37.Bölüm: 'Belirsizlik Çukuru'

589 55 206
                                    


Evet bebişlerim, bilmem kaç sayfalık bölümle karşınızdayım. Yazarken miyop olan gözlerim iki numara daha arttı ama sizin için değer sjsjjsjs

Bu bölümü doğum gününü kutlamayı unuttuğum, canım takipçim meliscagiran00 aşkoma ithafen yazdım. Umarım beğenir ❤️
 
Hepinize iyi okumalar dilerimm ❤️❤️❤️

Ve ve ve... Media'daki parça önce acılarından öptüğüm Nevra'ma sonra yanaklarından sulu sulu öptüğüm sizlere gelsin...

❄️

Var olmanın sancısı, ruhumun aynasını kıracak kadar güçlü bir ağrıydı.

Kendimde yok edemediğim bir korkuyla nefes alıp veriyordum. Ben korkumun esiriydim, korkumu kendim yaratmıştım; parmaklarımı zihnime bastırıp diğer Nevra'nın tüm çıkış yollarını kapatmış ve onun korkumla yüzleşmesine neden olmuştum.

Zihnimdeki diğer Nevra benim yüzümden korkuyordu. Bende yarattığım korkudan korkuyordum. Yarattığım korku ise zihnimdeki karanlıktan korkuyordu. Döngü çok karışıktı, biliyorum; lakin döngüden daha karışık olan bir şey vardı ki... Yarattığım korkuyu bile çözümlemeye yetmiyordu.

Yaklaşık iki saat önce biri bizi canlı canlı yakarak öldürmek istemişti.

Hiç tanımadığımız bir diğer kişi ise bizi kurtarmak istemişti.

Simsiyahlar içinde olsa da bir kadın olduğunu fiziğinden anladığım kişi bizi kurtarmış; cinsiyetini hiç bilmediğim fakat uzun zamandır bana acımasız varlığının hissettiren bir diğer kişi ise ben ve Ozan'ı canlı canlı yakarak öldürmek istemişti.

Konuyla ilgili binlerce kötü düşüncem vardı. Binlerce teorim ve binlerce tahminim...Aklımaysa sadece tek bir soru geliyordu. Neden? Neden? Neden?

Aniden, "Kadının yüzünü görmediğine emin misin?" diye sordu Ozan. Karşı karşıya oturduğumuz ve buna rağmen kavga etmediğimiz ilk andı, sanırım. "Ya da gördüğün kişinin bir kadın olduğuna emin misin?"

"Bir kadındı." dedim gözlerimi boşluktan çekmeyerek. "Buna eminim."

"Duvara yazıyı o mu yazdı?"

"Onun yazdığını düşünüyorum. Çünkü o gelmeden önce duvarda yazı falan yoktu."

Sessizlik.

Göremesemde içten içe korkuyu zihnine almış olan Ozan'ın irkildiğini hissetmiştim. O da benim gibi birkaç saat önce ölümden dönmüş; ölümden döndüğüne sevinemeden duvardaki o yazının satırlarıyla boğuşmaya başlamıştı. Ne diyebilirim ki? O satırları düşündükçe... Acı bir katranın zihnime aktığını, zihnimden süzülerek göğüs kafesimin içine süzüldüğünü hissediyordum. Öyle ki, o acı katranın varlığı benim Ozan ile dinmek bilmeyen tartışmalarımızı bile sonlandırmaya yetmişti.

Beni kendi evine zorla getiren Ozan, bana saatlerdir sataşmıyordu. Sadece patlamadan sonra beni sürükleyerek arabasına bindirmişti; o esnada bir arbede yaşasakta, lüks eşyalarla döşenmiş evine adımımı attığımdan beri bana hiç karışmamıştı.
Olayın şokundan ve okuduğu notun sarsıcı etkisinden çıkamamasına bağlıyordum bunu. Hemen hemen onunla aynı hisleri paylaştığım için...
Onu anlayabiliyordum.

"Duvarda yazan isimlerden Safiye," dedim yaşanan sessizlikten hoşlanmayarak. "Öğretmenimdi. Bir olay yüzünden felç kalmıştı ve bize... Felçin getirdiği bir durumdan ötürü öldüğünü söylediler. O öldürülmedi ki."

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin