Bitti mi..?

3.4K 200 127
                                    



Bir izlediğim videodaki kusursuz islak keke, bir de önümdeki çamura benzeyen şekilsiz şukulsuz şeye baktım. Ben bu işi becerememiştim galiba.

İki defa düşünmeden çamurumsu maddeyi çöpe gönderdim, nasılsa babamın aşireti yok muydu? Vardı.

Yeniden denemek için bütün malzemeleri tekrar çıkartırken bir yandan da hareketli bir şarkı mırıldanıyordum. Bu sabah eskisi gibi uyanmıştım, öyle ki hissettiğim mutluluk beni bile şaşırtmıştı. Uzun zaman oluyordu sonuçta.

Tabi bende bu enerji boşa gitmesin diyerek pasta yapma işine girişmiştim. Eğer güzel olursa Cafer'e de götürmeyi düşünüyordum. Nasılsa dün tekrar konuşmuştuk, hatta selam vermişti, hatta iyi geceler dilemişti! Sanki o dedi diye bütün gece deliksiz uyumuştum. Tabii uyumadan önce çığlık atarak ve deli gibi gülümseyerek geçirdiğim bir saati saymazsak.

Yumurtaları ard arda kırıp tarifte yazdığı gibi şekerle vanilyayı da ekledim, çırpıcıyla hepsini karıştırıp zaten birçok kez denediğim için artık ezberlediğim aşamaları yapıp keki fırınladım.

İşte bütün sıkıntı buradaydı, hiçbir zaman kaç dakika pişirmem gerektiğini doğru hesaplayamıyordum, yarım saat diyordum az pişiyordu, bir saat diyordum bu sefer de yanıyordu.

En iyisi ortalamak deyip seksen dakikaya ayarladım ve ağrıyan belimi ovarak sandalyelerden birine oturdum.

Umarım pasta güzel olurdu, ve Cafer benimle tekrar konuşmaya başlardı.

Biraz telefonla oyalanma, biraz dizi izleme, biraz da kendi kendime saçma hareketler yapıp dans etmekle geçirdiğim seksen dakikanın sonunda fırından gelen bipp sesiyle düşme tehlikesi atlatarak mutfağa doğru koştum. 

Bir an başım dönüp bocalasam da umursamayıp elime eldivenleri geçirdim ve keki fırından çıkardım.

Burnuma dolan güzel koku keyfimi yerine getirmişti. Kendi kendime "Babam da mı aşçıydı benim be?!" Diyerek gülüp keki ocağın üstüne bıraktım. Bu sefer yapmıştım ulan! Bugün Angaralı o pastayı yiyecekti.

Kürdanla keke delikler açıp önceden hazırladığım çikolata sosunu üstüne döktüm. Şimdi soğumasını beklerken pasta kremasını hazırlamam gerekiyordu, sonra da güzelce süsleyecektim. Umarım bir şeye benzerdi.

Krema işi de hallolurken kekin hala sıcak olmasıyla offladım, sabırsız bir insandım ben be. Daha hızlı soğusun diyerek dolaba koyup zıplaya zıplaya salona geçtim.

Daha başka ne yapabilirim diye düşünürken kapının çalmasıyla birini beklemediğim için şaşırdım. Merakla o tarafa gittim. Kapıyı açtığım zaman telaşlı bir şekilde çantasını karıştıran annemi görmek oldukça şaşırtmıştı, komşuda değil miydi? Üstündeki dar elbise pek de komşuya gitmiş izlenimi vermiyordu. Daha çok bir iş görüşmesinden gelmiş gibiydi.

"Anne?" Bana kısaca bakıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve içeri girdi.

"Aşkım telefonumu bulamıyordum da, evin içerisinde gördün mü?" Bir anneme bir de elinde salladığı daha geçen ay aldıkları son model telefona baktım. Acaba komşularla dedikodu yapmaktan delirmiş olabilir miydi?

"Elinde ya?" Elindekine bakıp kafasını iki yana salladı, konuşmaya başladığında sesindeki panik ve endişe benimde gerilmeme sebep oluyordu.

"Yok be canım! Yedek telefon var ya benim. Onu soruyorum, gördün mü?" Kafamı iki yana salladığımda tek ayağını sinirle yere vurup hızlı hızlı evin içini dolaşmaya başladı,  koltukların altına bakışını, dolapları kontrol edişini, çekmeceleri boşaltmasını sakin gözlerle izledim. Daha sonra aklıma pastam gelince kendi kendine "nerde bu lanet telefon!" Diye söylenen annemi orada bırakıp heyecanla mutfağa ilerledim.

Manyiak BXB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin