"Geldik kardeşim, borcun 200 lira" taksicinin konuşmasıyla cebimden kredi kartımı çıkarıp parayı ödedim ve arabadan inip bagajdan bavulumu aldım. Biraz ağırdı ama hep gerekli şeyleri koymuştum, yani.. çoğunlukla.Kaldırımda durmaktan vazgeçip bavulumu da alarak sahil kenarındaki banklara yürümeye başladım. Kadıköydeydim. Geçirdiğim krizden sonra ailem ve ben bir tarile ihtiyacım olduğunda karar kılmıştık ve ilk uçakla uçup istanbul havalimanında inmiştim.
Uzun bir süre Ankaranın denizsizliğini çektikten sonra burada masmavi, hafif dalgalı denizi görmek, kokusunu solumak çok iyi hissettiriyordu.
Banka oturup bavulumu da yanıma aldım. Yüzümdeki huzurlu ifadeyle denizin maviliğini seyre daldığımda herşey çok güzeldi, yeni bir başlangıç yapmış gibi hissediyordum. Bu sefer gerçekten sadece kendim için çabalayacaktım. Uzun süre düştüğüm çukurda kalmıştım, artık ayağa kalkıp gökyüzünün maviliğini izlemek benimde hakkımdı.
En az yarım saat boyunca denizle hasret giderdikten sonra cebimden telefonumu çıkartıp arkadaşlarımı aradım. Eskiden kaldığımız ev yakınlardaydı ve gelip beni burdan alabilirler diye düşünüyordum.
Aslında biraz daha sahilde durmayı çok isterdim ama yorgundum. Nasılsa artık burada olduğum için istediğim zaman gelip sahilde oturabilirdim. Arkadaşlarımı aradım, birkaç çalıştan sonra açıldı.
"Laağ Koraağy nerdesin ula sen!?" Bağıran Devran telefondan bile kulağımı acıtmayı başarırken gözlerimi devirdim, yakışmadığını bildiği halde şive yapıyordu salak.
"Kadıköydeyim gerizekalı, gelin beni burdan alın bavulum ağır!"
"Lan ne çabuk geldin! Bizim oraya gitmemiz daha uzun sürdü!" Bir yandan uçan martıları seyrederken hava hafif essede etkilenmedim. Ankaradaki soğuğu yedikten sonra burası cayır cayır yanıyormuş gibiydi.
"Boş yapma Devran, bankta oturuyorum hadi hızlı olun." Telefonu kapatıp geri cebime koydum. Onlar gelene kadar müzik dinleyip denizi seyredecektim. Kulaklığımı takıp sevdiğim şarkılardan birini açtım.
İşte şimdi huzurlu hissediyordum. Gerçekten yeni bir başlangıç yapmıştım. Bu sefer hakkımı güzel kullanacaktım.
Birinci madde- Ankarayı ve onunla alakalı herşeyi unutmak..
Bunların içinde Cafer de vardı. O kadar onu unutamam, onu sevmeyi bırakamam diye sızlandıktan sonra onu arkamda bırakmayı başarabilecek miydim hiç bilmiyordum. En azından deneyecektim.
Deniz daha da dalgalanmaya ve rüzgar daha da sert esmeye başladığında gülümsedim. Ankara hiç bana göre değildi. Ben tam bir istanbul bebesiydim. Bunu çok sonra anlamıştım.
Gerçi çoğu şeyi çok sonra anlamıştım ama zararı yoktu. Artık beş defa düşünecek bir defa yapacaktım. Olgunlaştığımı hissediyordum.
Ankara beni büyütmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manyiak BXB
General FictionBir Adanalı.. ve bir Ankaralı.. En fazla ne olabilir ki ?