28.Bölüm

373 13 2
                                    

28.Bölüm
"Güvenmek herkesin harcı değil bacım."


°

Balık ekmek mi? Rüyada mıyım neyim? Sen harikasın Kerem Kara.
~Tabi. Ne sandın?

Elini daha da sıkı tuttum. Gülümseyebildiğim kadar gülümsedim. "Harika olur sevgilim." dedim hemen sonra. Güzel dişlerini sundu bir süre bana.
Geldiğimiz gibi geri çıktık içeriden. Dışarıya çıktığımızda temiz havayı ciğerlerime kadar çektim, içerisi oldukça havasızdı.
Kerem elimi sımsıkı tutarken etrafa bakınıyordu.
Hızla karşı kaldırıma geçtiğimizde rüzgar hafif ediyordu.
Ağzım kulaklarımdaydı. Uzun süre sonra ilk defa balık ekmek keyfi yapacaktım. Ve Kerem'le olacaktı bu.
Sahile indiğimizde çimenler harikaydı, ama sahile doğru oturmak tercihimdi.
Ama Kerem kesin restoranda yer yani, zengin adam otun üstünde mi yiyecek? Elbisesi kırışır.
Göz göze geldiğimizde gülümsedi hafifçe. "Şurada bir restoran var. İstemezsen başka..."
"Restoranda yemesek olmaz mı?" diye sordum lafını bölüp. Dudaklarını ıslattı, gülümsüyordu.
"Ben, sen restoranda yemek istersin sanmıştım. Yoksa şurası çok güzel."
Eliyle sahili isaret etti kısa bir ara. Gülümseyerek baktım. "Ciddi misin?"
"Evet. Beğenmedin mi..."
"Harika, mükemmel, süper sevgilim." Gülmekten ne dediğimi şaşırmıştım. Gülümserken yanağıma bir öpücük bıraktı nemli dudaklarıyla.
"Tamam o zaman," dedi gülümseyerek. "Sen geç ben hemen alıp geleyim." Balık ekmeğin nasıl birşey olduğunu biliyordur herhalde.
Kafamla onayladım hemen sonra. Hızla giderken arkasından bir süre baktım.
Hava karardı, kararacaktı. Sahile doğru yürüdüm hızla. Geçip bir banka oturdum.

Derin bir nefes alıp verdim, manzara muhteşemdi.
Kerem daha da muhteşemdi. Benim gibi kötü bir geçmişi vardı. Onu çok iyi anlıyorum.
Yanıma birinin oturmasıyla kafamı çevirip baktım. Bir süre sahile baktı öylece. Bu Efe'ydi. Yine niye gelmişti? Ama yaptıklarını da unutmamak lazım, yardım etti.

Gözlerimiz birleştiğinde hafifçe gülümsedi. Ama ben gülmüyordum, kaşlarımı çattım. "Ne işin var burada?Kerem seni görürse..."
"Birşey olmaz Naz," dedi lafımı bölüp. Kafasını salladı iki yana hafifçe.
Bu adamda değişik şeyler hissediyordum. Yanıma oturduğunda da bir gül kokusu aldım aslında. Saçmalık!
"Kerem'den korkuyor musun?" dedi gülümseyerek. Kafamı yavaşça sağa doğru salladım. Kerem mi demişti? Cesarete bak sen.
Dudaklarını ıslattı. "Kork zaten. Bak o normal bir adam değil kardeşim. Kes artık şu oyunu."
Bana emir vermiyordu, normal bir şekilde birşeyleri anlatmaya çalışıyordu. Ama neden?
Nefesimi verdim. Kaşlarım çatıktı. "Ne demek istiyorsun anlamıyorum, ne oyunu?"
"Bilmemezlikten gelme Naz," dedi hafif tebessümle. "Ben herşeyi biliyorum. Artık bu sevgilik muhabbetini kapat, annenin yanına dön."
Daha da şaşkınlıkla bakıyordum artık! Yok ya, ama şaşmamalıyım artık, bu alemde, yani bu adamların aleminde herşey biliniyor.
Nasıl bir alem acaba bu?
Nefesimi verdim. Kerem'le bizim sahte sevgililik mevzusunu nereden biliyordu?
Benle Kerem biliyor, bir de Yağız. Dahasını bilmiyorum.
"Ne diyorsun..."
"Bak herşeyin sahte olduğunu biliyorum. Nereden bildiğimi sorma. Bu adamdan ayrılınca sana zarar gelmeyecek merak etme. Hemen bitir bu oyunu..."
Kafamı salladım hemen. Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Ben ne demek istediğini anlamıyorum? Kerem gelmeden git bir an önce."
Nefesini verdi, hafif gülümsüyordu. "Pekala Naz. Ama sana şunu da söyleyeyim. Tehlikedesin. O gerizekalının da seni burada tek bırakması akıl işi değil zaten! Herşeyin farkına var ve bu oyunu sonlandır. Kerem çok tehlikelidir, işi bittiğinde seni de öldürür, bak gerçekleri söylüyorum..."

Kafamı salladım şiddetle. "Bana bunları neden söylüyorsun ki?" dedim dik dik bakarken.
Nefesini verdi. Hafif tebessümüyle gözlerime bakıyordu.
"Böyle garibin birine yardım etmemek içimi acıttı küçük kız," dedi sessizce. "Hem göz renklerimiz de aynı." Kaşlarımı çattım. Ne anlatmaya çalışıyordu, anlamıyordum. Beynim duruyordu sanki.

BÖYLE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin