O günün ardından 3 gün geçmişti . Sabah Ahmet gelip Ateş'in uyandığını söylemişti. Beni istediğini ve hazırlanmam gerektiğini söylemişti.Gitmek istemediğimi söylesemde "Yenge lütfen benim başım yanar "dediğinde mecburen üzerime ceket aldım. Telefonum olmadığı için çantaya da ihtiyaç duymamıştım.
Odadan çıkınca hizmetli abla elime bir çanta tutuşturdu. "Ateş beyin kıyafetleri var içinde kızım "dediğinde hafifçe kafamı salladım.
Çantayı alıp aşağı indim. Ahmet ortalıklarda yoktu. Kapının önünde beklemeye başladım soğuktu ama umrumda değildi. Hizmetli ablanın" kızım ne yapıyorsun bu soğukta burada Ahmet gitti Ateş bey bir şey istemiş onu almaya sen kahvaltı yapacakmışsın Ateş beyin emri" dediğinde yerimden sıçrayarak dönmüştüm ona. Anlaşılan dalmıştım. Ablanın dediklerini idrak edince içeri geçtim salondaki koltuğa ilerliyordum ki hizmetli abla "Kızım lütfen iki lokma bir şey ye iki gündür süzüldün kaldın.Ateş bey seni böyle görürse hepimizi öldürür"dediğinde sadece suratına bakıp
"Abla teşekkür ederim ama aç değilim Ateş bir şey söylerse de bana der size bir şey demesine izin vermem "dediğimde anne şefkati ile gelip sarıldı. Garip hissettirmişti. Annemin yaptıklarından sonra beni hiç tanımayan kadın bana şefkatle yaklaşıyordu.
"Yapma böyle kızım harap ettin kendini Ateş'e de kızma ne oldu aranızda bilmem ama yakında karı koca olacaksınız siz kocan kaç gündür hastanede inat edip gitmedin bile yanına hele dün ki olayı öğrenirse neler yapar düşünemiyorum" dediğinde anladım ki bu ablada beni anlamıyacaktı. Korkusu kendisi içindi.
Usulca ayrıldım kolarından "Tamam yiyecem " dedim. Uzatmasını istemiyordum iyi değildim bir kere daha anlaşılmak için çırpınmak istemiyordum. En azından onlar için bir kaç lokma yerdim sonra rahat bırakırdı beni. Abla mutlulukla gülüp elimdekileri alıp kapının ağzına bıraktı.
" Bizimkiler araba gelince yerleştirir sen gel hadi mutfağa" dedi. Yavaşça mutfağa ilerledim.Masa baştan sona donatılmıştı. Başına oturdum ama yemek kokuları ilgimi çekmiyordu. Usulca masaya ilerledim.
Abla tabağıma bir sürü şey doldurup "O tabak bitecek tamam mı küçük hanım" dediğinde usulca kafamı salladım ama bitirmem imkansızdı. Zorla bir şeyler yemeye çalıştım.
Zorla bir poğaçayı bitirmiştim ki Ahmet kurtarıcım gibi girdi mutfağa" Yenge kusura bakma beklettim. " dedi.
" Sorun yok " dedim.
Kafasını sallayıp " Ben dışarıdayım o zaman yemeğini ye bekliyorum seni " dediğinde masadan kalktım.
" Doydum ben " dedim.Masadan kalkıp bir şey demelerine izin vermeden kapıya yöneldim. Midem almıyordu. Biraz daha otursam o kadın bana tüm masayı yedirtirdi. Kapıya gelince bunun yanlış bir hareket olduğunu fark ettim. Ateş'i görmeye hazır değildim. Kendimde değildim ki ben . Ateş bağırıp çağırırsa kendimi asla toplayamazdım. Ya vicdan azabı çeken kalbim onu ne yapacaktım? Ateş'i görünce daha kötü olmayacak mıydım?Bunları düşünürken hızla arkamı döndüm. Vazgeçmiştim gitmeyecektim.
Döner dönmez çarptığım bedenle olduğum yerde kaldım. " Ne oldu yenge bir şeyini mi unutun söyle bizimkiler getirsin"diyen Ahmet'e yalvarırcasına bakıp
"Ben gelmesem Ateş'in eşyaları arabaya yerleştirmişler zaten " dediğimde suratı ifadesiz bir hal aldı.
"Kusura bakma yenge Ateş abim özelikle seni istedi." dediğinde Ateş'e saydırdım. Hastanedeyken bile kendi evinden başka yer bırakmamıştı bana şimdi onun evine sığınmama bile izin vermiyordu. Oflayarak tekrar araba ilerledim. Yalvarsam da bırakmazdı Ahmet . Ateş'e çok bağlıydı. Nedenini bilmiyorum ama bir kardeşin yapmayacağı derecede güveniyordu Ateş'e . Ne isterse sorgusuz sualsiz yapıyordu. Arka kapıyı açıp binmemi bekleye Ahmet'in suratına bakmadan oturdum. O da kapıyı kapattım şöför koltuğuna geçti. Yanımda Ateş'in eşyalarının olduğu valiz vardı.