13.Bölüm

534 25 5
                                    

13. Bölüm

"Düşmanla dans mı desem, ecelle mücadele mi?"

Bazen ne dil konuşur ne de akıl. Ne kulak duyar, ne göz görür... Öyle kör olmuşuzdur ki, gözümüzün önündekini görmeyiz... Hayat işte. En güvendiklerine arkanı dönüyorsun, bir de bakıyorsun, senin asıl düşmanın, katilin...
En güvendiklerin, sevdiklerin üzülmesin diye en çok sen üzülüyorsun. En çok sen kırılıyorsun.

Kadının ne söylediğini kafamda tekrar edip duruyordum. Aşkım, aşkım, aşkım...
Kerem benden uzaklaştı. Kadına bakmaya başladı. Az önceki adamdan eser yoktu. Kalbimin acıştığını hissettim.
Dik dik kadına bakmaya devam ediyordu Kerem.
"Kim bu Kerem?" dedim. "Sana ne diyor?"

Nefesini verdi. "Sen git ben geleceğim," dedi daha sonra. Kaşlarımı çattım. "Nereye gideyim Kerem..."
"Git işte!" dedi sinirle.
Yutkundum. Arkama bile bakmadan sahile doğru yürümeye başladım.
Neden bağırdı ki? Daha az önce çok iyi davranıyordu... Anlayamıyordum. Kerem Kara çok değişik ve ürkütücüydü. Bu da neydi böyle şimdi?

...

Aklımda bir sürü soru işaretleri vardı. Bunları dağıtmak için ağzımda şarkı geveliyordum. Daha doğrusunu unutmak için çoğu şeyi. Sahile doğru yürüyordum yavaş adımlarla. Ne kadar yürüdüğümü bilmiyorum.

"Tamda terk etmek üzereydim bu şehri, ait olmadığım sokaklara dönmek için. Aniden sen geldin ve mahvettin beni, ben böyle güzel bir hata hiç görmemiştim..."

(Yazarın anlatımıyla...)

"Ne işin var burada?!" dedi Kerem bağırarak. Kadın dimdik ayakta duruyordu ama korktuğu belliydi. Yutkundu. "Kara, aşkım..."
"Kes çeneni!" diye bağırdı hemen ardından Kerem. Kadın tekrardan yutkundu. Kerem sinirle nefesini verdi. "Bir daha seni görmek istemiyorum, defol git!"
Kadının gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "Affet Aşkım..."
"Defol dedim sana! Anlamıyor musun gerizekalı!"

Hasan ve yanında iki adam geldi. Kerem Hasan'a baktı sinirle. "Götürün şunu!"
Adamların ikisi kadını tutup zorla götürdüler. Hasan kafasını hafifçe öne eğdi, daha sonra hızla gitti.


(Naz Aydın'dan...)

Yutkunmaya çalıştım. Boğazım kurumuştu galiba. Tükürüğümle boğazımı temizledim tekrardan. Hava soğuktu, daha da soğumaya başlamıştı.
Nefesimi verdim. O kadın kimdi? Kerem neden bu kadar sinirlendi o kadını görünce? Ülkü'nün dediği kadın olmasın bu. Tekrardan nefesimi verdim.
Hem bana ne ki? Beni ne ilgilendiriyor Kerem'in hayatı? Ben dokuz ay sonra hayatından tamamen çıkacağım. Bir daha birbirimizi hiç görmeyiz bile. Belki ben onu televizyonlarda falan görürüm, o kadar.

Düşünmeden edemiyordum. Bana bir anda sinirlendi, bağırdı. Gitmemi istedi, hemde beni öptükten sonra...

"Yar bana düşmanım ol gel. Düşür beni koynuna, boğuver. Bu garibin ömrü sensiz geçer mi?"

Şarkıyı tekrardan söylemeye başladım. Çok hoşuma gidiyordu nedense.
"Gel bana zindanım ol gel. Kelepçeyi vur zulüm ol gel. İnsan insanı böyle sever mi?"
"Sever."
Kerem'in sesiyle donakaldım. Yutkundum en sonunda. Dönüp baktığımda bana bakıyordu. Kafamı salladım hafifçe. Gözlerini kıstı bakarken. "Dolaştığın yetmez mi?" diye sordu daha sonra.
Ne diyeceğimi bilemedim. Aynı şey gibi oldu, kelimenin bir ucunu bir ucuna getiremedim...
Yaklaştı yavaş adımlarla bana. Nefesimi verdim. Elimi sıkıca tuttu. "Gitmemiz lazım," dedi. Yavaşça ilerlemeye başladık. Nereye doğru ilerlediğimizi, ne taraftan gittiğimizi inanın seçemiyordum. Elimi geriye çekmek istedim ama yapamadım.

BÖYLE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin