3. Bölüm
"Kelepçeyi vur zulüm ol gel,
İnsan insanı böyle sever mi?"...
Uyandığımda küçük bir odadaydım. Küçük bir pencere vardı biraz yukarıda. Sağ elimin acıdığını hissettiğim anda baktım. Kelepçeyle duvara bağlamışlardı. "Geri zekalılar, çözün hemen beni!"
Hiçbir hareketlilik olmadı, daha da bağırdım.
"Size diyorum. Çözün beni!"Sanki etrafta ölüm sessizliği vardı. Korkudan ölecektim sanki.Olduğum yerde çırpınmaya başladım. Bu iplere benzemiyordu. Çıkması imkansızdı. En sonunda gözümden bir damla yaş aktı. "Kimsiniz siz?!" diye bağırdım.
"Bırakın beni!"Sol tarafta kalan kapının sertçe açılmasıyla kafamı oraya çevirdim. İçeriye yine o gelmişti, olmayan psikolojimi dağıtan adam!
Bana doğru sert adımlar attı. Sağ dizinin üzerine çöktüğünde tekrardan göz göze geldik.
Sertçe çenemi kavradı, sıktı.
"Ah!" dedim acıyla dişlerimin arasından.
Sert bir şekilde bakmaya devam ederken biraz daha yaklaştı yüzü yüzüme. Gözlerimden yaşlar süzülürken gözlerimi kaçırdım. Nefesini verdi.
"Gözlerime bak!" dedi şiddetle. Her zerremle titrediğimi hissederken yavaşça gözlerine baktım.
Cesur olmaya çalıştım. "Kimsin sen, benden ne istiyorsun?" diye sordum. Ama başarısızdım. Öyle sert bakıyordu ki gözlerimi kaçırdım tekrardan. Çenemi daha da sıktı. Daha sonra yüzüne bakmamı sağladı. "Ne yırtıyorsun iki saattir?!"
Yutkunmaya çalıştım. Başarısızdı.
Gözlerimi delip geçercesine inceliyordu.
Benim sanki ne düşündüğümü anlamış gibi ayağa kalktı, yakasını düzeltti. Kafamı kaldırıp acıyla gözlerine baktım. "Beni çözmeyecek misin?"Bana baktı tekrardan. Gözlerime baktı.
"Özür dileyeceğin yerde ne konuşuyorsun sen?" dedi usanmış bir şekilde. Kaşlarımı çattım.
"Asıl sen özür dile be! Bana ne yaptığının farkında değil misin?!" Küçümseyerek yüzüme bakmaya devam etti. "Anlaşıldı," dedi daha sonra.
"Sen biraz daha burada kalda, aklın başına gelsin."
Hızla kapıya ilerledi. "Tamam, özür dilerim. Çöz beni."
Cümlemi bitirmeden kapıyı çarpıp çıktı.
"Of," dedim acıyla. Bileğim çok acıyordu ve beni kimse burada, bu haldeyken kurtaramazdı....
Gözlerimi açtığımda acıyla karışık homurdandım. Sağ bileğimi hissetmiyordum galiba. Çok geçmeden kapı açıldı. Ama bu sefer o değildi. Başka bir adam gelmişti. Bana doğru adımlar attı.
"Bizde uyanmanızı bekliyorduk," dedi, hemen sonra sağ bileğimdeki kelepçeden kurtardı beni küçük bir anahtarla. Doğrulduğunda bana baktı. "Beni takip et," diye ekledi hemen sonra. Arkasını dönüp hızla kapıya ilerledi. Hemen ardından ayağa kalktım. Başımın dönmesiyle birlikte adamı takip etmeye başladım. Küçük bir bir koridordan geçtik.
Daha sonra çok denemez ama merdivenlerden indik.
Yine o, kendini beğenmiş, kas yığını adam oturmuş yemek yiyordu. Yanımdaki diğer adam bana baktı.
"Geç otur."
Daha sonra geçip o da masaya yerleşti. Masaya doğru ilerledim. Durduğumda göz göze geldik salak adamla. "Otur," dedi, hemen daha sonra yemeğine kaldığı yerden devam etti. Kaşlarımı çattım. "Ne malum yemeklerde zehir olmadığı?" Dişlerini sıkarak tekrardan gözlerime baktı. "Sana otur dedim!"
Yutkundum. Daha sonra geçip karşısındaki sandalyeye yerleştim.Göz ucuyla bana baktı. Daha sonra yemeğine devam etti.
"Yemeğini ye, işimiz var," dedi çok geçmeden.
"Ne işi?" dedim hemen ardından. Bana sert bir şekilde bakarken bense boş boş baktım. Nefesini verdi. Daha sonra yanındaki adama baktı. "Sen artık git Yağız." Yağız onaylar bir şekilde masadan kalktı hemen. "Tamamdır." Yağız giderken yemekleri incelemeye başladım. Kapı kapandığında bu salakla baş başa kaldık. Gözlerine baktım.
"Ne işi dedim. Cevap verecek misin?"
Dişlerini sıktı. Kendine hakim olmaya çalışıyordu.Kısa olduğu için üzgünüm.
Devamı için de desteklerinizi bekliyorum...🌷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖYLE SEVER
Любовные романы"Ben nasıl bir kadınım?!" dedim bağırarak. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. "Sen çok güzel bir kadınsın," dedi, nefesini yüzümde hissettim. Bana, 'güzel,' dedi. Gözlerini inceledim uzun süre... Yavaşça öptüm dudağından. Ah, sen ne iyi adamsın.