Nefeslerimi düzene sokmaya çalışsam da olmuyordu. Oturduğum soğuk banyo zemini tenimi yakıyordu artık. Arkadaşlarım yaşadığıma dair bir ses duymak için kapıya vurup duruyorlardı ama uğultulu bir sesten başka birşey duymuyordum. Kulaklarım çınlıyordu, tek elimi saçlarına götürüp çekiştirdim. Yanıyordum, ateşler içerisine atılmışım gibi yanıyor ve terliyordum. Nefes almak istediğim zaman boğazım tıkanıyor ve garip hırıltılar çıkıyordu. Önümü göremiyordum. Kriz geçiriyor olduğumun farkındaydım ama bunu durduramıyordum.
İlk kez bu kadar kötü bir kriz geçiriyordum, mutfakta kahvaltı yaparken aniden kusma isteği gelmiş, bende kalkıp tuvalete koşmuştum. Kustuktan sonra ise çok geçmeden kriz başlamıştı, kapımı ne zaman kilitlediğimi ise hatırlamıyordum herşey çok ani olmuştu.
Tek çarem belki kapıya ulaşıp kilidi açmak ve arkadaşlarımın beni sakinleştirmesine izin vermekti ama ellerim titriyor ve bedenimdeki hiçbir kası kontrol edemiyordum sanki. Cenin pozisyonunda yere kıvrıldım. Titriyor, ağlıyor ve ellerimi saniyede bir boğazıma götürüp alamadığım nefesi almaya çalışıyordum. Yüzümün morardığını hissedebiliyordum resmen, nereye kadar bu işkenceyi çekecektim. En sonunda nefessizlikten bayılana kadar mı ?
yoksa direkt ölür müydüm ?
Umarım ölmezdim.. henüz çok erkendi çünkü.
Kulaklarım çınlamaya başladığında ellerim otomatik olarak boğazımdan çekilip kulaklarıma kapandı. Sadece bir saniye kadar, ufacık da olsa bir nefesin akciğerlerime dolduğunu hissettim. Sonra öksürmeye başladım. İçim çıkacakmış gibi öksürürken aldığım o bir parça nefes de banyonun boğuk havasına karışmıştı.
Artık nefessizlikten bitkin düşen bedenim öylece yere yığıldı ve kafamı hafifçe fayansa çarptım. Gözlerimle baktığım banyonun kapısı kendini karanlığa bırakırken, gözlerim mi kapanıyor yoksa hala açıklar mı algılayamıyordum. Yüksek bir ses duydum, hala yerde baygın yattığımı hissediyordum. Gözümün ucuyla Sertaç'ın yüzündeki endişeli ifadeyle üstüme eğildiğini gördüm.
Sonra herşey kararmıştı zaten.