ders konularına çalışmamıştım. Sonuç? Sonuç işte buydu.

Yarım yamalak karalanmış bir optik...

Boş duran matematik soruları...

Şansımı fenden yana kullanmayı seçerek fizik sorularının olduğu kısmı açtığımda sınav gözetmeni olan Kerim'in delici bakışları hâlâ üstümdeydi. O bakışlar bir saattir üstümden sekmemişti. Ona orta parmağımı çıkarmamaya çalışarak fizik sorularına döndüm. Evet, dün akşam halama söylediğim yalandan sonra Fenasi Kerim onunla düzüşememesinin verdiği siniri benden bu şekilde çıkartıyordu. Suratıma delici bakışlar atarak...

Bayağı korkmuştum ha. Bayağı!

Bir de sevgilisi yapsa o yapmasa yine diyeceğim neyse. İkiside üstüme topluca yürüyorlardı. Halamda zaten dedemin gelmediğini fark edip, benim yalan söylediğimi anlayınca antremandan sonra eve girdiğim gibi -yani dün akşam- beni öyle bir rencide etmişti ki Selena dizisindeki Aslı karakteri bu rencide edişi görse kendinden utanırdı. Kadın resmen evli matematik öğretmenimle düzüşemediği için psikolojik şiddet uygulamıştı bana. Yok böyle bir şey!

Kendi kendime gözlerimi devirdiğim sırada beş saniye önce okuduğum fizik sorusunu gayet iyi anladığımı fark etmemle birlikte duraksadım. Soru sayısal bir soruydu ve ben anlamıştım. Bu imkansızlığın tek bir açıklaması vardı. O da şuydu; Önyargısız tutumuyla iyi bir karakter olduğunu herkese ilk geldiği günden itibaren gösteren, öğrenci dostu, sempatik, yeni atanan fizik hocamız ve onun mükemmel anlattığı fizik dersini dikkatlice dinlemem...

Sayısal bir fizik sorusunu anlamamın tek nedeniydi o adam. Derslerini hiç kaçırmadan dinleyip özenle not aldığım için sorunun cevabını karman çorman olmuş beynime rağmen bulabilmiştim. Hemde hiç işlem yapmadan...

Sanırım bazen kendime haksızlık ediyordum. Benimsediğim bir hocanın dersi söz konusu olunca tembelliği bir kenara bırakıp köpek gibi çalışıyor, o derste istediğim başarıyı elde edene kadar asla durmuyordum. Ama tepemdeki gibi gavat bir hoca olunca değil dersini çalışmak, dersinin adını duyduğumda elimdeki kalemi bırakıp kaçıyordum.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin