Lütfen oy vermeyi, yorum yapmayı ve bölüm sonunu okumayı unutmayın <3
İkiye On Kala / Bizi İki Kişi Sanıyorlar
Final
Zaman...
Hızla geçen geçerken can acıtan ama o acının yanında da getirdiği güzelliklerle ünlü bir kavramdı, benim dünyamda.
Ama bazen acı ağır basar ve öncesinde yaşanılan güzellikler unutulur, sonrasında yaşanacak olan güzellikler ise görmezden gelinirdi.
Sahi, acıdan sonra yaşanan güzellikler önemsenmeli miydi?
Güzellikler, ne zaman gelirse gelsin önemsenmeliydi.
Ve benim bütün hayatımın güzelliği bana gelmişti.
Belki öncesinde abartılı acılar çekmemiştim. Sonrasında da abartılı acılar yaşamayacaktım belki. Gerçi acılar nasıl abartılı ya da abartısız olurdu?
Acı, acıydı işte.
Neyse.
İşte bütün hayatımın mükafatı karşımdaydı.
Ellerinde çiçeklerle...
Gülümsedim. Gülümsedi.
Sevdiğiniz insanın size bakarak gülümsemesi kadar harika bir şey var mıydı?
"Bebeğim," diyerek gözlerini kıstığında boğazımı temizleyerek elindeki çiçekleri aldım.
"Hoş geldin." diyerek etrafımızda kimsenin olmamasını fırsat bildim ve hızlıca yanağını öptüm.
Gülümseyerek dudağını yaladı ve "Hoş buldum, bir tanem." dedi.
"Sözü de kapıda keselim istersen güzelim?" diyerek yanımıza kadar gelen abime göz devirerek derin bir nefes aldım ve Yavuz'un ayakkabılarını çıkarmasını bekledim.
Yavuz "Hiç rahat vermiyorsun farkında mısın?" diyerek abime karşılık verdi.
"Kusura bakma lütfen" diyerek samimiyetsiz bir gülümseme sergiledi abim. "Bir dahakine yollarına güller sererim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTINDAĞ MAHALLESİ
Teen FictionYavuz abi, topuzumdan firar eden saçımı okşayarak kulağımın arkasına ittirdi. Ilk defa bu kadar yakındık ve ilk defa saçlarıma dokunmuştu. Bu hareketi yutkunmamı sağladığında merhem sürmeyi bitirdiğim elini bırakıp kullandığımız eşyaları tekrar kutu...