Gecenin bir vakti, yine uykumdan uyandım. Şu sıralar çoğunlukla oluyordu bu. Uyuduktan iki üç saat sonra uyanıp güneş doğana kadar bir daha uyuyamıyordum. Depresyondan mıydı, anksiyeteden miydi, yoksa aşk acısından mıydı bilmiyorum.Acıyan gözlerimi avuşturup üstümdeki yorganı ittirerek açtım. Yatakta oturur pozisyona gelip bir süre kendime gelmeyi bekledim. Yeni uyandığım zamanlar ani hareket yaparsam ya bayılıyor, ya da kusuyordum. Bu özelliğim uzun süredir vardı, ama cafer aramıza mesafe koyduğundan beri çok daha kötüydü.
Annem gecenin bir vakti saçma bir nedenden babamla kavga edip evi terkettiğinden, babam da iş yerinde olduğundan eğer bayılırsam bana bakacak kimse yoktu, o yüzden dikkatli olmalıydım.
Arkadaşlarımın hepsi dün ilk uçakla istanbul'a dönmüşlerdi, kısa bir süre için orada kalıp buraya taşınmayı planlıyorlardı. O yüzden yanlızlığıma fazla üzülmemeye çalışıyordum. Havalimanında ayrılırken yeterince ağlamıştık zaten.
Bir sorun olmadığından emin olduğumda bacaklarımı dışarı sarkıtıp terliklerimi ayağıma geçirdim. Zaten kansızlığım vardı, birde üstüne zayıflayınca artık çok daha fazla üşümeye başlamıştım.
Üstüme kenardan herhangi bir sweati geçirip ayaklarımı geçen gün camın önüne çektiğim tekli koltuğa yönlendirdim. Böyle uyandığım gecelerde Cafer'in balkonunu izleyerek uyuyordum. Bazen çıkıyordu bazen çıkmıyordu ama o balkonu izlemek bana huzur veriyordu.
Yumuşak koltuğa iyice sinip bacaklarımı da kendime çektiğimde uykum yeniden gelmeye başlamıştı. Yarı açık gözlerimle onun camını seyre daldım. Alışmıştım artık onun yokluğuna. Her gün özlemini çekmeye, okulda göz göze, yüz yüze gelip de görmezden gelinmeye.
Ama bu acının gitgide artmasına alışamamıştım. Her gün azalacağına artıyordu sanki. Kalbimi söküp atmak istiyordum.
Onu sevmek istemiyordum artık, ama nasıl sevilmeyeceğini de bilmiyordum.
Hafiften üşümeye başladığımda üstümdeki sweate sarılıp burnumu çektim. Bu sırada izlediğim balkonun kapısı açılıp, Cafer göründüğünde gözlerim açıldı. Gelen uykum bir anda kaybolmuştu şimdi.
Üstündeki atleti sanki terlemiş gibi birkaç kere havalandırmasını ve cebinden sigara paketini çıkarışını izledim. Şimdi bende terliyordum, üşümem gitmişti, kalp atışlarım hızlanmıştı. Sadece görmek bile yetiyordu üşüyen kalbimi ısıtmasına. Bir kere sarılsak bir daha asla üşümeyecek gibi hissediyordum.
Bir anlık cesaretle, ya da aptallıkla ayağa kalktım. Başım dönünce pencere pervazına tutundum. Kenardan telefonumu da alıp balkon kapısını açtım. Dışarıdaki soğuk yüzüme vurup beni titretirken kapıyı kapatıp karşı balkona bakmamaya çalışarak bende onun gibi yaslanıp sokağı izlemeye başladım.
Göz ucuyla buraya birkaç saniye kitlendiğini gördüm. Sonra elini yüzüne götürüp burnunu kaşıdı, o beni görmezden gelip sigarasını içmeye devam edince bende telefonla oyalanıyormuş gibi yaptım. Tek yaptığım ana ekranı bir sağa bir sola kaydırmaktı.
Anlık çaktırmamaya çalışarak ona baktığım zaman onun da bana baktığını gördüm. Siyah gözlerinin uzun süre sonra bana değmesi içimde bir şeylere dokundu. Titrek bir nefes aldım. Ürpermiştim ama soğuktan değildi.
Saniyelik bakışmamızı bölen ben oldum. Aylardır onu sevmeye devam ettiğimi bilmesini istemiyordum. Belki bana acırdı. Bana acıması her şeyden daha kötü yaralardı beni. Zaten hastanede ziyaretime de gelmemişti, kırgındım ki ona. Bakmayacaktım işte yüzüne.
Başımı eğip telefonla oyalanmaya devam ederken üst taraftan gelen bildirim az kalsın telefonu düşürmemi sağlayacaktı. Şaşkınlıkla kafamı kaldırıp ona baktığımda kafasıyla telefonu işaret etti. Gözlerimi kırpıştırıp aynı şaşkın ifadeyi koruyarak bildirime tıkladım.
Aylardır, aylardır ilk defa bir iletişim kuruyorduk. Ve bu iletişimi başlatan oydu.
Titreyen ellerimle zar zor sohbete girdiğimde ne yazdığını okumam biraz zaman aldı. Kalbim deli gibi atıyordu, sanki sesini ona duyurmaya çalışıyor gibi.
Cafer: Geçen gece niye ambulans geldi?
Koray: bşlmem ki
Koray: niyw gelmlş
Cafer: Ne demek bilmiyorum
Cafer: sizin eve geldi?
Koray: He swn onu spruyorsyn
Koray: Bişey dwğil ya
Koray: Önwmli değşl ysni
"Cafer" çevrimiçi
"Cafer" yazıyor...
"Cafer" çevrimiçi
"Cafer" yazıyor...
Cafer: Tamam
Koray: İyi gwcelr
"Cafer" çevrimiçi.
"Cafer" yazıyor...
"Cafer" çevrimiçi.
"Cafer" yazıyor...
Cafer: sanada
Cafer: İyi geceler
Ardından sigarasını söndürüp başıyla selam vererek içeri girdi. Bense şaşkınlıkla, orada öylece durmaya devam ettim. Artık üşümüyordum, sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manyiak BXB
Ficción GeneralBir Adanalı.. ve bir Ankaralı.. En fazla ne olabilir ki ?