Düşmeyi öğrenmek

2.8K 190 6
                                    




Tıpkı konuştuğumuz gibi öğle arasında Emre ile Karini de alarak Pusatın yanına gelmiştim. Tek başıma gelmek istememiştim çünkü yanlış anlaşılmak istemiyordum.

Onlar çok da kalabalık bir grup olmasa da biz geldiğimiz zaman iyice kalabalıklaşmıştı. Bir yerlerden sandalye toplayıp oturmuştuk. Bir yanımda emre diğer yanımda karin, önümde ise pusat vardı. Onlar gülüşerek konuşuyor, ben ise yapılan komik şakalara gülmek haricinde sadece dinliyordum. Onu da tam olarak yapıyor sayılmazdım. Aklım bir çift siyahtaydı, her zamanki gibi.

Bu öğle arası her zaman yaptığının aksine kantine gelmemişti, normalde hep arkadaşlarıyla beraber gelir, aşırı derecede demli ve az şekerli çayını içer, arada benim kalp atışlarımı hızlandıracak şekilde gülümser, Tenefüs boyunca arkadaşlarıyla sohbet ederdi.

Son zamanlarda biraz karamsar olduğum için gelmemesinin nedeni benim diye düşünüyordum. Muhtemelen benimle aynı okulda okumak bile iğrençti ona göre. Hatta ben komple yok edilmesi gereken birşeydim, hayatta olmamam gerekiyordu.

Boğazıma bir yumrunun oturduğunu hissettiğimde alıştığım için sadece yutkundum, ne yapsam gitmeyecekti zaten. Gözlerimi korpıştırıp dolmalarını engellediğimde masadaki muhabbete odaklanmaya çalıştım.

Biraz iyi gelmişti sanırım, böyle insanların arasına karışmak. İçim öyle olmasa da dışımdan normal gözükmeliydim en azından.

Buradaki arkadaşlarımla fazla yakın olmadığımız için sürekli eski arkadaşlarımı özlüyordum. Onlarla çok yakındık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, keşke buraya gelselerdi ama o piç kurularının öyle birşey yapacaklarını düşünmüyordum, kim o rahatı bırakıp bu okula gelirdi zaten?

Ben gelmiştim, belamı da bulmuştum.

Keşke gelmeseydim bile diyemiyordum, sikik angaralı içime ne kadar işlediyse buraya hiç gelmeyip onu hiç sevmemek, buraya gelip her gün onun iğrenen bakışlarını görmekten daha kötü geliyordu.

Kolumdan dürtüldüğümü hissettiğimde irkilerek Karin'e baktım.

"Oğlum sen kendinde misin? Soru sorduk dalıp gitmişsin. İyi değilsen rapor alıp çıkalım?"

Kafamı hayır anlamında sallayıp "yok gerek yok, siz ne sordunuz?" Dedim.

Pusat biraz öne eğilip dikkatimi o tarafa doğru çektiğinde ona döndüm. "Şey, buraya nerden geldiğini sormuştum?" Kafamı sallayıp biraz durdum.

Muhtemelen sene ortasında geldiğim için merak etmişlerdi. Zaten çoğu kez bu soruya maruz kaldığım için herkese söylediğimi onlara da söyledim. "Adana'dan"

Herkes bir şey söylerken konu Adananın yemeklerine kaydığında ve aralarında bir muhabbet kurduklarında yine bakışlarımı masaya indirdim. Karin ve Emrenin bakışlarını hissediyordum ama karşılık verecek halim yoktu. Bıraksalar yıllarca uyuyacak gibiydim.

Ne zaman kendime gelirdim, bir şeyleri atlatırdım, bilmiyordum. Ama bir an önce olsa iyi olurdu çünkü bu şekilde daha fazla devam edemeyecek gibiydim.

Bunlar daha ufak sarsıntılardı, bir yerde yıkılacaktım,

Sonuçta eğer tekrar ayağa kalkmak istiyorsam, önce düşmeyi öğrenmeliydim.

Manyiak BXB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin