31.Bölüm: 'Bulmaca'

603 55 126
                                    


Biliyorum bölüm biraz geç geldi. Üzgünüm bu konuda... Yazmayı istesemde pek zamanım olmuyor maalesef. Bir dahaki bölüm daha geç gelebilir, malum vizelerim başlıyor. 🥲

Neyse lafı daha fazla uzatmadan iyi okumalar diliyorum.

Yazım hataları varsa kusura bakmayın 🙃

❄️

"Geri zekalı herif!" Adnan'ın odasından hışımla çıkarken korkulu gözlerini bana çeviren sekretere bir bakış atarak yürümeye başladım. Pazartesi sabahı okul denilen cehenneme gelmek ayrı, okulun içindeki aptallarla uğraşmak ayrı bir sinir veriyordu bana. Damarlarımı kabartan sinirle mücadele etmek sandığımdan daha zorlu olurken, dudaklarımı araladım.

"Bağışa adımı yazmak zorunda kalmış! Öyle gerekiyormuş! Protokol öyleymiş!" diye hırladım. Sesim boş koridorda yankı yaptı. "Hangi protokol siktiğimin okulunda zehir satın... Diyor?!" Son anda kendimi frenleyip "Çok protokolleri takıyoruz ya." dedim kısıkça. "Avel herif. Daha sonra seninle görüşeceğim. Bu burada bitmedi."

Derimin altına yuva yapmış öfkeyle dişlerimi gıcırdatarak merdivenlerden hızlıca indim. Okul bugün boştu. Hafta sonu yapılan kamp gezisine giden herkes yorgunluktan ölmüş bir vaziyette evlerine döndükleri için çoğu öğrenci bugün okula gelmemeyi tercih etmişlerdi ki bu benim işime gelmişti. Çünkü bugün okulda gereksiz bir insan evladı daha görmek, konuşmak, varlığını sezmek hatta ve hatta nefes aldığını bile bilmek istemiyordum.

Sinirlerim o kadar bozuktu, evet.

Kendi sınıfımın koridoruna saptığımda birkaç öğrenciyi görmem ağzımın içinde homurdanmama neden olmuştu. Onların üzerimdeki bakışlarını aldırış etmeden sınıfıma girdiğim sırada "Nevra." dedi tanıdık bir ses arkamdan. Duraksadım. Gözlerimi omzumun üstünden nöbetçi öğretmen olduğunu fark ettiğim Kerim'e çevirdim. Aramızda filmlere konu alacak garip bir bakışma yaşandı. "Biraz zamanın var mı?"

Biraz zamanım var mı? Ha?

"Pardon?"

"Biraz zamanın var mı?"

"Ne için?" diye sordum düz bir sesle. Sesim düz olsa da zihnimdeki Nevra panikle çığlık atmaya başlamıştı. Kerim benimle diyalog kuruyordu. Bu çığlık atılası bir olaydı.

"Konuşmak için." dedi Kerim. Yüzünden ifadesizlik akıyordu. "Beş dakika yeterli olur."

Birkaç saniye boş boş baktıktan sonra vücudumu ona doğru çevirerek "Kerim bey bakın eğer benimle tartışmak amaçlı bunu yapıyorsanız..." dedim ve parmağımla ikimizi işaret ettim. "Yapmayın. Çünkü bugün sinirlerim tavanda. Sizinle tartışmam, direkt canınızı yakarım. Haberiniz olsun."

Kerim ağır çekimde gözlerini devirip elindeki matematik kitabını kolunun altına sıkıştırdı. "Amacım tartışmak değil. Seninle tartışılmayacağını uzun zaman önce öğrendim." Durdu. "Sadece konuşmak istiyorum, Nevra. Konu ailenle ilgili."

İlk başta arkamı dönüp arkadaşlarımın olmadığını sınıfa girmek ve uyku mooduna geçmek istesemde nedensizce içimden bir ses bunu yapmamam gerektiğini söyledi ve ben kendimi boş koridorda onun yanına doğru yürürken buldum. Evet. Aylardır kapıştığım, düşmanım yerine koyduğum, patavatsız adama sorgusuz sualsiz bir şekilde ilerledim ve aramızda birkaç adım mesafe kaldığında durdum.

"Konuş."

"Emir vermene gerek yok." dedi dikkatli bakan gözlerini üzerimde gezdirirken. "Konuşacağım zaten."

"Konuş."

Bana cins cins baktı. "Şunu yapmayı kes."

"Konuş!" diye hırladığımda kaşlarını şaşkınca kaldırıp indirmişti. Pekala, bugün ekstradan sinirliyim dedim ya. Ha işte onun bir nedeni vardı. Ve bu nedenin Adnan'ın yaptığı ibnelikle ya da sınıf arkadaşlarımın yokluğuyla alakası yoktu. Sinirliydim çünkü regldım. Uçan kuşa sataşabilecek kapasitedeydim şu an. Ve bu özelliğim yargılanmamalıydı.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin