Öfke insanı olmadığı bir kişiliğe mi dönüştürür??
Yoksa aksine gerçek kişiliğini mi ortaya koyardı??Kısa bir sessizliğin ardından Ateş kendini toplayıp içerdeki hizmetlilere yemekleri getirmesi için işaret verdi.Hizmetliler masayı donatırken kimse konuşmuyordu. Daha doğrusu Baran ve Sibel cilveleşirken Ateş bana ben ise ellerime bakıyordum.
Ateş'in bakışları altında ezillirken sonunda Baran' ın konuşmasıyla ona döndük hepimiz. "Afiyet olsun "dedi ve yemeye başlayınca hafifçe gülümseyip yemeğe baktım ama hiç iştahım yoktu.Diğerleri yerken onlara baktım.Hepsi yemeklerini yerken hiç bir şekilde canım çekmemişti.
Ateş 'in bana baktıgını fark ettim. Ne istiyordu gene bu??Sinirlemese bari??Ama aç değildim...
Ben bakışlarının altında ezillirken "Yemeğini neden yemiyorsun??"diye bir soru yöneltti. Halla bu haline alışamamışken eski haline dönmesinden de ödüm kopuyordu.
"Ateş sofra harika gözüküyor ama cidden hiç aç değilim"dedim sinirlenmemesi için dualar etmeye başladım.Ateş'e baktıgımda ise gene o ifade vardı gözlerinde. Cidden ben bayıldıktan sonra ne olmuştu bu adama ??
"Güzellim bak zaten bu gün hiç bir şey yemedin . Lütfen inadı bırakta ye yemeğini.."dedi.Ne cidden mi inat ettiğimi mi düşünüyordu. Tamam sabah yaptıklarından sonra onun evinde bir şey yemesem haklıydım.Sonuçta onları yapan adam yemeğine zehirde katardı.Ama ben şu an bunun inadını yapmıyordum.Amacım onu kızdırmak değildi.Ama cidden aç değildim.Sibel ve Baran bize aldırmadan yemeklerini yerken Ateş yemeği yememi bekliyordu.Bu gergin ortamdan uzaklaşmak için ellime çatalımı alırken telefon çalma sesi gelince hepsi kendi telefonuna baktı.Ama yüz ifadelerinden anladığım kadarıyla hiçbirinin değildi. Zaten hiçte yakından gelmiyordu bu ses.Benim telefonumun yanında olmadıgını fark edince "Ateş benim telefonum nerde ??"diye sorunca Sibel ve Baran imalı gözlerle birbirlerine baktılar.Onları takmayıp sadece Ateş'in vereceği cavaba odaklanmıştım.
"Kaldıgın odadaydı.Bekle söyliyeyim getirsinler..."dedi.Hemen kafamı olumsuz anlamda sallayıp"Ben kendim alırım."dedim ve cevap beklemeden yukarı çıktım. Kim arıyorsa cidden beni kurtarmıştı.
Telefonda "Aşkım"yazısını görünce gene nefes alamıyormuş gibi oldum.Ona ihanet ettmiş gibi hissediyordum.Erkeklerin hiçbirine güvenmez aldatılmaktan korkarken Murat çıkmıştı karşıma.Bana güven duygusunu hissettirdi.Ne kadarda çok süründürmuştüm onu bu güven mevzusu yüzünden ama şimdi yaptığım neydi?? Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki ... Telefonuna bakacak durumda değildim şu an telefon elimdeyken tekrar çalınca açmak istedim. Ama ensemde birinin soluğunu hissedince korkuyla yerimden sıçradım titreyen parmaklarımın arasından telefon gürültüyle yere düştü.
Arkamı döndügümde sinirden köpüren bir Ateş gördüm.Gözlerindeki saf öfke barındıran gözlerini gözlerime sabitlemişti.Yerde tekrar çalan telefona gözleri kayınca korkudan nefesimi tutum "Aşkım"yazısı yanıp sönerken Ateş'in yumruklarını sıktıgını gördüm. Kafasını kadırıp üzerime doğru gelince öfkesinden kaçmak için geri geri gittim ama nafileydi sonunda duvara çarpacagımı biliyordum.İşte o zaman canımı alacaktı.Gözlerinde en ufak merhamet kırıntısı bulunmayan adam üzerime gelmeye devam etti.
"Sen bu piçten ayrılmadın mı??"dedi.üzerime öfkeyle gelmeye devam ederken. Ne demişti o biliyor muydu Murat'ı peki neden ??peki neden sevdiğim bir adam olduğunu bilmesine rağmen beni istemeye gelmişti?? Ve tüm bunları yapmadına rağmen birde benden Murat'tan neden ayrılmadıgımın hesabını mı soruyordu??Bu sınırları zorlamıştı işte...
"Hayır ayrılmadım. Çünkü seviyorum onu ben sana ait olmadım hiç bir zaman .Sen sadece zorba olabilirsin hayatımda ama başka hiçbir sıfatta layık değilsin benim gözümde "dedim
Bu zamana kadar birileri sinirlenir ve tüm nefretini karşıdakinden çıkarmak için kelimeleri kullanmasını izledim.Hiç bir zaman onlar gibi olmak istemiyordum.Ama bu karşımdaki adam Murat'ı bilmesine rağmen benim üstümden hak iddia ettmişti. Hangi çagda yaşıyorduk ki bir zorba sevenleri ayırmayı hak biliyordu kendine.
Saf öfke dolan kahvelerimi onun gözleriyle birleşti.Artık ikimizde öfkenin kurbanıydık.Boğazımı tuttu."Senin dilini kopartırım."dedi. Ben ise manyak gibi gülmekle yettindim.Bu onu daha çok kızdırdı. Bunun bilinciyle yapmıştım.Boğazımı biraz daha sıkarken hemen arkamda olduğu duvara vurdu.
Canım acıyordu."Sen bana aitsin sen benimsin"dudaklarıma fısıldayan adam sinirlerimi iyice bozmuştu.Bunun oda farkındaydı billerek yapmıştı."Ben sana ait değilim hiç bir zaman olmadım. Olmayacağım.."diye bagırdım.Bu sadece onu kahkahalara boğulmasına neden olmuştu.Elini boğazımdan çekince ne kadar nefesiz kaldıgımı fark ettim.İyice üzerime gelip tüm bedenini bedenime yasladı. Ve bendenimi yukarı kaldırıp suratlarımızı karşı karşıya getirdi."Onu dügün gecesi görecegiz.Daha doğrusu düğün gecemizde yada gerdek gecemizde mi demeliydim??" Dedi piskopat .Söyledikleri tüylerimi diken diken etmeye yetmişti.
Öfke barındıran gözlerim yerini korkuya bırakırken onu itmeye çalıştım.Temas etmesini istemiyordum."Ne oldu güzelim gerçekler seni yavru kediye çevirdi."dedi alayla bense onu itmeye kurtulmaya çalışıyordum ondan.Bu çabam bedenlerimizi birbirine daha çok temas ettirmekte başka bir işe yaramıyordu.Bacaklarımda sertlik hissedince istemsizce durup gözlerine baktım.Gözleri kararmış dudaklarıma bakıyordu.Hayır bu hiç iyi değildi. Hiç güzel şeyler olacak gibi durmuyordu.Ahh salak kafam her zaman tutugun çeneni en olmadık kişinin yanında mı serbest bırakasın geldi?? Ateş'i son bir kez daha var gücümle ittim ama nafile kıpırdamamıştı bille.
Dudaklarıma yapışınca korkudan titrmeye başladım. Onu itmeye kurtulmaya çalışıyordum. Bundan rahatsız olmuştu. Bir elimi tutum duvarla arama götürdü.Elli ellimin üstündeyken ilk önce belime sonra ise kalçama doğru indirmişti. Diğer elini ise onunla aramızda sıkıştırırken korkudan ağlamak dışında hiç bir şey yapamıyordum.Kafamı oynatmaya çalışsamda izin vermiyordu.Kalçamdaki elimi kendi eliyle sıkınca kalçam avuçcumun içinde iyice sıktı. Öpüşü sert bir hal alırken yapabildiğim tek şeyin ağlamak olmadına isyan ettim.