18.Bölüm

346 16 0
                                    

17.Bölüm

"Aşk ancak diğer yarını bulunuca aşk olur."

Dudakları dudaklarımı yavaş yavaş öperken zaman durmuş gibiydi. Kalbim zonkluyordu. Ellerim yanaklarını severken çok yavaştım.
Üzerinde yavaş yavaş sürtünüyordum, ama hepsi istemsizce oluyordu. Kerem'in elleri belimi okşarken biraz sıkıydı...
Yavaşça dudaklarımız ayrıldığında gözlerimi açtım. Kerem çoktan bana bakıyordu. Ne diyeceğimi bilemiyorken salak salak yüzüne baktım. Sessizce nefesimi verdim.
Kendime gelmeye çalıştım... Üzerinden kalkıp yanına oturdum, aramıza da baya bir mesafe bıraktım. Nefesimi verdim.
Bir süre bekledi öylece, daha sonra dönüp bana baktı. Dudaklarımı ıslattım. Rüyaydı değil mi bu? Biz, öpüşmedik. Üstelik üzerine falan da çıkmadım.
"Gülüm," dedi sessizce. Değişik hissediyordum ve hala, hala... Birşey demek yerine baktım öylece. İlk ben başlatmış oldum değil mi birde?
Bir süre sessizliği dinledik... Baya uzun bir süre. "Bana sormak istediğin birşey var mı?" diye sordu.
Göz göze geldiğimizde yutkundu. Kaşlarımı çattım. Bir süre düşündüm. "Kötü şeyler olmayacak değil mi?" dedim sessizce. Kafasını salladı hemen hafifçe. "Olmayacak."
Nefesimi verdim. "Peki. Dokuz ayın sonunda bir daha görüşmeyeceğiz değil mi?" Gözlerini kıstı bakarken. Değişik bir duyguyla bakıyordu. Ne düşündüğü, duyguları anlaşılmıyordu.
"Görüşmeyelim mi?" dedi hafif tebessümle. Kafamı salladım. "Sordum." Nefesini verdi. Dudaklarını ıslattı. "Ben senin gözlerini özlerim," dedi sessizce. Yutkunmaya çalıştım.

Özlemek mi?

Kafamı salladım sadece.
Gülümsedi hafifçe. "O yüzden hiç gitmesen de olur."
Ciddi miydi? Ne diyordu bu?
"Hayatımı gelip mahvedeğini kim bilebilirdi ki?" dedi nefesini verirken. Kaşlarımı çattım. "Ben hayatını mı mahvettim?" dedim şaşkınlıkla.
Gülümsedi. Nefesini verdi daha sonra. "Aniden sen geldin ve mahvettin beni," dedi gülümseyerek.
Bende gülümsedim gözlerine bakarken.
"O zaman bende böyle güzel bir hata hiç görmedim," diye ekledim daha sonra.
Gülümserken kısılan gözlerini inceledim uzun süre. Kapkara gözleri fazla mı güzeldi?

"Bende," dedim sessizce. "Senin yanında hissettiğim huzuru hiçbir yerde hissedemem."
Kaşlarını havaya kaldırdı. Gözlerimi inceliyordu her zamanki gibi. "Çok üzgünüm," dedi sessizce. Kafamı salladım hafifçe. "Neden?" dedim hemen.
Bana yaklaştı. Elini belime sarıp kendine çekti yavaşça. Bende sarıldım yavaşça. "Gülüm," dedi sessizce. Saçlarımı öpüp, kokluyordu. Evet, işte. Bu huzuru hiçbir yerde bulamazdım.

____

Gözlerimi açtığımda çoktan hava açılmıştı. Etrafıma bakındım ayağa kalkıp. Kerem yoktu. Hemen mutfağa ilerledim. İçeriye girdiğimde Kerem'le göz göze geldik. Nefesimi verdim. Su içiyordu.
Bardağı bıraktığında nefesini verdi. "Günaydın," dedi hafif tebessümle. Kafamı salladım hafifçe. "Günaydın."
Biraz bekledikten sonra yanımdan geçip dışarıya çıktı. Arkasından dışarıya çıktım. Zaten kahvaltı falan da yoktu.
Dönüp bana baktığında ceketini giydi. Kafamı salladım yine. "Ne oldu?"
Nefesini verdi. Ayakkabılarını da giydi cevap vermeden. Bende ayakkabılarımı giydim hemen sonra.
Göz göze geldiğimizde yutkundum. "Gidiyoruz artık," dedi nefesini verirken. Kafamı salladım. "Tamam..."
Lafımı bitirmeden kapıyı açtı, dışarıya çıktı. Nefesimi verdim. Arkasından bende çıktım.
Daha sonra kapıyı kapattı, kilitledi. Bana döndüğünde kaşlarını çatmıştı. Birşeye sinirlenmişti, belliydi. Elimi sıkıca tuttuğu gibi yürümeye başladık. Fazla hızlı yürüyordu, beni arkasından sürüklüyordu.
"Yavaş Kerem..."
Ben böyle dedikçe daha da hızlanıyordu sanki.

...

Hala yoldaydık, ormandaydık. Kerem'in hiç umrunda değil gibiydim, beni arkasında sürüklüyordu. Yorgunluktan ölüyordum artık.
"Kerem yeter!" dedim sinirle. Bir anlık refleksle elimi geriye çektim. Bir süre daha yürüdü, daha sonra dönüp bana baktı. "Ne yeter..."
"Ne yapıyorsun, çok yoruldum!"
Nefesini verdi. "Gitmemiz lazım," dedi daha sonra. Söyleyeceği şey bu muydu yani?!
"Ben gelmiyorum!" dedim sinirle. Artık elimi hissetmiyordum sanki. Kerem'de bana hayvanmışım gibi muamele yapıyordu.
"Gelmiyorsun öyle mi?!" dedi kaşlarını havaya kaldırdı. Kafamı salladım sinirle. "Öyle!"
Bir süre bekledi, daha sonra arkasını dönüp hızla uzaklaşmaya başladı. "Sen bilirsin."
Olduğum yerde durdum, bir adım dahi atmadım. Kerem'de arkasına bakmadan gitmişti. Gitmişti.

Gerçekten beni bırakıp gitmişti.

Geçip bir ağacın önüne oturdum. Belimi ağaca yasladım. Yerdeki çimlere, otlara bakmaya başladım. Bu orman cidden çok güzeldi. Ama bir yandan da korkutucuydu.

...

Yağız'ın sesiyle bir an korktum. Nefes nefese yanıma gelmişti. "Yenge..."
Kafamı kaldırıp baktım. Terlemişti bir de. "Ne oldu..."
Kolumdan tutup kaldırdı hemen. Şaşkınlıkla, bir o kadar da sinirle baktım. "Yavaş ol Yağız ya... Ne oluyor?!"
"Tebrik edeceğin yerde kızıyorsun yenge ya. Bir saatlik yolu, on beş dakika da geldim..."
Gülümsedim hafifçe. "İyi tebrik ediyorum seni."
Gülümsedi. "Teşekkür ederim yengeciğim. Hadi bir an önce gidelim."
Kafamı salladım. "Ben gelmiyorum hiçbir yere."
Kaşlarını havaya kaldırdı. "Seçenek yoktu yenge. Gidiyoruz dedim."
Yine çekiştiriyordu, hızla yürümeye başladık. Nefesimi verdim.

...

Evin önüne geldiğimizde Yağız kolumu bıraktı. Nefesimi verdim acıyla. "Sağol ya, çok kibarsın."
Yağız birşey demeden etrafa bakındı. Kerem'in parfümün kokusuyla geldiğini hissettim. Dönüp baktığımda arkamdaydı.
Yutkundum, çünkü çok kötü bakıyordu.
Kaşlarını çattı gözlerime bakarken. "Yukarıya çık!" dedi daha sonra dişlerinin arasından. Tüylerim diken diken oldu bir anda. Gözlerim dolmuştu hemen de. Yanından geçip merdivenlere ilerledim hiçbir şey söylemeden.
Yukarıya çıktığımda etrafa bakındım. Kimseler yoktu. Kimin olması beklenirdi ki zaten? Nefesimi verdim.  Tekrardan nefes alıp verdim. Gerçekten kalbime birşey batıyordu, sıkıyordu beni.

Üst üste patlama sesiyle birlikte kulaklarımı kapattım ellerimle. Gözlerimi kapatıp dizlerimin üzerine çöktüm. Bu ses de neydi? Kerem'e birşey olmuş muydu? Çok korkuyorum.



VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUMM

Yorumlarınız çok değerli 💋

BÖYLE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin