Bölüm şarkısı- bergen/sen affetsen
Arkadaşlar Caferin bu kAdar şerefsiz olmasını ben istemedim kendi kendine oldu yeminle...
"Tanrım kötü kullarını, sen affetsen ben affetmem."
Bir yandan ağladığım için akan burnumu silerken bir yandan da çalan şarkıya eşlik ediyordum.
"Bütün zalim olanları, sen affetsen ben affetmem" nakaratın yarısında seslice burnumu silip söylemeye devam ettim. Son sesteydi ve karşı apartmana kadar gittiğine emindim.
İki gündür bu haldeydim, ne okul ne de gelecek kalmıştı benim için. Yıkılmış durumdaydım, ve bütün duyguları en uçta yaşadığım gibi yıkıklığımı da en uçlarda yaşıyordum. Karanlık odamda, yatakta öylece oturup şarkı dinleyerek ve ağlayarak.
"Sen tanrısın affedersin, bağışlarsın kulum dersin." Hıçkırıklarım da benimle beraber şarkıya eşlik ederken sesimin kötü olduğunu bildiğim halde söylüyordum. Umurumda değildi. Burda amaç zaten ruh halimi daha da kötüye sokmaktı, ki içimdekileri iyice dışarı atabileyim.
"Terk edip de gideğnlerii, SeVilip SeVmeyEnleri, sen AFFETSEĞn BEN affetmEEĞĞMMM" burnumu bir kere daha silip ağlamaya devam ettim. 'Sevilip de sevmeyenleri' kısmı özellikle içimi burkuyordu. Orospu çocuğu angaralı..
"Dar günde bırakanları sen affetsen ben affetmem, boynu bükük koyanları sen affetsen ben affetmem."
Sanki içim çıkacakmışçasına ağlarken, bir yandan da yanımda kimse olmadığına üzülüyordum. Eğer güçlü görünmek konusunda bu kadar takıntılı olmasaydım belki emreyi çağırabilirdim.
Ama şu ana kadar bu huyumu aşabildiğim tek kişi Caferdi. O da zaten daha kötü hale getirmişti. Şimdi artık iyice toparlanana kadar bakkala bile çıkamazdım. Annemden bile saklamaya çalışıyordum, sanki onunda umurundaymış gibi.
Peçeteyi burnuma bastırırken şarkıyı başa sardım.
Ağlarken gözlerim karşı apartmana kaymış, balkonda her zamanki yerinde sigara içen onu görmüştüm. İçim özlemle kavrulurken biraz izledim. İyi görünüyordu, sanki hayatında hiçbir şey değişmemişti. Ağlayışım daha da artarken sesim duyulmasın diye şarkının sesini arttırmak zorunda kalmıştım.
Sanki duymuş gibi bu tarafa doğru baktığında kalp atışlarım artmıştı. İnat olsun diye sonuna kadar açtım sesini. Şerefsiz Angaralı ne var ne yoksa sikip atmıştı. Bende onun sigara keyfini sikip atardım. Şimdilik doğru düşünemediğim için yapabileceklerim bu kadardı.
Biraz durduktan sonra hızlı hızlı içip sigarayı söndürdü ve kafasını iki yana sallayarak içeri girdi. Şimdi de bir dahaki sigaraya kadar onu göremeyeceğim için üzülmüştüm.
İki gündür çok az yediğim, yediğimi de kustuğum için anlık ağrı saplanan karnımı tutup komşular şikayete gelmesin diye şarkının sesini normal düzeye indirdim. Doğru düzgün aşk acısı bile çekemiyordum anasını satayım.
En azından fiziksel olarak daha kötü duruma düşmemek için bir şeyler yemem gerektiğini biliyordum. Annem evde değildi, babam da zaten şehir dışındaydı. Bu halde evin içinde gezmemde bir sakınca yoktu yani.
Bir kaç birşey atıştırıp ağlamaya ve üzülmeye devam etmek için ayağa kalktım. Bir şekilde halletmem lazımdı, ama nasıl yapacağım hakkımda hiçbir fikrim yoktu.