Off neden açmıyordu ki şu telefonu süs diyemi almışlardı ona...
Panikle aşagı indim.Ayy ya bir şey olduysa...Allah korusun ya öldüyse...gögsüm daralırken merdivenler bitti.Tekrar tekrar aramalarıma cevap vermeyince salona mutfaga falan baktım.Kimse yoktu.Kendimi bahçeye attım.Etrafa bakarken bir araba girdi.Bu bizi buraya getiren arabaydı.Oldugum yerde durup arabanın park etmesini bekledim.Araba park edince yaklaştım.O adam Ateş'in sag kollu gibi bir şeydi elbette bir şeyler biliyordur.diye düşünerek arabaya yaklaşıyordum ki adam inip arka kapıyı açtı.Gördüğüm manzara ile dona kaldım.Ateş ve Baran beraber indiler arabadan.Baran'ın suratına pansuman yapılmıştı.Ateş ile beraber dik bir şekilde yanıma dogru geldiler.Bunların ikiside manyaktı ama nedensizce onları böyle beraber görmek hoşuma gitmişti.Gerçek dostlugun var oldugunu bir kez daha görmüştüm ikisinin dostlugunda.Birbirlerini tüm hatalarına eksiklerine ragmen seviyorlardı.Bu milyonda bir şanstı ve onları da bulmuştu.Arabadan inen Sibel ve Büşra yanıma gelirlerken onlara baktım.Tüm sorunlara ailelerin saçmalıklarına ragmen beraberdik.Ayrılmamıştık kaç sene boyunca ayrılmamıştık.Birbirimizi hatalarımızla sevmiştik biz.Sibel ve Büşra yanıma gelince gözlerindeki mutlulukla beraber sıkıca sarıldım ikisinede."Allahım sana bin kez şükürler olsun"dedim.Herkes neden dedigimi anlamamıştı.Ateş'e baktım yanlış anlamasından korktum-dün gece ki halline dönme ihtimallinden korktum- ama yanlış anlamamıştı aksine yüzündeki ifade neden söyledigimi anlamış gibiydi.Cidden beynimi mi okuyordu bu adam.Kızlardan ayrılınca Baran'a baktım.Sapa sağlam ayakta görünce mutlu olmuştum.Parmak uçlarıma yükselip sarıldım.Bunda herhangi bir sakınca görümüyordum.Baran beni kardeşi gibi her seferinde korurken abim yerine koymama tek engel Sibel'i aldatmış olmasıydı.Şu anlık bir önemi yoktu hiçbir şeyin.Ben toplum baskısıyla büyümüş bir insandım.Bu yüzden ilk başta kollarımı boynuma sardığım adam sadece durunca yanlış mı anlaşıldım?diye düşünüp kendimi geri çekecektim ki ellerini belime sarıp bir abi gibi havaya doğru kaldırdı.
Baran'ın kollarındayken cidden sevilmek iyi hissetirmişti ama biraz daha böyle kalırsak ya Ateş kontrolünü kaybedecek ya Sibel Ateş'ten önce davarnıp ikimizide öldürecek yada ikiside kontrollerini saglacak ama Baran'ın belli kırılacaktı.
"Enişte bellin kırılmadan yada bizimkiler ikimizide öldürmeden bıraksan mı beni ?"dedim.Baran beni yere bıraktı.Ateş ve Sibel'e baktım onlarda tıpkı Büşra gibi sadece gülüyorlardı."Ateş bu kızdan olmaz çırpı bacaklı fazla zayıf çocuk falan doğuramaz"dedi Baran Ateş'e.Büşra kolluma sarılıp "Bence de git başkasını bul hatta bulun Sibel de çok zayıf bak bu kız çocuğu nasıl doğursun??bu yüzden ikinizde vazgeçin bırakın benim karılarımı gidin kendinize başka birilerini bulun."dediğinde Baran ve Ateş bu duruma sinirlendikleri belliydi.Onların Büşra ile atışmalarına odaklanamadım çünkü az önce Baran 'ın kurdugu cümle gerçekleri bir kez daha suratıma çarptı beynim artık arka planda kalmak yerine durumu kontrol altına almak istiyordu. Ateş'in bakışlarını üzerimde hissetim.Bu beni aşırı rahatsız ederken gülümsemem iyice silindi .Beynimi çok fazla devre dışı bırakmıştım.Gerçekleri hatırlayınca canım gene sıkıldı.Büşra ikimizin kollunu tutarken Sibel'e baktım.Baran'a öyle bir bakıyordu ki Baran büyü falan mı yaptırdı ? diye düşündüm.Peki biz Büşra'yla kendimizi kurtarmak isterken bu kızı sevdigi adamdan uzaklaşmıyor muyduk??Böyle bir beciligin dostlukta yeri var mıydı?? Yoktu olamazdı.Bu düşünce Sibel'i bırakmak zorunda kalmak demekti ve bu benim canımı yakmaya yetmişti.Off Allahım sen yardım et bana diye içimden dua ettim.
...
Yatakta otururken gözlerim kapanmak istiyordu.Ne zaman üzülsem olurdu bu uyku bana iyi gelen şeylerin başında geliyordu.Sabahtan sonra kahvaltı yaptık benim ve Ateş'in aksine diğerleri birbirleriyle konuşmuştu.Sonra zaten herkes odalarına dağılmıştı Baran ve Ateş ise dışarı çıkmıştı.Yatakta uzanırken düşünmek istemiyordum.Uzandım ilgi odağımı uykuya vermeye çalıştım ama hiçbir işe yaramıyordu.Dün akşam yaşananlar gözümün önünde dolanıp duruyordu.Gözlerim tekrar dolarken dışarıdan gelen silah sesiyle irkildim.Ses çok yakından geliyordu.
Pencereden dışarı baktım.Babamları görmeyi asla beklemiyordum.Bağırtılar duyulurken gözüm babamların karşında duran bedene çevrildi.Tüm heybetiyle dururken ellini beline götürdü.Çıkardığı silahla beraber soluğumu tutum.Sanki nefes alışları duymuş gibi kafasını kaldırıp gözlerinimizi birleştirince belimden aşağı soguk terlerin aktığını hissetim.
Donup kalmıştım Sibel ve Büşra'nın dşarı çıktıklarını görünce ayaklarımı zorda olsa hareket ettirdim.Aşagı inerken nefesim kesiliyor gibi hissediyordum.Merdivenin son basamaklarnı inerken bacaklarımın üstündeki kontrolümü tamamen kaybettim gözlerim düşecegimin etkisiyle otomatikmen kapanırken ellerimle düşmeden önce kendimi durdururabilmek için ellerimi öne dogru sper ederken daha ellerim yerle buluşmadan başımda bir acı hissetim.Sırt üstü yere düştüm.Başımdaki sızı artarken bellimdeki sızıda eklenince gözlerim kapanmak istedi.Gözlerimi açmaya çalıştıkça kirpiklerim birbirine yapışmıştı sanki ve gözlerimi açmama izin vermiyordu.Kendimi iyice halsiz hissederken gözlerim bedenimdeki acıyla kapanmak üzereydi ki bir silah sesi kulaklarımı doldurdu.Gözlerim fal taşı gibi açılırken kollarımda kalan son gücü kullanıp ayağı kalktım.Kapıya dogru yürürken başım sızlıyordu.Kapının eşiğine gelince gözlerim dışarıyı taradı.Tamam yalan yok bir ceset ya da kan görmeyi bekledim.Gözüme ilk çarpanlar Sibel ve Büşra'nın korkudan gerilmiş bedenlariydi sırtları bana dönüktü.Birbirlerinin ellerini korkudan parçalarcasına tutuyorlardı.Kafamı biraz daha çevirince Baran silahı karşıya dogrultmuş bedenini gördüm.Ardından karşı tarafta aynı şekilde silah dogrultan küzenlerimi amcalarımı ve Ateş'in karşıya uzatığı namunun ucundaki babamı .Bu manzara içimden bir parçayı alıp götürürken bir adım atıp Ateş'in silahını indirmek istedim ama zemin sanki döndükten sonra durmuşum gibi sürekli bulanıklaşıp dengemi kaybetmeme sebep oluyordu.Babamın gözleri Ateş'in yanından bana kayınca gözlerinin içindeki nefret yakıp kavurdu beni.Ben bu bakışı bu nefreti hak edecek ne yaptım??diye düşünürken gözlerimden bir damla yaş benide yerle bir etmek istercesine düştü.Babamın gözleri halla üzerimdeyken nefreti değdiği gözlerimi yakıp kavururken bugulu gözlerle baktıģım adamın benim kahramanım degilde celladım olduğunu fark etmek canımı hiç yanmadıgı kadar çok yaktı.Elim kapının girişindeyken bedenimi artık kontrol altına alamıyordum.Dizlerimin üstüne çöktüm.O sırada bana dogru gelen bir beden hissetim.Ellerini becaklarımın arkasına ve koltuk altıma koyup yerle temasımı kesti.Adım sesleri duydum.Beni taşıyan kişi merdivenlerden iniyordu galiba.Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalışırken burnuma dolan ateş kokusu ile harmanlanmış parfüm kokusu bedenimi istemsizce rahatlatırken gözlerimi tamamen yumdum.Derin nefesler alıp kokuyu içime çekerken bir kapı açıldı ve bir odaya girdik.
Sırtım yumuşak zeminle buluşunca gözlerimi hiç açmak istemedim.Beni taşıyan kişi geriye çekilirken Ateş oldugunu bildiğim için cenin pozisyonu alıp sağa döndüm.Omzumda bir acı hissedince hafif bir inleme kaçtı agzımdan.Bilincim kapanırken babamın gözlerinin içindeki nefret geldi aklıma ben babamı buraya geldigini görünce gerçegi ögrenip beni kurtarmak için geldi diye sevinmiştim tüm ümidim o yöndeydi bu yüzdendirki bana o merdivenlerin başı da kalkmı sağlayan güç kapının önünde bacaklarımı taşıyamaz halle gelmişti.
Ben bedenen dayansam bille babamın ümidimi bakışlarındaki nefretle öldürmesine dayanamazdım.Ben babamın sesi yükselince bille gözleri dolan kızım.Şimdi bu bakışın benim için neler ifade ettigini kimse bilemez.Anlayamaz çünkü hayal kırıklıgı heleki baba tarafından ugranılan hayal kırıklığını kimse anlayamaz.Bu hayata canımı ne kadar yakarsa yaksın sevecegim tek adam bana bakarkenki nefreti canımı yakmaktan öte bir şey yapıyordu.
Biliyorum çok geç yazdım ama afedin!!
Birazda uzun tutmaya çalıştım olmuş mu??Yorumlarınızı bekliyorum.
VOTE ATMAYI UNUTMAYIN!!!