Beni kucağına almasını ne kadar istemesemde ne çırpınacak gücüm nede tekrar aynı şeyleri yaşamaya cesaretim vardı. Düşmemek için kollarımı boynuna doladım.Kafamıda boyun girintisine bıraktım.Bir odanın kapısına gelince durdu.Kucagında odugum için kapıyı açamadıgını dogrulup ben açtım. Kahve ve krem tonlarinin kullanıldıgı odaya girince kollarımı boynundan çekip beni yere bırakması bekledim ama ilerlemeye devam edince düşmemek için kollarımı geri sardım.Odanın içinde bir kapı daha vardı ama en azından kapı açıktı.İçeri girince banyo oldugunu anlamam çok uzun sürmedi.Ateş yavaş bir şekilde beni indirdi.
"Sen bir banyo yap kendine gelirsin.İçerdeki dolapta kıyafet var çıkınca arasından istedigini seçer giyersin. Sen çıkana kadar Baranlar gelmiş olur yemek yedikten sonra seni eve bırakırım."dedi düz bir sesle
"Tamam"dedim çünkü gerçekten itiraz edebilecek durumda değildim.
Buz gibi bir duşun ardından kendimi daha iyi hissediyordum.Odaya girip dolabı açınca bir kaç tane elbise vardı. Am hayır cidden mi ben elbise giymekten nefret ederdim.Mecburen giyecektim.Bu ne bitmez bir günmüş ya bir türlü bitmedi.Hayatıma ,Ateş'e ve son iki gündür yaşadıklarıma söve söve dolaptan buldugum elbiselerden birini giydim.
Bileğimden biraz yukarıda biten elbisenin altına beyaz bağcıklı ayakabı giydim ve son olarak şalımıda yapınca hazırdım.Aşağı inip inmemek konusunda kararsız kalmıştım.Ateş'le baş başa kalmak istemiyordum.Zaten Sibel'erin geleceğini söyledi.
"Ben de kapı sesi duyduğumda inerim"diye düşünüp oda daki yatağa oturup kapı zilinin çalmasını beklerken aklımdan Ateşle ilgili bin tane soru geçiyordu ve bu soruların nasıl cevaplarını alacağımı ve Ateş'ten nasıl kurtulacağımı düşünmeye başladım.
Sahi ya Ateş bana bir yerlerden tanıdık geliyordu.Görsel hafızam aşırı iyi olsada malesef nerde gördügümü hâlla bulamamıştım.
Kapı açılınca kafamdaki düşüncelerden bir yana bırakıp kafamı oraya çevirdim Ateş gelmişti. Bana anlamlandıramadıgım bir şekilde bakıyordu.
Yanıma doğru adımlayınca istemsizce ayağa kalktım. Onun bana yaklaşmasını istemiyordum dokunuşu rahatsız ediyordu beni ...Dibine kadar gelirken uzaklaşmak istedim ama gözlerinde yarı kızgın yarı hüzünlü ifade hareket etmemi imkansız Halle getiriyordu. Elini kaldırıp yanağıma koydu baş parmağı ile yanağımı okşarken ben sadece gözlerinin içine bakıp kalmıştım.
"Elbise her zamanki gibi çok yakışmış"dedi. Ne olmuştu yarım saat önceki piskopatta ??Nereye kaybolmuştu ve yerine bu adamı bırakmıştı??
Bunları düşünürken sadece gözlerine bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Pişmanlık,üzüntü ,kızgınlıgı bir arada taşıyan gözlerinin nedenini çözmeye çalıştım ama bu adam diğer insanlar gibi kolay çözüleceğe benzemiyordu.
Elini yanagımdan indirip yaşaça elimi tuttu sanki incitmek istemiyor gibiydi ama daha bir kaç saat önceki adamla bu adam birbirinin aksiydi.Ama aynı kişiydi.Bir insan nasıl kendisiyle çelişirdiki bu adamın her hareketi diğeriyle çelişiyordu.
"Aşağı inelim mi??"dedi.Cidden bu adam ya çift kişilikli bir ruh hastasıydı ya da bu işin içinde başka bir iş vardı yoksa böyle davranmasının hiçbir mantığı yoktu.Beynimde dönen düşüncelerin aksine yavaşça kafamı sallayarak onayladım.Eski haline dönmesi isteyeceğim son şey bille değildi.Sinirlenmesini istemiyordum.En azından bu evden defolup gidinceye kadar onu sinirlendirmemeliydim.
Elimi bırakmadan önden yürürken onu takip etmekten başka çarem yoktu. Kapıyı açıp benim geçmem için yol verince cidden bu adamın çift kişilikli olduğunu düşünmeye başlamıştım.Önünden geçince yavaşça kapıyı diğer eliyle kapatıp beraber merdivenlere yöneldik. Aşagı inince kimsenin evde olmadığını fark ettim kırmızı mumlarla aydınlatılan dört kişilik romantik yemek masasını görünce oraya gideceğimizi anlamıştım ben arkada o önde ilerlerken masanın başına gelince Ateş elimi bırakıp sandalyemi çekince bir an ona bakıp gözleriyle oturmamı işaret edince oturdum.
Ben oturduğum sırada kapı çaldı.Ateş kapıyı açmak yerine karşıma oturunca evdeki hizmetlileri kapıyı açma sesi geldi.Salonun girişine bakınca Sibel ve Baran'ı el elle gülerek girdiğini mum ışıgının el verdiği kadarıyla gördüm.
Sibel beni görünce gülümseyerek yanımıza geldi. Baran yanımdaki sandaliyeyi Sibel'in oturması için çekti.Sibel oturunca da hemen karşısına geçip kuruldu.
Sibel'in elimi tutmasıyla ona döndüm gülümsemesi imalı bir hal alırken kulağıma eğilip" Ona bir şans vermen gerektiğini söylemiştim. "Deyip kulağımdan uzaklaştı. Ah canım kuzenim acaba bu gün olanları öğrenince aynı fikirde olacak mıydı?? Ateş'in bakışlarını üzerimde hissedince ona döndüm.Gözlerindeki ifade yerini koruyordu. Baran konuşunca ona döndüm."Ee nasıl geçti gününüz??"dediğinde ben sessiz kalırken Ateş 'te bana bakmakla yetindi. Ona taraf dönmesem de bunu hissediyordum.Zaten konuşsakta ne diyecektim ki??