Ateş'ten de diğer tüm çıkarcı insanlardan nefret ediyordum.Şu an Ateş'in yüzüne bakarken sadece nefret duygusu kabarmıştı içimde.Karşımda oturan adamın donuk bakışları umurumda bille değildi.Uyandığımdan beridir tek hareketimde ayaklanıp yanıma gelmesi daha çok sinir ediyordu beni.Ezberlemişti adam beni vurmak istese anında en acıtacak yeri bilirdi.Her türlü bahsine varım çocukluğumdaki anılarımı bille benden daha iyi biliyordur.
Peki ben onun hakında ne biliyorum.
Zengin biri bundan eminim.
Babamla iş yada başka bir yerden tanışıyorlar.
Babamın bu adama borcu karşılığında beni sattığı.
Tensel temas sevdigi.
Sıla'nın kuzeni olduğu
Zeki ,pislik ,yalancı,düzenbaz olduğuHa birde çift kişilikli oluşu ama sanırım buda arada gerçek yüzünün ortaya çıkmasının bir ürünü.
Kısaca piskopat olduğu biliyorum.Ama neye ne tepki vereceğini bilmiyorum.Neyi neden yaptığını bilmiyorum.Bu hareketlerini açıklayan tek bir teorim var.Oda obzesif kompulsif bozukluğa sahip olması bir makalede okumuştum.
Takıntılı düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşüncelerin neden olduğu zorlantılı davranışlarla (kompulsiyonlar) tanımlanan bir tür anksiyete bozukluğudur.
Takıntı hastalığı olarak da adlandırılan bu rahatsızlığa sahip kişiler, obsesif düşüncelerin neden olduğu anksiyete ve stresi azaltmak için kendilerini tekrarlayan davranışlarda bulunmak zorunda hissederler. Ve bu durum, kişiler için zamanla büyük sorunlara yol açabilirmiş.Eğer bu teorim doğru ise buna yol açan şeylerden birinin de taciz gibi olaylar olması beni korkutuyordu.Tamam bu kişi Ateş bille olsa kimsenin bu duyguyu yaşamasını istemem.Diger yandan genetijte olabilirmiş bu hastalık ki umarım genetiktir.Diger seçenekten korktuğum kadar korkmuyordum bu seçenekten.Genetik ise onu bir şekilde tedaviye götürebilirdim.İsterse yanında da kalabilirdim.Ama eğer taciz gibi olaylarsa onun yanında gidemezdim onu da gönderemezdim çünkü iki seçenekte ikimizden birinin canını yakardı.Eğer bunun sebebi tacizse ondan piskologa anlatmasını isteyemezdim çünkü bu çok zor bir şey ve ben bunu bille bille onu gönderemezdim ne olursa olsun o daha çocukken yaşamış olduğu bir olaydı ve bu durumda olduğu için onu suçlayamazdım. Onunla da gidemezdim çünkü eğer anlatırken ağlarsa ona acı çektiren bir şeyi ona yaptıramazdım.Hayatın tokatının üstüne bende vuramazdım ona.
Kimisi yapabilirdi ama bana bazı konularda da olsa iyi gelen adama bunu yapmayı ihanetten farksız buluyordum.Ben ihanetten kaçarken ihanet etmem, en azından isteyerek etmem.
Ateş'in geçmişi ile ilgili teorilerim gözlerimin dolmasına neden olurken ona bakmamaya çalışıyordum.Kapı çalınca gelene baktım Baran'dı.Gözlerindeki keder de neyin nesiydi böyle ??
"Girebilir miyim ??"dediğinde sırf meraktan kafamı salladım. Ateş'in burda olduğunu görmesine rağmen bu soruyu bana sorması şaşırtmıştı beni.Hadi Ateş'i geçtim sevgilisi hemen yanımda otururken neden bana soruyordu??Gözlerindeki garip hüzün olmasa sabah ki tavrımdan dolayı çekiniyor derdim ama gözleri kafamı allak bulak etmişti.
Ne oluyordu gene gene neyi en son ben öğreniyorum??Sahi Büşra hangi cehenemdeydi??
Baran gelip bana sarılınca neye uğradığımı şaşırdım.Ben dona kalırken Ateş ile göz göze geldik sinirlenmiş gibiydi.İlk baş jeton düşmese de sonradan Baran'a atığı bakışlar beni şok etmişti cidden mi Baran dan mı kıskanmıştı?? Ee çüş artık abartmıştı.
Baran benden ayrılıp buğulu gözlerle gözlerimin içine baktı.
"İyi misin??"dediğinde fal taşı gibi açılmış gözlerle ona bakıyordum.Ne demişti o ??
"Bir şey söyliyecem bu çocuk kafasını bir yeremi vurdu??"dediğimde Baran gülümseyip yataktan kalkıp Ateş'in yanına oturdu."Eski çenen yerine geldiğine göre iyisin!"dedi Ateş Ona sadece bayık bakışlar atmakla yetinip bakışlarımı Sibel de sabitledim."Büşra nerede??"dedim.
"Aşagıda"dediğinde kapı açıldı içeri babanemle dedem girince anında yataktan kalktım.Elerini öpüp "Hoşgeldiniz"dediğimde dedem anlayıp gülümserken babannem kürtçe bilmediğim için söylenmeye başladı. Kürtçe anlamasam da her türkçe konuşumdan sonra bu sözleri sarf ettiği için anlamıştım.
...Dedemlerin ardından Büşra da gelip oturmuştu.Yarım saatir babannem ile Ateş'in kürtçe konuşmasını dinliyordum.Pek bir şey anlamasam da yanımda oturan Ateş'in ve babannemin yüz ifadesine bakılırsa babannem Ateş'i sevmişti.Zaten babannem bir beni sevmezdi.Kendisi herkese sevgi bana gelince sen niye kürtçe bilmiyon?? diyen biridir.Mesella ben neden Ateş'in yanında oturuyorum biliyor musunuz babannem Ateş'in bana olan bakışlarını görünce Sibellerin yanından buraya geçmemi söylemişti.Ne hikmetse normalde bunu terbiyesizlik olarak algılayan babannem ise bu durumdan faydalanıp ellime japon yapıştırıcısı gibi yapışan Ateş'e sadece kahkaha atıp Büşra'nın çevirmesinden anladığım kadarıyla "Aferim böyle sahip çık karına elini hiç bırakma"falan demişti.
Ben burada isyan ederken Ateş ve babannemin güldüğünde Büşra'ya kaş göz işareti yapıp çay koyalım bahanesiyle beni buradan kurtarmasını söyledim. Büşra anlayıp babanneme söylediği sırada babannem itiraz ederek bir şeyler söylerken Büşra çevirmesi için ona bakıyordum."Yok siz bırakın çayı Zeynep burada kalsın konuşacaklarım var dedi "Yanımda oturan Ateş'in çevirmesi ile rengim attı. Kesin düğün ne zaman diye sıkıştıracaktı babannem ve benim bu günlük bünyem bu kadarını kaldıramazdı.Hemen itiraz ederek yerimden kalkmak için yere tutunup kalkmıştım ki Ateş'in elimi tutup çekmesi ile Ateş'in bir bacağının üstünde otururken buldum kendimi.Utancımdan kıpkırmızı olduğuma emindim.Anın da kalkarken nenemin kahkahalarını umursamamaya çalıştım ama anksiyete buna izin vermiyordu titremeye başlamıştım bille. Ateş tekrar elimden çekti ama bu sefer dengene durmayı başarmıştım çok şükür ki.
Kulağıma sadece benim duyabileceğim şekilde "Ya yanımda ya kucağımda"diyen Ateş'e utancımdan kıp kırmızı olan yanaklarımla baktım.Yapar mıydı? Yapardı ve iş işten geçtikten sonra yanına oturacam desemde izin vermezdi.Korkuyla büyüyen gözlerimle ona baktım.Eli koluma yönelmişti ki bir hışımla yanına oturdum. Şu an kafamı Pis pis sırıtan Ateş'in koluna gömmüştüm.
VOTE ATMAYI UNUTMAYIN