Medyaya koyduklarım o günkü moodumu ifade ediyor...~ son olaydan bir beş gün falan önce.
"La Cafer!"
Koray'ın yanındaki çocuk kolunu omzuna atıp gülerek birşeyler anlatmaya devam etti. Koray meraklı gözlerle kendisine anlatılanları dinliyor, bir yandan da gözleriyle bahçeyi yokluyordu.
"Aboov keke bu gitmiş, Laağ Cafeeğr!"
Kolu hala omzundaydı, neden rahatsız olmuyordu, kolunu ittirmediğine göre rahatsız olmuyordu. Eğer rahatsız olsaydı kolunu ittirirdi.
"Cafer koş senin tofaşı çiziyolar!"
Gözlerim hızla otoparka park ettiğim can yoldaşım Tofaşıma dönerken hali hazırda kalkmaya hazırlanmıştım bile. Bir tehlike olmadığını görünce Doğuşun benle taşak geçtiğini anlayıp geri yerime oturdum. Kafasına bir tane geçirdiğimde acıyla inledi, şerefsiz oğlu şerefsiz.
"Bir dahakine iki defa düşünürsün gardaşım" Kendi yaptığım şiveye yüz buruşturdum, bana şive hiç oturmuyordu.
Doğuş Eliyle kafasını ovalarken alınmışçasına baktı, umursamadan gözlerimle iki saattir takip ettiğim iki kişiyi bulup izlemeye devam ettim. Artık kolu omzunda durmuyordu, artık kolu belindeydi! Gitgide aşağılara iniyordu orospu çocuğu, biraz daha inmeye kalkışırsa artık belasını sikecektim! Güpegündüz elleşiyorlardı resmen.
"Gözünlen siktin amınağ" hala boş yapan arkadaşıma aldırmadım ama gözlerimi bir müddet üzerlerinden çekmeyi de ihmal etmedim. Nasıl olsa Koray denen çocukla arayı kesmiştim, beni ilgilendirmezdi.
"Görmüyor musun Doğuş? Utanmasa yatırıp.. Te Allahım yav!" Kendi dediğim lafa sinirlenince iyicene kafayı yedim diye düşünüp çoktan soğuyan çayımı diktim. Dudaklarımda kalan çayı yalayıp tekrar ikiliye şöyle bir bakış attığımda kolunun artık belinde olmadığını gördüm. İçim biraz olsun rahatlarken gözlerimi onlardan çekip yanımdaki hayvana diktim. İmalı bir şekilde bakıyordu, ama neye ima yaptığını anlayamadım.
"Ne bakıyon la değişik değişik?"
İt gibi sırıtıp bankta geriye yaslandı. "Geçen sene mahalleye gelen sarışını hatırlıyor musun?"
Bir an çıkaramadığım için hayır manasında kafamı salladım.
"Hani Gay olan? Erkekçi?" Hatırladığım için "hea" gibi bir ses çıkartıp devam et der gibi baktım. Boğazını temizleyip konuşmaya devam etti.
"Bir ara bunu dövdülerdi, sonra biz gidip kurtaydıydık ya? Ben sana niye yaptık diye sorduydum, sen de herkesi Allah yarattı sonuçta, ayırmak olmaz dediydin?"
Konuşulan konu gerilmemi sağlarken aynen gibisinden kafamı salladım. Ciddi bir şey geleceğini hissediyordum çünkü Doğuş sadece ciddi bir şey söyleyeceği zaman bunu alayla karışık anlatırdı. Yıllardır kardeş gibi olduğumuzdan huyunu suyunu ezberlemiştim.
Gözlerini yere indirip bir süre düşündü, ben iyiden iyiye meraklanırken yerimde dikeldim. Böyle konuların aceleye gelmeyeceğini bildiğim için düşünmesine zaman tanıdım.
Bir süre kafasındakileri toparlamaya çalışıp ardından gözlerini tekrar kaldırdı. Şöyle bir bahçeye göz gezdirip ağzının içinden "Sana birşey söylemem lazım Kardeşim" diye mırıldandı.
Hiçbirşey demeden söylemesini bekledim. Kafamın içinden be söyleyeceğine dair binbir senaryo geçiyordu. Belliki kardeşimin, en yakınımın bir sıkıntısı vardı. Nasıl farkedememiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manyiak BXB
General FictionBir Adanalı.. ve bir Ankaralı.. En fazla ne olabilir ki ?