38.Bölüm

262 12 3
                                    

38.Bölüm
Kitap Şarkısı,
Kahraman Deniz:
Böyle Sever

"Saçımdan güneş mi doğdu? Gecem niye böyle gün gibi? Bakma bana öyle zalim, git de bir aynaya bak der gibi."

Kelimeler yetmiyor aşk denilen duyguyu anlatmaya. Saatlerce düşünsem de bir çıkış bulamam yeşil gözlerindeki tattığım huzuru.

Öyle birşey ki, nefes alamıyorsun çoğu zaman. Öyle birşey ki, hiç istemiyorsun gitmesini yanından.

Aşk öyle birşey ki, dengeleri değiştirip hayatını altüst edecek kadar güçlü.
Darmadağın edecek kadar sert ve şiddetli.

Ama korkuyorum da. Benim yüzümden üzülecek diye. Yada ben onun yüzünden üzüleceğim diye. Her ikisi de acı verir insana zaten.

Aşk üç harfli, benim sevdiğim de üç harfli.

(Naz'ın Anlatımıyla)

Kerem'le sarılmış halde yatıyorduk. Sımsıkı sarması beni nasıl delirtiyordu zevkten. Sessizce sarılıyorduk sadece. Ben daha fazla ileri gideriz zannediyordum.
~Nasıl yani?

Kafamı kaldırıp yavaşça baktım yüzüne. Düşünceli gibiydi. Sessiz kalınca düşünmeyip ne yapacaktı?

Saat çoktan üç olmuştu. Akşam olmadan pastayı yesek iyi olacaktı.
"Pasta yapmıştım, yiyelim mi?" dedim gözlerine bakarken.

Gözleriyle onayladı gülümseyerek. "Yiyelim bakalım." dedi daha sonra.
Yavaşça kalktım yataktan, kollarından zar zor kurtuldum diyebilirim.

Ayağa kalktığımda sadece gözlerine bakıyordum, sadece gözlerine.
"Ben iniyorum, giyinip gel."

"Tamam," dedi gülümseyerek. Hızla kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda Kerem'in sesiyle kısa bir ara duraksadım.
"Altüst ettin demiştim, gerçekten de öyle."

Kafamı çevirip baktım, zaten bana bakıyordu. Kafamı salladım anlayamayarak bakarak.
"O ne demek?"

"Ben sağlıklı beslenirim hep, şeker kullanmıyorum."

Kaşlarımı havaya kaldırdım. Bunu şimdi mi söylüyordu? Gerçi söylemese bile heryerden belliydi.
"Yemezsin o zaman Kerem, zorla mı yediriyorum?"

Kapıyı çekip çıktığımda gülmeden edemedim. Ne güzel bakıyordu, ne güzel konuşuyordu, öpüyordu. Daha önce hiç böyle birşey yaşamamıştım. Yaşamayaktım da.

...

Sofraya kurulmuş Kerem'in gelmesini bekliyordum. Giyinmesi ne kadar da uzun sürmüştü. Yada gelmeyecekti. Şeker kullanmıyor ya beyefendi.

Nefesimi verirken limonta doldurdum bardağıma. Kerem'in sesiyle yutkundum. Neden böyle değişik hissediyordum bilmiyordum.

Geçip karşımdaki sandalyeye yerleşti. Gülümsüyordu, öyle böyle değil çok güzel gülümsüyordu.

Siyah tişört giymişti, biraz sıkıyordu sanki. Altında da yine pantolon vardı.
"Bende rica edebilir miyim gülüm?" dedi gözlerimi incelemeye başlarken.
Gülümsedim istemsizce. Kafamı salladım hemen sonra. "Tabi, katayım."

Önündeki bardağı alıp benim önüme bıraktı. Limonatayı doldurduğumda sürahiyi bıraktım yavaşça.

Bardağını aldı. Keyifle limonatasını yudumlarken sadece bana bakıyordu. Nasıl başarabiliyordu bunu?

Pastanın bir dilimini Kerem'in önüne bıraktım. "Afiyet olsun."

"Sen yaparsın da olmaz mı?" dedi gülümseyerek. Gülümseyerek baktım sadece.

BÖYLE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin