24.Bölüm

326 18 2
                                    


Vote ve yorum...

24.Bölüm
"Aşk hak edenle yaşanır, hakkını yiyenle değil."

Yürümekten artık topuklarım ağrıyordu, neredeyse çatlayacaktı. Ne zaman gelmiş olacaktık evimize?
Evimize mi? Ah Naz, Kerem'in evine.
Nefesimi verdim. Önümde hızlı hızlı yürüyen Kerem Kara denilen adama baktım, tabi arkasını dönmeye bile tenezzül etmiyordu. Yağız arkamda yavaş yavaş yürüyordu, ama neden? Uzun bir sessizlik olmuştu, bir de ormandaydık. Hayvanlar bile Kerem'e korkusundan ses çıkartmıyorlardı. Gerçi daha bir hayvana rastlamadım da.

Nefesimi verirken, "Kerem," dedim. Nefesini verdi beni taklit eder gibi. Bana baktı hemen sonra. Gözlerimiz birleştiğinde acıyla baktım. "Çok yoruldum, ayaklarım ağrıyor." Kaşlarını çattı. "Az kaldı, dayan." Kafamı olumsuz anlamda salladım.
Yağız yanımdan geçip Kerem'in yanına ilerledi. "Bana bile böyle demedin Kara, aşk olsun. Siktir Yağız! Adam mısın Yağız? Daha ne kadar oldu Yağız?!" Çocuk gibi küstü, daha doğrusu öyle yaptı. İlerlemeye devam etti daha sonra Yağız. Kerem yanıma geldiğinde nefesini verdi. Gözlerimi inceledi bir süre. "Korkuyor musun?" dedi sessizce. Kafamı salladım. Nefes nefeseydim zaten. "Korkmuyorum."
"O zaman dinlenince şu yolu takip edersin. Direkt ev görünüyor zaten." Ciddi miydi? Arkasını dönüp hızla uzaklaşmaya başladı. Acıyla yutkundum. Cidden gidiyor muydu beni burada bırakıp? Ama yapmadığı şey mi? Önce de gitmişti, yine gidiyordu. Arkasından bakmaya devam ettim, dönüp baktı. Gülümsüyordu.
Kaşlarımı çattım. Ne yapmaya çalışıyordu bu? Tekrardan yanıma geldi hızla. Elleri beni sarmaladığı anda sıcak basmıştı. Kucağına aldı yavaşça. Ellerimle ensesini sevmeye başladım. Gözlerini kapatıp açtı. "Yapma," dedi sessizce. Alt dudağımı dişledim.
"Birşey yapmıyorum ki." Nefesini verdi. Kendine gelmeye çalıştı, hızla ilerlemeye başladık. Pek kendinde değildi de neyse. Birşey de yapmamıştım.

...

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Hala ayaklarım ağrıyordu, ayağa kalkacak halim yoktu. Ama Kerem'i merak ediyordum. Odasında mıydı acaba?
Yataktan kalktığım gibi banyoya ilerledim. Kerem odasında yoktu. Hızla aşağıya indim. Mutfaktan sesler geliyordu, tabi ki Kerem'di.  Sessizce içeriye girip ne yaptığına baktım.
Gülümseyerek elindeki elmaları yıkadı. Daha da gülümsedim. Çok tatlı görünüyordu şu anda.
~Kerem mı tatlı?
"Aniden sen geldin ve mahvettin beni," diye geveliyordu. Ağızımı kapattım elimle. Gülmeden edemiyordum.
Neden?
"İnsan insanı böyle sever mi?"
Bir de sonunu uzatıyordu, artık gülebilirdim tamamen.
"Sever sever," dedim gülümsemelerimin arasından.
Bana baktığında gülümsedi. "Geldiğini hiç farketmedim biliyor musun, çok sessiz durdun." dedi gülümserken. Neden bu kadar mutluydu?
"Neden bu kadar mutlusun?" diye sordum yanına doğru ilerlerken.
Tezgahın üzerindeki tabakaları alıp masaya ilerledi. Arkasından hızla ilerledim. Tabakları masaya bırakırken nefesini verdi. "Geç otur bakalım, çok yoruldun." dedi daha sonra. Karşı karşıya oturduğumuzda gözlerimiz birleşti. "Eline sağlık," dedim gülümserken.
Dudaklarını ıslattı. Baya ağzı kulaklarındaydı. "Afiyet olsun gülüm."
Yemeğe başladık yavaş yavaş. Önümdeki sulahiden bir bardağa su doldurdum. "Mutluluğun sebebini öğrenemeyecek miyim?" diye sordum gülümserken.
Bir süre düşündü, ama inadıma yapıyor gibiydi. Gülümsüyordu birde. O güzel dudakları nasıl da iki yana kıvrılıyordu.
"Sensin," dedi gülümseyerek. "Mutluluğumun sebebi, sensin gülüm."
Bunu beklemiyordum diyebilir miyim?
~Deme brah artık. Hiçbir şey beklemiyorsun zaten. (Bugün biraz tetikçinin oğlunu izledim sevgili okurlarım tavsiye ederim.)
Birşey söylemek yerine gülümsedim kara gözlerine bakarken. Yemeğimize kaldığımız yerden devam ettik. Kerem'le konuşunca ne bir ağrı kalıyordu ne bir sızı.

...

Desteklerinizi bekliyorummm

Topraktan Yağmura kitabıma bakmayı unutmayınnn❤️

BÖYLE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin